• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Nusret Reşber
Nusret Reşber
TÜM YAZILARI

Siyonistler ağlamadıkça dünyaya huzur gelmez! (2)

26 Haziran 2025
A


Nusret Reşber İletişim:

Siyonistler ağlamadıkça dünyaya huzur gelmez! (2)

NUSRET REŞBER

Siyonistlerin canı tatlıdır, malı değerlidir, huzur ve güvenlikleri her şeyin üstündedir. Onların dışındakiler insan bile değiller. Başkalarının can, mal, güven ve varlıklarının hiçbir önemi yoktur. Olmasalar da olur. 

Başkalarının varlığı Yahudilerin can, mal ve güvenliğine en ufak bir endişe ihtimali taşıyorsa, uykularını kaçırıyorsa onlara hayat hakkı yoktur.

Değişmez zihniyetleri bu!

Bir önceki makalemizde şunu belirtmiştik:

“Siyonist Yahudi’ye huzur yoksa ağlıyor/sızlıyor, daralıyor, endişe içinde saklanacak yer arıyor ve korkudan ödü patlıyorsa bu, insanlık namına iyiye işarettir.

Ve bunların şerrinden emin olunmadan hiçbir millete, ülkeye, hiçbir şekilde huzur gelmez!

Bunların anladıkları dil misillemedir. 

Acı ve gözyaşına onları da uğratmalı.

Onlar gözyaşı dökmedikçe, can kaybı yaşamadıkça, deliklere sıkışmadıkça dünyaya rahat ve huzur gelmez.”

Ve Rahmetli Abdurrahim Karakoç’un 20 yıl önceki makalesini alıntılamıştık: “…Hitler’in basiretine hayran olmamak elde değil... Hitler bugünleri görmüş ta o zaman...”

Bu yazıyı yazdığında Karakoç, Filistinliler hapishanelere dolduruluyordu, işkencelerle yavaş yavaş öldürülüyordu. Bugünkü gibi toplu olarak kadın-erkek, yaşlı-çocuk, asker-sivil gözetmeksizin soykırım henüz uygulanmıyordu.

Rahmetli bugünleri yaşasaydı kim bilir neler yazardı.

Ocak 2025’te “barış ve sevginin birleştiriciliğine inanan, …yıllarca bu inanç doğrultusunda liderlik yapan…” diye öldüğü duyurulan Hahambaşı Rav İsak, o günlerde Karakoç’u medya medya gezmiş, “buna bir şey diyen yok mu?” diye şikâyet etmişti.

Ve sağcısından, solcusundan, muhafazakârından herkes, Hahambaşının üzüntüsünü gidermeye koşmuş, onun gibi terörist İsrail’i kınamaları gerekirken Karakoç abiyi ve gazetemiz Akit’i hedef almıştı.

Evet, Abdürrahim abinin izinden giderek Hitler’in şu sözü üzerinden bugün daha derin düşünmek gerekmez mi:

“Öldürmediğim her Yahudi için bana küfredeceksiniz.”

Biz, siyonist kafa gibi hiçbir ırkı toptan suçlamıyor, hor, küçük görmüyor ve tehdit olarak görmüyoruz; başka bir ırkı da topluca başkalarından daha üstün göstermiyoruz. Ama Yahudi ırkını din görenlerin tarihinde hep kan, gözyaşı ve sürgünler olmuştur. Ya kendileri başkalarına bunu reva görmüş veya başkalarını rahatsız ederek, kışkırtarak kendileri buna maruz kalmışlar.

Başlığımıza atfen, siyonist düşüncedeki Yahudilerin hep başkalarını ağlatması, başkalarının can ve mal güvenliklerini tehlikeye sokmalarına bir son verilmesi gerekir..

Dünyada hiç kimseye rahat ve huzur yoksa, onlara niye var..

