• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Recep Öncel
Recep Öncel
TÜM YAZILARI

BİRLİK VAKFI EVLİLİK VE AİLE PANELİ

23 Kasım 2025
A


Recep Öncel İletişim: [email protected]

BİRLİK VAKFI EVLİLİK VE AİLE PANELİ

Recep Öncel

Birlik Vakfı Türkiye’nin önde gelen Sivil Toplum Kuruluşlarındandır. Başta Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, 27. TBMM Başkanı İsmail Kahraman, önceki dönem Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar olmak üzere, siyasetçi akademisyen bürokrat iş adamı gazeteci yazar birçok insanın faaliyetlerine iştirak ettiği, ülkemizin kültür hayatında katkıları bulunan bir kurumdur. 

22 Kasım 2025 tarihinde İstanbul Birlik Vakfı Genel Merkezde, günümüzde önemli bir mesele olan ‘EVLİLİK VE AİLE’ konulu panel düzenledik.

-Recep ÖNCEL- Yeni Akit Gazetesi Yazarı,

-Prof. Dr. Adem ESEN -İ.Ü. Siyasal Bilgiler  Fakültesi Dekanı,

-Prof. Dr. Saffet KÖSE -Kâtip Çelebi Üniversitesi Rektörü, olmak üzere sunum yaptık.


Benim mesele hakkında şöyle bir konuşmam oldu; 

‘Aile kurumu; evlilik ve kan bağıyla beraber karı koca ve çocuklardan oluşan birliktelik olarak tanımlanır.

Allah Teâla, insanı yaratmış, ona kendi ruhundan can vermiş ve yeryüzüne göndermiştir.

Ailenin temeli, ilk olarak Hz. Âdem ve Hz. Havva’ya dayanır. Nesilden nesile geçen en güçlü kuruluş, aile yuvasıdır.


Dünya hayatında ilk aile bu çiftle oluşmuş, doğan çocuklar ve torunlarla günümüze kadar gelinmiştir.

Tarih boyunca her inanışta aile vardır. Toplumların aile yapısı, kendi inanç ve kültürüne dayanır ve toplum buna göre şekillenir.

Aile iki başlık altında ele alınabilir.

1-Çekirdek Aile; Ana baba ve çocuklardan meydana gelen ailedir.

2-Geniş Aile; Ana baba çocuk dede nine gibi aile fertlerinden oluşur.

Aile kurumu içinde, karı koca fıtri ihtiyaç olan karı koca birlikteliğini, nikah meşruiyeti ile yaşarlar. Bu şekilde, zina ve gayrimeşru ilişkilerden korunarak neslin devamı sağlanmış olur.


İncelendiği zaman bütün dinlerde evlilik ve ailenin kutsal olduğu görülür. Özellikle İslam dini aileyi çok önemli kabul etmiştir.

Resulullah Efendimizden başlayarak günümüze kadar, aileye değer verilmiş, Sevgili Peygamberimiz, Hadisi Şerif’te; Evleniniz çoğalınız. Çünkü kıyamet gününde ben sizin çokluğunuzla iftihar edeceğim; diye, buyurmuştur.  

Evlilikte esas unsur, nüfusun çoğalması neslin devamı olup, amaç; Allah ve Resulünü hoşnut edecek bir nesil yetişmesidir.

Türkiye’de modernleşme akımları sonrası meselelere yanlış teşhis konulmuş, toplumda dinin etkisi sınırlandırılmaya çalışılmıştır.

Ülkemizde 1960 yılından sonra devlet politikası olarak, nüfus planlaması yapılmış, bu politikalar Koçların yönettiği Aile Planlama Vakfı vb. kurumlarla desteklenmiştir. 

Yine basın yayın, sosyal ortamlarda, evlilik ve aile müessesesi kötü bir kurum olarak lanse edilmiş, ‘aman çocuk yapmayın, bakamazsınız, aç kalırsınız, hayatınızı yaşayın’ gibi algılar, topluma kabul ettirilmeye çalışılmıştır.

Şimdi ülkemizde ahlaki çöküş yaşanmaktadır. Bazı üniversitelerde ve okullarda, bizim geleneklerimize inançlarımıza uygun olmayan davranışlar yapılmaktadır.

Bunun yanında gençler barlara gidiyor, alkol içiyor, uyuşturucu alıyorlar. İçtiklerinin etkisiyle, kendilerinden geçiyorlar. Eğlence mekânında tanıştığı insanla cinsel ilişkiye giriyor ve sabaha kadar kiminle beraber olduğunun farkına bile varmıyorlar.

Anne babalar bu durum karşısında, feryat ediyorlar. Biz feryat etmek yerine özeleştiri yapmanın, hataları görerek yanlışları düzeltmenin, daha doğru bir yöntem olduğunu düşünüyoruz.

Bugün çocuklar el bebek gül bebek yetiştiriliyor, bir dedikleri ikiletilmiyor. Altlarında son model arabalar, ellerinde pahalı cep telefonları, hiçbir sorumluluk almadan büyüyorlar.

Neticede psikolojik problemler artıyor, ahlaki kaygısı olmayan, toplumla uyumsuz, çalışmayan, hiçbir iş beğenmeyen, evde yan gelip yatan; kendisine, ailesine, ülkesine faydasız gençlerin sayısı artıyor.

