İşte FETÖ’nün siyasi ayağı
İşte FETÖ’nün siyasi ayağı
Yücel Kaya
Takvimler 21 Mart 1958’i gösteriyordu.
Henüz Adnan Menderes, CHP destekli darbecilerin darağacına götürülmemişti.
Milletin iradesiyle iktidara gelen Menderes, ana muhalefetin başındaki İsmet İnönü’nün keskin ve sert muhalefetiyle karşı karşıyaydı.
İnönü, meydan meydan dolaşıp, “Şartlar oluşursa ihtilal meşrudur” diye haykırıyor, “orduyu göreve” çağırıyordu.
Seçimle iktidara gelmelerinin artık imkânsız olduğunu anlamışlardı. Bu yüzden perde arkasında, daha karanlık planlar yapıyorlardı.
İşte o günlerde, henüz 15 yaşında, ama yaşıtlarından çok farklı düşüncelere sahip bir çocuk, onların dikkatini çekti. Akranları ders kitaplarının başında ter dökerken, o; “Bu devleti nasıl yıkarım, yerine nasıl istediğim düzeni kurarım?” diye kafa yoruyordu. (Bu kendi ifadesidir)
15 yaşındaki çocuk ve İnönü ile buluşma
O çocuğu keşfeden isim CHP Milletvekili Kasım Gülek’ti. Gülek, onu kolundan tutup CHP Genel Merkezi’ne götürdü ve bizzat İsmet İnönü ile tanıştırdı. O görüşmede neler konuşuldu, hangi kararlara varıldı, bugün bile tam bilinmiyor. Fakat konuşulan şu:
“Hem Gülek hem İnönü, yüksek dereceden masondu.”
Mason localarına mensup iki ismin, henüz ergen yaşta bir çocuğu neden bu kadar önemseyip muhatap aldıklarını, yıllar sonra darbeler, kumpaslar ve gizli ittifaklar zincirinde çok daha iyi anlayacaktık.
Kasım Gülek, o çocukla CHP arasında bir köprü oldu. Ve biz, ilerleyen yıllarda, o köprüden geçerek önü açılan bu çocuğun adım adım nasıl büyüdüğüne şahitlik ettik.
Divan Otel’deki toplantı
O yıl, CHP Genel Sekreteri Gülek, bu genç çocuğu Beyoğlu’ndaki Divan Otel’de düzenlenen “Gençlik Teşekkülleri” toplantısına davet etti.
Orada, henüz genç bir siyasetçi olan ve ileride “Karaoğlan” lakabıyla anılacak Bülent Ecevit de vardı.
Türkiye henüz 27 Mayıs darbesini yaşamamış, Menderes ve arkadaşları idam edilmemiş ve o başbakanın darağacında katledilmesi “27 Mayıs Hürriyet ve Anayasa bayramı” adı altında kutlanmaya başlanmamıştı.
İşte bu toplantı, o çocuk ile Ecevit’in dostluğunun ilk adımı oldu.
Diyanet’te görev, CIA ve Özel Harp bağlantısı
Bir yıl sonra yaşı büyütülerek Diyanet’e atandı. Artık bir “din adamı” olarak görünüyordu. Ancak 1960’ların başında CIA ve NATO iş birliğiyle kurulan Özel Harp Dairesi’ne sızdırıldı. Yıllar geçtikçe, etrafında bir mürit halkası oluştu.
Mason locaları ve Koç bağlantısı
27 Mayıs 1960 darbesi CHP’nin sıcak temaslarıyla yürütülürken, o çocuğun önü de açıldı. 1967’de CHP İzmir teşkilatına bağış yaptığı gün, Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Derneği’nin İzmir Üçgen Locası’na kabul edildi. “Dinlerarası Diyalog” projesi, mason localarında pişirilmiş ve ona teslim edilmişti.
Kasım Gülek, onu Türkiye’nin en zengin isimlerinden Vehbi Koç ile tanıştırdı. “Komünizme Karşı Mücadele” projelerinde birlikte çalıştılar.
Ecevit ile dostluk ve 28 Şubat
1958’de başlayan Ecevit tanışıklığı, 28 Şubat’ta zirveye ulaştı.
Müslümanların şiddetli baskılara maruz kaldığı günlerdi.
Başörtüsü yasağının zirve yaptığı, başörtülü milletvekillerinin meclise alınmadığı,
“Bu kadına haddini bildirin” diye çemkirildiği günlerdi.
Alnı secdeye gidenlerin ordudan ihraç edildiği, kız çocuklarının okul kapısından döndürüldüğü, Erbakan Hoca’mızın alnından boncuk boncuk terlerin döküldüğü zamanlardı.
Bu yapı hiçbir zaman Müslümanların safında yer almadı. Onlara mensup hiçbir cemat üyesi ordudan atılmadı.
Söylemleri hep CHP’nin söylemleri oldu.
Başınızı açıp öyle okuyun ‘Başörtüsü teferruattır’ dedi. Erbakan Hoca’ya “Beceremediniz çeklin” diye CHP söylemlerine sarıldı. CHP’ye dost Erbakan’a düşman oldu.
