Bu ülkede suçluları yakalayıp yargılamak suç mu?
Bu ülkede suçluları yakalayıp yargılamak suç mu?
Yüksel Tokur
Ayrılmaz ikili:
Suç ve ceza. Adaletin gereği, suçun olduğu yerde ceza olmazsa adalet terazisi şaşar. Suç işlemek meşrulaşır ve önü alınamaz bir hale gelir.
Dışardan bakıldığında dini bir cemaat yapılanması olarak FETÖ’nün aslında Türkiye üzerinde sinsi planı olan ABD’nin çıkarına hizmet eden bir yapılanma olduğu yıllar sonra ortaya çıktı.
Askeri darbe yapıp mutlu sona ulaşmayı beklerken kendileri darbe yiyip hüsrana uğrayanlardan oldular..
Ne yazık ki; bunca gerçek ortaya çıkmasına rağmen hâlâ uyuşmuş beyinleri aslına dönmeyen zavallılar var. Ki; yarın bir gün şartlar değişip, yani Ak Parti ve RTE gidip, kendilerine yeniden filizlenme imkânı bulsalar, korkak ve sinsice gizledikleri kafalarını ortaya çıkaracaklar.
İşte, ülkemiz içinde paralel bir devlet yapılanmasına giden bu yapıyı ortaya çıkarıp, “durun, yeter artık” deyip vatanı, milleti için canını ortaya koyan Cumhurbaşkanımız sayın Erdoğan’a yüklendiler.
Onları ordu, emniyet, yargı ve diğer kurumlardan temizlediği için, “kontrollü, anlaşmalı darbe” diyecek kadar sulandırıp alçaldılar.
Hatta iktidara gelirlerse onları tekrar devlet kademelerine yerleştireceklerini bile vaad ettiler.
Meğer, ülkeyi felakete sürükleyen böylesine derin bir yapıyı ortaya çıkarıp yargılamak suçmuş bu zihniyete göre!
“Her şey çok güzel olacak” gibi süslü sözlerle adeta cennet vaad ederek iki defa İBB Belediyesini alan CHP’li İmamoğlu’nun İstanbul’u getirdiği noktaya hep birlikte şahit olduk.
Kendisi ve ekibi, “Asrın Belediye Vurgunu” olarak tarihe geçecek iddialarla yargılanıyorlar. Belgelerle ortaya çıkarılan yolsuzluklar, belki de Türkiye’nin bütçe açığını kapatacak rakamlarda.
Durum böyleyken, “hırsızıma dokunma” dercesine halkı sokağa dökmeler, yargıya, hükümete parmak sallamalar, Atatürk’e sığınmalar, iş başında yakalanmış hırsız misali bağırıp çağırmalar..
Nedir telaşınız? Bir durum bakalım da, yargı önüne gelen dosyalardaki belgi ve belgeye göre işini yapıp kararını versin.
Ekrem İmamoğlu’nun usulsüz diplomasının iptali ile gündeme gelen “sahte diploma” olayı Türkiye gündemini yeniden sarsmaya devam ediyor.
Bu işler bu kadar ayağa düşmemeliydi. YÖK ve üniversitelerle işbirliği yaparak, geriye dönük olarak tüm diplomalar yıl yıl incelenmeli, sahtesi gerçeği ayrılmalıdır. Kimlerin bu işlerde parmağı varsa yargı önüne çıkarılarak hesabı sorulmalıdır. Hiçbir suç, yapanın yanına kâr kalmamalı, temiz eller operasyonları hız kesmeden devam etmelidir.
Bu pisliklerin ortaya çıkarılmasında katkısı olan herkese teşekkürlerimizi sunarız.