Hâlbuki gençleri eğitmek, hayata hazırlamak, çalıştırmak, onlara sorumluk yüklemek, daha iyi bir davranış biçimidir.

Günümüzde aileye düşmanlık edenler, insanlığa zarar vermekte ve her alanda faaliyet göstererek, yarınlarımızın teminatı olan çocuklarımızı, kimliklerinden koparmaya çalışmaktadırlar.

2024 yılında Paris’te düzenlenen olimpiyatlarda, LGBT propagandası yapılmış ve bütün bunlar Dünyanın gözü önünde gerçekleşmiştir.

Bugün Dünya’da müstehcenlik artmış, kadın mahremiyeti ortadan kaybolmuştur. Seks, şiddet, alkol, uyuşturucu, kumar, gençleri, aileyi, toplumu tehdit etmekte, geleneksel aile anlayışı yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kalmaktadır.

Birçok Müslümanın basireti ortadan kalkmıştır, çoğu insan yapılanların farkında bile değildir.

Hadiseleri yönlendirenlerin buradaki amacı, Dünyayı ve Türk toplumunu ifsat etmektir.

Küresel güçler; ‘İnsan nüfusu azalsın, bir zaman sonra nüfus kendiliğinden sıfırlansın’ diye arzu etmektedirler

Ama, aynı odaklar ne enteresandır ki İsrail de nüfusun çoğalmasını teşvik ediyorlar.

 

Yahudi iktisatçı Malthus, şöyle bir teoriyi savunmaktadır; ‘Nüfus artışı geometrik dizi şeklinde oluyor. Buna karşılık gıda kaynakları aritmetik dizi şeklinde artıyor. Gün gelecek gıdalar yetersiz kalacak, açlık meydana gelecektir. İnsanlar bunun için önlem almalı, nüfus planlaması yapmalıdır’.

Dikkatinizi çekerim, bu teoriyi ortaya atanların ve savunanların Yahudi olması bir soru işaretidir.

Halbuki başka iktisatçılar, Dünyanın mevcut nüfustan çok daha fazla insanı besleyecek kapasitesi olduğunu ifade etmektedirler.

Nüfus bir ülke için bir güç göstergesidir ve hayati derecede önemi haizdir.

Bugün Türkiye’nin 85 milyon 665 bin kişilik nüfusu vardır.

Ama Türkiye’de artık nüfus artmıyor. Hatta zamanla eksiye doğru bir eğilim göstererek, azalmaya yüz tutuyor.

Bu durum memleketin geleceği için sorun teşkil ediyor. Ülkemizde nüfus artış meselesi artık bir kâbus olmaya başladı. 

Bu gidişle ülkemizin, birçok ülkeden daha kötü duruma düşme tehlikesi ortaya çıkacaktır. 

 

Nüfus artmazsa netice ne olur? diyenlere, özetle şu şekilde cevap vermek mümkündür;

1-Nüfus yoksa, kalkınma, üretim, sanayi ve ekonomi için iş gücü oluşmaz.

2-Nüfus yetersizse, düşmanların saldırısına karşı vatan savunması için asker bulunamaz.

 

Bazı çevreler nüfus artış meselesini, direkt ekonomik problemlere bağlayarak, iktisadi sebepleri en ön sırada gibi göstermeye çalışmaktadırlar. 

Bu yaklaşım tarzı hatalıdır. Sorun sadece ekonomik değildir, olay zihniyet meselesidir ve Dünya’ya bakış açısıyla alakalıdır.

Çözüm olarak; Türk toplumunun yanlış algılardan kurtulması, evlilik, aile nüfus artışı meselesinin hem dini hem ahlaki hem de insanımızın geleceği için, gerekliliğinin kavranması gerekmektedir.

Şimdi, Cumhurbaşkanımızın 3 çocuk tavsiyesinin ne kadar önemli olduğu daha iyi anlaşılmaktadır.

Konu artık bir devlet politikası olmuş ve Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından 2025 yılı Aile Yılı olarak ilan edilmiştir.

Devletin önce anne babalara, sonra da gençlerimize çocuklarımıza kol kanat germesi lazımdır.

Bu memleketin evlatlarını milli manevi değerlerle yetiştirmek çok önemlidir. Acil olarak eğitim sistemi gözden geçirilmelidir. 

Yine internet ve sosyal medya televizyon programları değerlendirilmeli, zararlı yayınlar karşısında gereken tedbirler alınmalıdır.  

Bir akademisyenin ifadeleriyle ‘Türkiye’de bu iş atom bombası yemekten daha büyük tehlike arz etmektedir’.

Netice itibariyle; ‘Evlilik ve Aile müessesesinin devamı ile Nüfus artışı bir Milli Güvenlik meselesidir’.

 

Biz Türkiye’nin bu işin üstesinden gelip, başarıyla sorunu çözmesini temenni ediyoruz. 

 

Ülkemiz güçlü olmalı, Türk Milleti gayret göstermelidir.

Çünkü; önce bu ülkenin insanına, sonra da bütün Dünya’da ki mazlumlara karşı sorumluyuz.

Allah hepimizin yar ve yardımcısı olsun.

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23