'Memurluğu' bile evlenenlere verecekler... Şovenizm kokan algılar!
'Memurluğu' bile evlenenlere verecekler... Şovenizm kokan algılar!
SELMA SAVCI
Bugün sosyal medyada en çok konuşulan konular arasına giren bir konu üzerinde tepinenlere inat bazı verilerle ortamı germeden, kırıp dökmeden ilerlemek ve bir şeylerin altını doldurmak istiyorum.
Öncelikle alemlere rahmet olarak gönderilen Peygamber Efendimizin (sav) “Evleniniz, çoğalınız, çünkü ben kıyamet gününde sizin çokluğunuzla iftihar edeceğim” hadis-i şerifini bilmeyen yoktur...
Aslında bu hadis-i şerifle anlatılan en önemli vurucu olay, neslimizin devamını sağlamak ve iman dolu kalplerle geleceğimizi şekillendirmenin tavsiyesini alabiliyoruz.
Geldiğimiz noktada olayın ve edilen sözlerin altına üstüne bakmadan 'vurun abalıya' dercesine boş yapmaya hiç ama hiç gerek yoktur kanısındayım.
Önce olayın kahramanının ne dediğine bir bakalım üstüne yorumlayalım inşallah.
BBP lideri Mustafa Destici'den "Evlenmeyenler memur olmasın" çıkışı gelmiş... BBP Mardin Başkanlığı töreninde konuşan Genel Başkan Destici, bir öneride bulunmuş. "Radikal bir şey söyleyeceğim" diyerek söze başlayan Destici, evlenenlere yönelik daha somut yardımların yapılması, adımların atılması gerektiğini belirterek,işe alımlarda evlilere öncelik verilmesi gerektiğini söylemiş...
Sayın Başkan Destici, "İki kişi bir yere iş için başvuru mu yaptı? Evli olan tercih edilsin" yorumunda bulunmuş. Ve bu konuda somut adımlar atılması gerektiğine dikkat çekerek, "Evlenmemiş adamı devlet memuru ya da kamu işçisi yapmayacaksın. Ben şahsen, bana milletim yetki versin bu kararları alırım. Çünkü bizim bu milleti yaşatmamız lazım. Nüfus bir milletin en büyük zenginliğidir" ifadelerini kullanmış...
Öncelikle ben Sayın Destici'yi yakından tanımam etmem... Siyasi bir büyüğümüzdür bir açıklamalar zincirinde bulunmuş. Birçok insan katılır katılmaz ona da saygı duyarım. Ama Sayın Destici'ye de hakaretler ederek sosyal medyada hedef göstermenin de anlamı yok. İşte bizim milletimizin en büyük eksikliği bu, kendince yorumlanabilecek tarafını bulamadığı bir haber yanlışsa hemen ağır eleştiriler zinciri adı altında birtakım saçma sapan yorumlar yapabiliyoruz. Yahu Mustafa Bey; evlenecek gençler için birçok yardım yapılıyor, yapılmalı da zaten diyerek zaten olayın özünü anlatırken, iki genç arasında tercihi evlenmiş olandan yapalım ki, sağlam temelli aileler kurulsun ve ekonomik güvence altında kurulan ailelerin de doğal olarak geleceğe güvenle bakmaları sağlansın ki, insanlar daha rahat bir gelecek kurma adımlarını atabilsinler diyor baktığınız zaman. Şimdi soruyorum hangi anne-babaya bu konuyu bu şekilde izah etseniz yok diyebilir. Ortada sadece bak "memurluğu" bile evlenenlere verecekler diye bir algı oluşturup, gençlerimizi evlilik yolunda adım atmakta daha fazla süreyi kendilerinde bulma cesaretinde olan evlatlarımızı küstürme derdine düşebiliyorsunuz.
Olayın en can alıcı tarafını atlamayalım. Burada asıl odak noktamız nüfusumuzun alarm vermesidir. Herkes şunu söyleyebilir, "benden sonrası tufan olsun" naraları da atabilir. Ama biz şöyle milletiz, biz böyle milletiz nutukları atarken de geleceğimize düşünmek gerekmez mi? Hep mi günü kurtarma adına şovenizm kokan hareketlere imza atacağız...
Biliyorsunuz bu olayla ilgili geçtiğimiz günlerde devlet başkanımız Tayyip Erdoğan'ın da dikkat çeken sözleri olmuştu.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) merakla beklenen verilerini açıklamıştı, ortaya çıkan tablo tehlike çanlarının çaldığını ülkemize göstermişti. Nüfus artış hızındaki sert düşüş, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın geçtiğimiz günlerde yaptığı 'Felaket' uyarısını da doğal olarak haklı çıkarmıştı.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), nüfus istatistiklerine dair son rakamları paylaştı. Üçer aylık dönemler halinde yayınlanan veriler, Türkiye'nin demografik yapısındaki durgunluğu gözler önüne serdi. 1 Ekim itibarıyla Türkiye'nin nüfusu 85 milyon 980 bin 654 kişiye ulaştı. Ancak asıl dikkat çeken detay, toplam nüfus sayısı değil, artış hızındaki yavaşlama oldu.
Verilere göre, ülke nüfusu bu yılın ilk 9 ayında sadece 315 bin 710'lük bir artış gösterdi. 1 Temmuz ile 1 Ekim tarihleri arasındaki 3 aylık dönemde ise artış 155 bin 800 kişiyle sınırlı kaldı. Nüfus artış hızındaki bu düşüş, tehlikenin boyutunu bir kez daha ortaya koydu.
Açıklanan istatistiklerde cinsiyet dağılımındaki denge de dikkat çekti. Erkek nüfus 43 milyon 3 bin 770 kişiyle toplamın yüzde 50,02'sini oluştururken, kadın nüfus 42 milyon 976 bin 884 kişiyle yüzde 49,98 oranında kaldı. İki grup arasındaki farkın gitgide azaldığı görüldü.
TÜİK'in açıkladığı bu tablo, akıllara Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın geçtiğimiz günlerde yaptığı o sert çıkışı getirdi. Nüfus artış oranının azalmasına dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu ifadeleri kullanmıştı: 'Nüfusumuz artıyor fakat nüfus artış oranımız azalıyor. TÜİK verilerine göre geçtiğimiz yıl ölçülen doğurganlık hızı 1,48. Şu anda bir felaketi yaşıyoruz. Alarm zilleri çok yüksek sesle çalıyor.'
Şimdi birçok karşıt görüş de şunu doğal olarak dile getirecek. Aileler geleceğe güvenle bakmıyor onun için evlatlar da evlilik için ve nüfus planlamasına katkı vermekten ziyade, günübirlik ve ekranlardaki o ahlaksız magazin denilen çukurla ve onun türevleriyle yetinerek maalesef sapkınlıklardan tutun da birçok harama yönelmeyi de tercihleri arasına koyuyorlar...
Ama biz de diyoruz ki, madem Yüce Dinimiz İslam'ın da bizlere "aile" mefhumunu tavsiyesini de düşünürsek, bu verilerle olaya bakışımızı sağlamalıyız. İşin özeti aslında; aile varsa hayat vardır, aile yoksa hayatınız sadece günübirlik yaşanabilecek anlardan ibarettir. Keşke bunun farkına varabilsek, keşke bunu sadece ideolojik ve ekonomik olarak irdelemesek. Ama diyoruz ya en azından bu eksikliklerimizi de söyleyecek büyüklerimiz var ya ona da şükür.
Evet şimdi anlamasak da gelecekte anlamamız duasıyla...