• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Nusret Reşber
Nusret Reşber
TÜM YAZILARI

İnancın, insanlığın ve de karanlığın dip noktası

02 Ekim 2025
A


Nusret Reşber İletişim:

İnancın, insanlığın ve de karanlığın dip noktası

NUSRET REŞBER

Kimi insan sarayda doğar, doğarken kral adayıdır. Kimi anne babası gibi daha doğarken esir ve köle doğar. Kimi ise kendi topraklarında, mülteci kampında dahi doğmaya hakkı yoktur; doğmadan varlığı söndürülür.

Kimi yazlık-kışlık, seferde-hazarda sahip olduğu saraydan evlerini beğenmez; ne zaman, nerede neyi tüketeyim derdinde şatafata burun kıvırır, lüks araçlardan ayağı yere basmaz. Kimi başını sokacak kiralık ev bulma derdinde; aybaşını zor getirmektedir.

Birilerinin de ne evleri var ne yiyecek-giyecekleri ne de sabah-akşam veya yarınları var!

Hayatta olduklarının bile bilincinde değiller.

İşte bugün dünyanın ve insanlığın hâli bu!


Bu sıraladıklarımızın hepsi de dünyanın bu içler acısı çarpık durumunu görebilmektedir. Bu durumun bilincinde olmak lütuf mu kahır mı bilemiyoruz.

Zira herkes yaptıklarından, gördüklerinden, duyduklarından, yapıp yapmadıklarından sorumludur; bu dünyada olmasa da hesap gününde tüm bunlardan mutlaka hesaba çekilecektir.

Bugün var olan durum her çağda mevcuttu. Peygamberimiz döneminde ilk yıllar kurban etinin üç günden fazla saklanması, tüketilmesi yasaktı mesela. Çünkü çoğu fakir fukara, karınlarını doyuracak günlük yiyecek bulamıyordu.


 


Bugün insanlık ekseriyetle barınak, tüketim üzerinden yılların hesabını yapmakta. Teknolojiye, silah sanayine ayrılan bütçelerin haddi hesabı yok. Diğer tarafta birçok coğrafyada her gün her saat açlıktan, barınaksızlıktan insanlar ölüyor.

Bir asra yakındır, her gün planlı ve kesintisiz bir şekilde yurtlarından, hayattan koparılan mazlum coğrafyaların sembolü hâline gelen Filistin ve özelde Gazze’nin içler acısı durumu, insanlığın gördüğü ve ulaştığı en vahşi noktadır.

Bugün herkes; inançta, insanlıkta en dip noktada sınanmaktadır.

Tüketime harcanan imkânların, israfın haddi hesabı yokken yanı başımızda, dünyanın gözü önünde kadın-erkek, yaşlı-çocuk ayırımı olmadan zavallı insanların, savaşla beraber açlıkla ölüme terk edilişi inanan inanamayan, insan kalabilen herkes için en karanlık en dip noktadır.

Bugün mazlum coğrafyaların sembolü Gazze’ye reva görülen mezalim, vahşet karşısında herkes bir imtihandan geçiyor.

Ne acıdır ki halkları için var olan ve onlar için ayakta duran dünya liderlerinin/devletlerinin, birkaç istisna hariç hepsi duyarlı davranmaya çalışan vatandaşlarına rağmen Gazze’de yapılan bu vahşete sessiz, kılını kıpırdatmamaktadır.


Ne iki milyar nüfusa sahip İslam ülkelerinin ne de diğer dünya ülkelerinin dünyaya meydan okuyan bir avuç siyonist İsrail’e karşı sesi çıkmıyor.


 

Özelde Müslüman âleminin olanlar karşısında “selin üzerindeki saman çöpü” kadar bir değeri, ağırlığı yok bugün. Peygamberimiz (s.a.s.)’in  tarif ettiği zaman bu zaman olsa gerektir: “Açgözlü kimselerin yemeğe üşüşmeleri gibi, düşmanlarınızın üzerinize saldırmaları yakındır. Siz o gün sayıca çok olacaksınız. Fakat selin önündeki çer çöp gibi savrulacaksınız. Allah, düşmanlarınızın kalbinden heybet ve azametinizi çıkartacak; sizin kalplerinize de (dünya sevgisi ve ölüm korkusu olan) vehni yerleştirecektir.” (Ebu Davud, Melahim, 5)

Evet, özelde dünyanın yükünün omuzlarına yüklendiği Müslümanlar, genelde ise tüm insanlık bir avuç Siyonist devletin karşısında suyun üzerindeki bir çöp kadar mana ifade etmiyor!

Dünyanın en güçlü etkin rolüne sahip (denilen) uluslararası kurumları olan NATO ve BM de bir hüküm ifade etmiyor.

Toplanıp toplanıp dağılıyorlar; aldıkları kararları, verdikleri sözleri bile tutamıyor, yerine getirmekten acizler. Daha geçen hafta BM’de toplanan dünya devletleri yaptırım gücü olabilecek ne karar alabildiler ve değişen ne oldu?

En bilindik ve umut olabilecek denilen Trump’ın, Türkiye dahil 8 İslam ülkesinin ortak açıklamasıyla destek verdiği Gazze’deki savaşı bitirme kararı ki, bu da evvelki gün Trump-Netanyahu görüşmesi sonrası, 20 madde şeklinde ilan edildi. Anladık ki bu da hiçbir anlam ifade etmeyecek. Trump da İslam ülkelerinin ağzıyla ve desteğini alarak lanetli siyonist katil Netanyahu devletinin işine kolaylık sağlamak için çırpınıyor.

Zira Yahudi ve Hristiyanlar da dâhil Allah’tan korkan Müslümandan başka insanlığa ve Müslümanlara kimsenin faydası dokunmaz! İşte çözüm; o Müslümanı bulmak gerekiyor evvela.

İnancın, insanlığın, karanlığın dip noktası olan bugün bu saatte bir umut  daha var şimdi.


 

Dünyanın son günlerde dikkat kesildiği, Gazzeli minik çocukların açlıklarını bile unutup “bana çikolata getirecekler…” diye umut bağladığı, Gazzeli mazlumların tek umudu Sumud Filosu…

Bu satırları okuduğunuzda belki Ortadoğu’da, Gazze sularında barış isteyen istemeyen herkes için bir kıyamet kopmuş olacak ya da ramak kalacak!

Belki de gerçekten ülke yönetimlerinin cesaret edemedikleri Siyonist İsrail’in sonunu getirecek yakılmış kassam meşalesinde bunların da katkısı olacak.

Belki de “Ne mutlu o gariplere!” denilenlerdir Sumud!

Belki de İsrail için de,“Onların azabla buluşma zamanı sabahtır. Sabah yakın değil midir?!” (Hûd 81) ayetinin tecelli sesleridir Sumud Filosu!

Veya rabbimizin, “Şüphesiz onlar bir tuzak kuruyorlar; Ben de bir karşı plan hazırlıyorum.” (Târık 15-16) dediği planlardandır Sumud. Rabbim Sumuda da Gazzeli mazlum kardeşlerimize de bir an önce zafer ihsan eylesin. Başta İslam ülkeleri olmak üzere tüm dünyanın, bizlerin de uyanmasına vesile kılsın.

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

M.ALİ

İNŞALLAH

Kanber

Selamlar Allah razı olsun hakikatları yazıp dile getirdiğiniz için Rahmetli Mehmet Akif Ersoy'un buyurduğu gibi "Doğacaktır vadettiği günleri hakkın, Belki yarın belki yarından da yakın"
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23