Ey Ahali! “Kıyamet koptu kopuyor”
Eğer “Dünya, hızla birileri tarafından “III. Cihan Harbine” daha doğrusu “Kıyamet Günü’ne” doğru sürükleniyor” desem, “savaş çığırtkanlığı” ya da “felaket tellallığı” yapmakla suçlanacağım.
Eğer “Her şey güllük gülistanlık” desem, kendime yalan söylemiş olacağım.
Yok, eğer “hiçbir şey” demesem sussam, Kıyamet koptuktan sonra “madem biliyordun niye haber vermedin(!)” diye azarlanacağım.
Galileo’nun hikâyesini çoğumuz biliriz.
Galileo, “Dünya dönüyor” deyince Papa tarafından savunmaya çağrılır.
Mahkeme tarafından, idamla tehdit edilince, “Dünya dönmüyor der” kelleyi kurtarır.
Ancak, Galieo tam mahkeme salonundan çıkarken “Yine de Dünya dönüyor” der diye rivayet var.
Benimki de o hesap.
Bu gidiş gidiş değil.
Batıdan doğudan, kuzeyden güneyden, alttan üsten birileri Dünyanın altını oymaya devam ediyor.
Şimdi bana “Dünya yuvarlak olduğuna ve de 23 saat 56 dakikada bir kendi etrafında devr-i âlem eylediğine göre altı üstü neresidir efendi” diye sormazsınız inşallah.
Soranlar için hemencecik söyleyeyim “Dünya’nın altı sizin bulunduğunuz cihetin tam aksidir”. Çünkü siz daima Dünya’nın tepesindesiniz.
Bu durumda, aklıselim olanlarımız -olmayanlara sözüm yok- soracaklar bu kanıya (kıyametin kopması) nasıl saplandın diye?
Cevabı gayet kolay ve anlaşılır.
-Dünya’nın içine düştüğü pür melali bir düşünün.
Bir yandan, Türkiyemiz’in başını derde sokmak için uzak batı’nın atsız kovboyları, teröre kucak kucak silah yığıyor.
Diğer yandan, yakın batının silahsız şövalyeleri, terörü koynunda besleyip büyütüp üzerimize boca ediyor.
Yukarı yanımızda, Kızılordu senfoni orkestrası tarafından sürekli, “Her gün değişiyorsun avutuyorsun beni, bir bilmece gibisin çözemedim ben seni” marşı çalınıyor.
Aşağı tarafımızda, “İplerini puştlara kaptırmış” Müslüman kardeşlerimizden esen “Samyelleri” kıyılarımızı habire dövüyor.
Doğumuzdaki Molla kardeşlerimiz de boş durmuyor.
Ellerini açmış başımıza gökten “ebabil kuşlarının çamur atması” için biteviye dua ve niyazdalar.
Bu “Kıyamet” bizim ki.
Hani Merhum Hoca’ya sorarlar ya “Kıyamet ne zaman kopacak” diye.
O merhum da;
-Hanım öldüğünde küçük kıyamet, ben öldüğümde ise büyük kıyamet kopacak” der.
Sakın! Ha!
Bu sözümü “kadın haklarına saldırı var” deyip zıp diye gündeme hoplatmayın.
-İnanın sizin anladığınız aklımdan bile geçmedi.
Hanım Efendiler endişe etmesinler.
Evelallah “hanımlara itaatimiz tamdır”.
Bu konuda “delikanlılığımıza” laf söyletmeyiz.
Çünkü “Onlar bize, Hak Teâlâ’nın (cc) (en nadide) emanetidir (Veda Hutbesi)”.
Hem, Hz. Peygamber (sav) “Cennet-i Ala’nın onların ayaklarının altına serildiğini” buyurmamış mı?
Neyse sadede gelelim.
Bir de Dünyamızın öteki kıyametleri var.
Mesela, ABD-Kuzey Kore kıyameti.
Yine, İngiliz-Rus kıyameti.
Müslüman dostlarımızdan İran-S.Arabistan kıyameti.
Körfez ülkelerinde Küçük Katar-Büyük Kral kıyameti.
Bu kıyametler asli itibarı ile “lokal ve kişisel kıyametler” sayılabilir.
Ve inşallah “Müslümanlar ve ötekiler” arasında da kopmaz.
Çünkü bu durumda, Türkiyem kesin olarak taraf olmak zorunda.
O zaman zafer bizim tarafın olursa ne ala!
Olmazsa, dilini eşek arısı soksun inşallah!
Bütün bunlar sizce de “Kıyametin kapıda olduğunu” göstermiyor mu?
Hadi hayırlı Cumalar…