Şubat 1998’de Vatikan ziyaretinden 5 gün önce Ecevit’i gizlice ziyaret etti.
1997’de ABD’ye giderek Yahudi örgütü ADL Başkanı Abraham Foxman ile görüştü. 9 Şubat 1998’de Papa II. Jean Paul ile buluşarak, “Dinlerarası Diyalog” mesajı verdi. Bu süreçte CHP’li isimler ve masonlar ona siyasi ve diplomatik koruma sağladı.
Nitekim 1999’da örgütün devleti ele geçirme planı ortaya çıktığında, Ecevit konunun araştırılmasını engellediğinde Ecevit için şöyle konuşmuş;
“Ahirette şefaat hakkım olursa ilk önce Ecevit’e şefaat ederim” demişti.
Onu koruyan CHP’li iki isim vardı. O isimlerden Ecevit’e şefaat yetkisini kullanmış, Kasım Gülek’in de cenaze namazını o kıldırmıştı.
Paralel yapı inşası
Gençlik yıllarında CHP, CIA, MOSSAD üzerinden kurduğu planı, yıllar içinde adım adım uyguladı. Okullar, dershaneler açtı; ‘abi’ ve ‘abla’lar aracılığıyla devlete, polise ve orduya sızdı. Paralel bir devlet yapısı kurdu.
Kumpaslar ve suikastlar
Danıştay saldırısı, Hrant Dink suikastı, Muhsin Yazıcıoğlu’nun ölümü, Genelkurmay’ın kozmik odasına sızma…
2010 Mavi Marmara saldırısında İsrail’in yanında saf tutarak cemaatine “güneydeki sevilen ülke” diye tanımladığı İsrail sevgisini aşıladı.
17-25 Aralık yargı darbesi, Gezi kalkışması, MHP kaset komploları… Hepsinde CHP’nin sessiz desteği hissedildi.
Baykal’ın düşüşü, Kılıçdaroğlu’nun gelişi
Baykal’ın bağımsız dış politika tavrı, Gülen’in bağlı olduğu CIA-MOSSAD yapısını rahatsız etti. Bir komplo ile Baykal devrildi, yerine bu yapı ile uyumlu Kemal Kılıçdaroğlu getirildi.
ABD’de himaye
Fetullah Gülen, kendisini daha rahat koruyacağı yer olarak ABD’nin Pensilvanya eyaletini seçti. Eski CIA Ortadoğu Masası Şefi Graham Fuller, CIA analisti George Fidas, eski ABD Ankara Büyükelçisi Morton Abramowitz, Mossad bağlantılı rahip ve hahamlar, ona oturum izni için kefil oldular. Bu, ABD ve İsrail istihbaratının desteğinin açık bir kanıtıydı.
Erdoğan engeli
Menderes’i asmış, Özal’ı zehirlemişlerdi. Ancak Tayyip Erdoğan hâlâ, FETÖ-ABD-MOSSAD-CIA planlarına engel oluyordu. Gülen, bizzat kendi ağzıyla Erdoğan’ın asansörde bir arkadaşına, “İktidara gelirsek ilk bunların üzerine gideceğiz” dediğini itiraf etmişti.
Erdoğan’ı sevmiyor, AK Parti’den nefret ediyor, bu yüzden tıpkı Menderes gibi tıpkı Özal gibi Erdoğan’ın tasfiye edilmesi gerekiyordu!
2013’ten sonra dershane süreciyle başlayan savaş, 17-25 Aralık kumpasıyla iyice büyüdü.
CHP’nin FETÖ’ye Açık Desteği
CHP’nin Fetullah Gülen adlı o şeytanın çocuğuna 1958’den bu yana verdiği destek canı pahasına sürmeye devam etti.
CHP’nin FETÖ kurumlarının kapatılmasına karşı duruşu:
Samanyolu TV, Zaman Gazetesi ve diğer FETÖ yayın organları kapatılırken CHP’li milletvekilleri bu kurumların kapısına giderek, “basın özgürlüğü” adı altında FETÖ’ye kalkan oldu.
CHP’nin FETÖ sanıklarına sahip çıkması:
CHP Genel Başkanı, KHK ile görevlerinden uzaklaştırılan FETÖ üyelerine defalarca destek açıklaması yaptı, onları mağdur gösterdi.
CHP’nin mecliste FETÖ’nün argümanlarını savunması:
CHP’li vekiller, Meclis kürsüsünden FETÖ’nün 17-25 Aralık ve 15 Temmuz söylemlerini dile getirdi, hükümeti suçlayan ifadeler kullandı.
CHP’nin 15 Temmuz’daki tavrı:
CHP, darbe girişiminin hemen ardından “15 Temmuz bir tiyatro” söyleminiyayarak FETÖ’yü aklamaya çalıştı, darbeyi hükümetin planladığı yönünde mesnetsiz iddialar ortaya attı.
CHP burada safını açıkça belli etmişti.
Şimdi “FETÖ’nün siyasi ayağı kim?” diye soranlara bu satırları okutun.
Gerçek ortadadır:
M. Fetullah Gülen ve ona 1958’den beri kalkan olan CHP, FETÖ’nün siyasi ayağıdır.