Allah’ı karşılarına alan, gözünü kırpmadan peygamberleri canice öldüren bu kafayla tüm ilişkilerin koparılması diğer insanların yaşam hakkıdır!

1446 sene evvel Allah Resûlünün (s.a.s.) takip ettiği yola başvurmalı.

Gerek kültürde, gerek ticarette gerekse de askeri teçhizatta bunların alternatifini mutlaka oluşturma yoluna gitmeli.

Peygamberimizin emriyle Yahudiye ait olan Medine’nin tek içme su kuyusu Hz. Osman tarafından satın alınarak Müslümanların hizmetine geçirilmişti… O zaman birçok yerde olduğu gibi Medine’nin de tüm ticaret pazarlarında bunlar hâkimdi. Allah Resûlü, onların bu piyasaya etki ve tesirlerini kırmak için onlara alternatif pazarlar kurdurttu.

Lanetli kafası o gün de buna tahammül edemedi; gizlice gidip ateşe verdiler ama engel olamadılar!

En büyük silahlar, en korunaklı kale ve sığınaklar yine onlardaydı. Bu sebeple rahat durmuyorlar, Peygamberi, Müslümanları tehlike görüyorlardı.

Allah Resûlüne, bunun vahiyle bildirileceğini bildikleri halde, suikasta giriştiler.

“Ey Muhammed! Sen bizi kendi kavmin gibi mi sanıyorsun? ... Onları yendin. Yemin ederiz ki, bizimle savaştığın takdirde nasıl savaşçı insanlar olduğumuzu anlayacaksın.” demişlerdi.

Müslümanlarla anlaşmalı olmalarına rağmen gidip Müşriklerle birlik oldular…

Resûlullah (s.a.s.), Allah’ın emriyle üzerlerine yürüdü, kimisini sürgün etti, direnenleri de çok güvendikleri kalelerinde muhasara altına aldı. Güvendikleri o sığınakları onları koruyamadı.

Bugün de Müslümanlar aynı taktiği uygulamalı. Ne pahasına olursa olsun onlara alternatif yollar aramalı. Onların eline bakarak, bekleyerek hiçbir Müslümana, hiçbir millete ve ülkeye güven ve huzur gelmez!

Ve onlara yaptıklarının misliyle cevap verilmelidir. Onlar karşılarında, kendi deyimleriyle, düzenli bir ordu olmasa dahi direnen birilerini gördüklerinde kaçacak delik ararlar…

Onlara karşı boykotu bizzat efendimizin önemsediğini unutmayalım!

Sadece boykotla da yetinmemeli.

Her türlü ticaret, alışveriş ve münasebette onlara alternatif oluşturulmalı. Boykot ve yerli-milli ürünler kullanmak, gerekirse yasal hâle gelmelidir!

Siyonistseverlerin 20 yılda göremediği milli savunmadaki girişimlerimiz küçümsenmemeli. 

Yetmez! 

Bu bilinç daha da yaygınlık kazanmalı; ekmek, su, peynir gibi olmazsa olmaz kılınmalı.

Her alanda; teknoloji, bilişim, milli savunma başta olmak üzere dışa bağımlılıktan kurtulmak zorunluluktur! Bu dini ve Milli meselemizdir.

Aksi takdirde komşularımızın başına gelenlerin daha beteriyle karşılaşmamız kaçınılmazdır, unutmamalı!

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Vay vay

Siyonistleri kim ağlatacak, kim yenecek onu yazmamissiniz sayın yazar...Orta Doğuda hiçbir ülke israille savaşmayi goze alamaz çünkü israilin arkasında ABD ve ingiltere açıkça var...Bütün Müslüman ülkeler ve liderleri israilden acayip korkuyor çünkü bu liderlerin hepsi koltuklarını koruma ve saltanatlarini sürdürme derdinde..Gazze bunların umurunda değil,sadece konuşur atıp tutarlar...

YORUM

Selamlar. Bence tek yol ittihad-ı İslâm.
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23