• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Prof. Dr. İbrahim Bektaş
Prof. Dr. İbrahim Bektaş
TÜM YAZILARI

CHP, Müslüm’ün iadesini niçin istemiyor

02 Mart 2018
A


Prof. Dr. İbrahim Bektaş İletişim: [email protected]

Bu haftayı Afrin hareketinden sonra, en çok “Müslüm’ü” konuşarak geçirdik.

Müslüm’ün Çekya tarafından gözaltına alınması ile başlayan süreç, salıverilmesinin ardından yeni tartışmalarla devam ediyor.

Doğal olanı PYD terör örgütü eski elebaşının Çekya’da gözaltına alınmasının ardından, herkesin-iktidarı ile muhalefeti ile- topyekûn harekete geçerek Türkiye’ye iadesini istemesidir.

İktidar, bu kısa süre içerisinde Müslüm’ün iadesi için elinden geleni yaptı.

Gerekli evrakları Çekya’ya sundu.

Yaptığı açıklamalarla olabildiğince, Çekya üzerinde baskı kurmaya çalıştı.

Maalesef şu ana kadar sonuç alınamadı.

Avrupalı yine her zamanki çifte standartlı tutumunu ve bize olan art niyetini sonuna kadar gösterdi.

Bundan sonra süreç, siyasi ve hukuki olarak devam edecektir. 

Sanırım Çekya, Türkiye’nin ulaştığı son ‘pozisyon’ karşısında, meseleyi öyle çok da hafife alacak konumda değil.

Türkiye’nin taleplerinin kolayca kulak ardı edilemeyeceğini Çekler en iyi bilenlerdendir.

Türkiye’nin “söz bombardımanı” devam ediyor.

Her ne ise bekleyip göreceğiz, ne olacak?

Gelelim yazının asıl mevzuuna!

Müslüm’ün iadesi için Türkiye ayağa kalktığı sırada her zamanki “çatlak ses” yine cırt diye cırtladı.

CHP genel Başkan yardımcısı, “Çekya’nın PYD’yi terör örgütü olarak görmediğini, Müslüm’ün Türk vatandaşı olmadığını, Türkiye’nin Çekya ile suçluların iadesi anlaşmasının bulunmadığını” bir çırpıda “şıp” diye söyleyiverdi.

Böylece, Çek makamlarına kuvvetli bir “destek” gönderilmiş oldu.

Adamlar bu açıklamalardan sonra, baksanıza bunların muhalefeti bile “iadeyi istemiyor ve bize yol gösteriyor” diyerek, iade talebimizi daha kolay “ret” etmiş olmalılar.

Peki, bizim müzminlikten kronikliğe doğru hızla yol almakta olan ana muhalefetimizin bu işten çıkarı ne?

Niçin kendilerini “Müslüm’ün iadesine taş koymak” durumunda hissettiler?

Sanırım sorun bilinçaltlarında yatan “puan” meselesine dayanıyor.

Bu meseleyi daha iyi anlayabilmek için “16 Şubat 1999” tarihine gitmemiz gerekli.

Bu tarihte Öcalan, ABD tarafından “Ecevit ve DSP’nin zaferi” için Türkiye’ye paketlendi.

1995 seçimlerinde ancak %14 oy alabilen DSP, bu teslimattan sonra 1999’da yapılan seçimlerde tarihindeki en yüksek oy oranına (%22) ulaştı.

Bu durumu şüphesiz en iyi bilenler de Ecevit’in bugünkü varisleri olan CHP’lilerdir.

DSP’ye zirve yaptıran teslimat, kendi lehlerine olduğu için pekâlâ ses çıkarmadılar.

Ancak şimdi durum 1999’dan çok farklıdır.

Eğer Müslüm’ün teslimatı gerçekleşirse, bu defa kazançlı çıkacak, CHP değil Erdoğan olacaktı.

Zaten kurulduğu günden beri Ak Partiyi bir kere bile yenilgiye uğratamamış müzmin muhalefet CHP, bu teslimata izin veremezdi.

Aksi halde, 2019’da yapılacak seçimlerde, Erdoğan ve Ak Parti karşısında, CHP’ye yine “nal toplamak” kalacaktı.

Bu nedenle, ne pahasına olursa olsun teslimat engellenmeliydi.

Ve Türkiye ile Çekya arasında “teslimat” için sıkı pazarlıkların yapıldığı günlerde, CHP yetkilisi çekinmeden “önümüzdeki çifte seçim yılını” dikkate alarak “teslimatın şartları oluşmamıştır” deyi verdi.

Neticede şu ana kadar henüz teslimat gerçekleşmedi.

Bu sayede CHP de rahat bir nefes aldı!

Bize ise aklıselim CHP’lilere;

-“Korkunun ecele faydasının olmadığı gibi, bilâkis eceli yaklaştırır” demek kalıyor.

Hayırlı Cumalar…

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23