YARATILIŞ VE YARATICI (41)

YARATILIŞ VE YARATICI (41)

PROF. DR. YUSUF ÖZERTÜRK 

ALLAH (YARATICI)

B-Hz. RESÛLELLAH (ALLAH’I TANITAN İKİNCİ KAYNAK)

* Edebiyat, Belâgat ve sözün eğemen olduğu bir topluma gönderilen Hz. Muhammed’e (sav) de, elbette ki o tarzda bir mucize ihsân edilecekti. Hz. Peygamber’e verilen bu mucize ‘Kur’ân-ı Mu’ciz-ül Beyan’dır. Hz. Muhammed ümmî idi (okuması-yazması yoktu.).Bunu bütün toplum biliyordu. Hz. Peygamber Kur’ân ile müşriklerin Kâbe’ye astıkları edebî metinlerini değersizleştirdi. Ve meşhur edip ve şairlere meydan okuyarak dedi ki, ‘haydi siz de bir ümmî zattan bu Kur’ân gibi bir benzerini yapınız! Hadi ümmî olmasın da, belâgat ustası olsun! Haydi hepiniz toplanın bunun bir benzerini yapın! Haydi tamamını değil, bir tek suresinin nazirini yapın!’ dediği halde müşrikler bu meydan okumaya cevap veremediler de; Hz. Resûlellah’a sadece ‘mecnun’ dediler.

*Hz. Resûlellah (sav) Kur’ân’ı en iyi anlayan, açıklayan ve tefsir edendir. Çünkü, Kur’ân O’na indirilmiş ve öğretilmiştir. Hz. Resûlellah, Kur’ân’ı sadece tebliğ etmemiş, Kur’ân’da bildirilen yükümlülükleri evvela kendisi bizzat tatbik etmiş ve sonra da insanlara (rol model olarak) göstermiştir. Allah-ü Teâlâ, Hz. Peygamber’i razı olacağı güzel bir ahlâkla ahlâklandırmış ve insanların da O’nu örnek almalarını bildirmiştir. Allah, Kur’ân’da şöyle bildiriyor: “Resûlüm, Sen gerçekten güzel ahlâklısın” (Kalem-4). “Yemin olsun ki, sizin için, (Allah’ın rızasını isteyenler) Ahiret gününü (ebedi mutluluğu) arzu edenler ve (Allah’ı) çok ananlar için, Allah’ın Peygamberi çok güzel bir örnektir (rol modeldir)” (Ahzab-21).

*Hz. Resûlellah, Kur’ân’da bildirilen hükümlere, kâlen (sözleri), hâlen (fiilleri) ve etvâren (tavırları) o kadar mükemmel uyuyordu ki, adeta Kur’ân’ın mücessem bir haliydi denilebilir. ‘Hz. Resûlellah’ın ahlâkı Kur’ân ahlâkıydı’(Müslim, müsafirin-139).

*Hz. Peygamber, Mekke mihrabında bütün Müslümanlara İmam, Medine minberinde bütün insanlara Kur’ân’ı tebliğ eden Hatip, bütün Enbiya’ya Reis, bütün evliyalara Seyyid ve Allah’ı bize bildiren, tanıtan, sevdiren Habib, ve bütün âlemlere Rahmettir.

*Hz. Resûlellah’tan başka, Allah’ı, bize tanıtan ve sevdiren kim vardır ve kim olabilir? Bütün âlemin şehadetiyle madem O’ndan başkası yoktur ve olamaz. Öyle ise Rabb’imizi tanımak, bizden ne istediğini bilmek ve O’nu razı etmek ve nasıl bir kulluk yapacağımızı öğrenmek için Resûlellah’tan başka, müracaat edeceğimiz bir merci de yoktur. “Ey iman edenler! Allah’a, Peygamberine ve O’na indirdiği Kitab’a (Kur’ân’a) ve daha önce indirdiği kitaplara da iman edin...” (Nisa-136).

*Hz. Peygamber, ‘Esmâ-ül Hüsnâ’nın tecellilerine (yansımalarına, görünmelerine ve görülmelerine) câmi bir aynadır.

*Bütün insanların da insanlığı, O aynada görmeleri gerekir.

*Resûlellah’ı rehber edinip, takip edenler Sırat-ı müstakim (doğru yol) üzeredirler. Ve asla yollarını sapıtmazlar.

*Resûlellah’ı kılavuz olarak takip etmeyenler sapıtır ve dalalet uçurumlarına yuvarlanırlar.

*Madem Cenab-ı Hakk, Kâinat’ı ve içindekileri yarattı. Ve “Ben Cinleri ve İnsanları ancak bana kulluk etsinler (Beni tanıyıp, bilsinler) diye yarattım” demektedir (Zariyat-56). O zaman, Kendisini tanıtan bir Kitap (Kur’ân) ve bir de, Kur’ân’da vaaz ettiklerini Tebliğ (ilan eden), Talim (öğreten) ve Tatbik (uygulama yapan) edecek Resûl de (elçi-peygamber) gönderecektir. Yoksa, Allah’a muhatap olan insanlar, Allah’ın kendilerinden ne istediğini öğrenemeyecek ve O’nun razı olacağı şekilde nasıl kulluk yapacaklarını bilemeyeceklerdi. Bu sebeple, Allah, Hz. Muhammed’i (sav) bütün insanlara son peygamber olarak vazifelendirdi. “(Resûlüm) Muhammed, Allah’ın Resûlüdür...” (Fetih-29). Devam edecek...

Kaynak: 

1-Yusuf Şevki Yavuz. Nübüvvet. TDV İslâm Asiklop. c.33,279-285

2- Hüseyin Maraz. Mucizenin Teolojik açıdan delil oluşu ve ilâhî yasalarla ilişkisi. İ. Ü. İlâhiyat Fak. Dergisi 217/8-2,325-350