Gazze ve vicdan
Gazze ve vicdan
SÜLEYMAN GÜLEK
Gazze küçücük bir toprak parçası ama dünyanın vicdanını tartan devasa bir terazidir. O topraklarda çocuklar, anneler, yaşlılar sadece bombalarla değil, insanlığın sessizliğiyle de öldürülüyor. Gazze bugün, çağımızın en büyük utancı; aynı zamanda Müslümanların kardeşlik sınavıdır.
Kur’ân-ı Kerîm, her dönemde olduğu gibi bugün de bize açıkça sesleniyor: “Mü’minler ancak kardeştir.” (Hucurât Suresi,10). Bu ayet sadece bir kardeşlik çağrısı değil, aynı zamanda bir sorumluluk bildirgesidir. Çünkü kardeşlik, sadece sevgiyle değil, fedakârlıkla, dayanışmayla ve acıyı paylaşmakla anlam bulur. Gazze’de bir bebek ağlıyorsa, o ağlayış bizim huzurumuzu kaçırmalı; orada bir kadın çocuğunu toprağa gömüyorsa, o toprağın kokusu bizim yüreğimizi yakmalıdır.
Gazze: Bir Coğrafyadan Daha Fazlası
Gazze sadece bir şehir değildir. O, sabrın, direnişin ve imanın adıdır. Gazze’de yaşayan insanlar, açlıkla, yoksullukla ve ölümle sınanırken, bir yandan da “La ilahe illallah” diyerek dimdik ayakta duruyorlar. Onların metaneti, dünyanın en güçlü ordularını bile korkutuyor. Çünkü iman, tanklardan daha güçlüdür.
Yüce Allah, Kur’an’da şöyle buyuruyor: “Allah, iman edenleri dünya hayatında da, ahirette de sağlam bir sözle (tevhid kelimesiyle) sabit kılar.” (İbrahim Suresi, 27) İşte Gazze halkı bu ayetin yaşayan örneğidir. Evleri yıkılsa da imanları sarsılmıyor. Çocukları yetim kalsa da yüzlerinden “ümmet ümitle yaşasın” duası eksik olmuyor. Gazze, ümmete sabrın, teslimiyetin ve direnişin ne demek olduğunu öğretiyor.
Sessiz Kalmanın Vebali
Bugün Gazze’de olan bitenler karşısında susmak, en büyük veballerden biridir. Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Bir kötülük gören kimse onu eliyle düzeltsin; buna gücü yetmezse diliyle, buna da gücü yetmezse kalbiyle buğz etsin. Bu ise imanın en zayıf derecesidir.” (Müslim, Îmân, 78)
Bir Müslüman, zalimin zulmüne sessiz kalamaz. Gücü elinde olan zulmü engeller, gücü yetmeyen en azından kalbiyle o zulme buğz eder. Lakin artık kalpler bile taşlaşıyor. Sosyal medyada birkaç saniyelik bir görüntüye üzülüp sonra unutuyoruz. Oysa Gazze halkı her gün aynı acıyı yeniden yaşıyor. Unutmayalım ki sessizlik, zulmün en güçlü destekçisidir. Zalim, sadece silah gücüyle değil, dünyanın suskunluğuyla da zulmeder.
Müslümanların Sorumluluğu: Vicdanı Diriltmek
Müslüman olmak, sadece ibadetlerle sınırlı bir kimlik değildir. Müslüman olmak, adaletin yanında durmak, mazlumun sesine kulak vermek, zalimin karşısında dimdik durmaktır. Yüce Allah buyurur: “Ey iman edenler! Adaleti titizlikle ayakta tutan, Allah için şahitlik eden kimseler olun. Bir topluluğa olan kininiz sizi adaletsizliğe sevk etmesin. Adil olun, bu takvaya daha yakındır.” (Mâide Suresi, 8)
Bu ayet, her Müslümana bir görev yükler; adalet karşısında susmamak.
Gazze’ye yapılan zulüm karşısında bu ayet bize diyor ki: “Tarafsız kalma, mazlumdan yana ol.” Çünkü Allah’ın huzurunda tarafsızlık diye bir şey yoktur; ya zalimin safındasın, ya mazlumun yanında.
Dua, Duruş ve Dayanışma
Evet, dua edeceğiz. Zira dua, imanın nefesidir. Ama dua, eylemsiz bir tevekkül değildir. Dua, insanı harekete geçiren bir ruhtur. Gazze için dua ederken, aynı zamanda sorumluluk da almalıyız:
- Yardım kuruluşlarına destek olmalı, elimizden geldiğince katkıda bulunmalıyız.
- Bilgiyle, bilinçle ve sözle Filistin davasını diri tutmalıyız.
- Tüketim alışkanlıklarımızı gözden geçirmeli, İsrail’e ve insanlara zulüm eden tüm zalimlere destek olan markaları boykot etmeliyiz.
- Bir Müslümanın cüzdanı da, ekranı da, kalbi de ümmet bilinciyle hareket etmelidir.
Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Mü’minler birbirlerine merhamet, muhabbet ve şefkatte bir vücut gibidir. Vücudun bir uzvu hasta olduğunda, diğer uzuvlar da uykusuzluk ve ateşle o acıyı hisseder.” (Buhârî, Edeb, 27) Gazze yanarken, ümmetin diğer bölgeleri sessiz kalmamalıdır. Çünkü oradaki acı, bizim ortak acımızdır.
Sonuç: Gazze, sadece bir coğrafya değil, kalplerin test edildiği bir imtihan merkezidir. Orada yıkılan binalar değil, yıkılmayan imanlar vardır. Orada ağlayan çocuklar, susmayan bir hakikatin habercisidir. Rabbimiz buyurur: “Zulmedenler nasıl bir inkılapla devrileceklerini yakında bileceklerdir.” (Şuarâ Suresi, 227) Bizler, bu ayetin müjdesine inanan mü’minleriz.
Gazze, bizim vicdanımızın aynasıdır. Orada bir çocuk ölüyorsa, bu yalnızca İsrail’in suçu değil; aynı zamanda suskun dünyanın, duyarsız yüreklerin de vebalidir. Rabbimiz bizleri zalimlerin safında değil, mazlumların yanında duranlardan kılsın. Gazze’nin çocuklarına sabır, ümmete dirayet, insanlığa vicdan ihsan eylesin.
Âmin.