Yıl 2100, yer Gazze…
Yıl 2100, yer Gazze…
Mustafa Armağan
Yıl 2100, yer Gazze…
Filistin devletinin üst düzey yetkilileri, Gazze Üniversitesi Sualtı Araştırmaları Fakültesinden yeni bir haber geldiğini doğruladı. Sualtı arkeolojisi uzmanlarının Gazze karasuları civarında yaptıkları bir dalışta deniz dibinde yüzlerce bilinmeyen cisme ulaştıkları bildirildi.
Denizin dibinde yosun kaplanmış bulunan, ele sığacak cesametteki cisimler toplanıp laboratuvara getirilmiş. Yapay zekâ tarafından yönetilen üniversite laboratuvarı bu cisimlerin yaklaşık 70 sene önce kullanılan bir teknolojiye sahip olduğunu ve o zamanlar “elektronik” denilen bir sistemle donatılmış bulunduğunu tespit etmiş.
Bulgular ilginç bulunmuş. Teknolojik merdivende geriye doğru gidilmiş ve 21. asrın ilk çeyreğindeki cihazları açacak kapasitede bir yapay zekâ onlara şu verileri sunmuş:
“Bunlar dünyanın değişik bölgelerinden insanlara ait. Topraklarımızın şimdilerde ismi unutulmuş bir korsan örgüt tarafından işgali ve yüzbinlerce insanımızın yerlerinden edildiği, öldürüldüğü veya yaralandığı ve nefes aldırmayan abluka yüzünden açlık çekildiği yıllarda sayıları 500’e yaklaşan bu her cinsten insan, ufak tefek teknelerle karasularımıza yaklaşmak, dedelerimize ve ninelerimize bebek maması, çukulata, şeker gibi gıda maddeleri ulaştırmak için yola çıkmışlar.
O zamanlar bu şimdi bilinmeyen cisimlere “cep telefonu” denilirmiş. Zorlanarak da olsa açtık ve içlerinde bazı programlarda garip yazışmalar ve aynı cihazla çekilmiş fotoğraf ve filmler bulduk.
Bunlar bizim tarihimiz için hayatî bulgular. Çünkü o günleri yaşayanlar bugün artık hayatta değil. Yalnız birkaç kişinin haberi olmuş zaten gelenlerden. Uzaktan, Gazze sahilinde otururken nokta gibi bir cisim görmüşler. Sonra da ismi unutulan korsan örgütün botları etrafını sarıp onu bilinmeyen bir yere götürmüş. Zaten bunları anlatanlar da ancak o sırada 8-10 yaşında olanlar.
“Sumud” adlı bir filotilla yani filocuk 46 tekneden oluşuyormuş. Kararlılık veya sebat manasındaki bu kelime bir özgürlük sloganı hâline gelmiş o zamanlar. Dünyadaki haksızlık ve zulümlere karşı mertçe yürüyenlerin dillerinden düşmemiş yıllarca. Sonunda ülkemizin, Filistin topraklarının asıl sahiplerine yani biz Filistinlilere iadesi yolunda dünya çapında bir ayaklanma başlamış ve bir asır süren mezalime rağmen teslim olmayan Filistinlilerin devleti kurulmuş.
Bizim bu günlere ulaşmamızda bu bilinmeyen cisimlerin büyük payı olmuş.
Telefonlarda çözülen bazı mesajlar az daha Filistin’e mahsus olarak geliştirdiğimiz yapay zekânın bile gözlerinden yaş getirecekti. “Allahu ekber” diyordu ses. Allah büyüktür. Yüce Allah’ın milletimize bahşettiği bu özgürlük ve bağımsızlık için emek verenlere şükranlarımızı göstermek için Gazze’de Peygamber Efendimiz’in (sav) dedeleri Haşim bin Abdimenaf adına yaptırılan ama 2023 işgalinde gaddarca yıkılan ve İslam ülkelerinin katkılarıyla eskisine benzer şekilde yeni baştan yaptırılan caminin yanı başına bir hatıra plaketi çakacak ve üniversiteye mensup dalgıçlarımızın denizin dibinden topladığı cihazlardan birini oraya monte edeceğiz ki gelecek nesiller bizim gibi unutmasın bu insanların en acılı zamanımızda uğradığımız zulmü bitirmek için çırpınışını.
Gazze ve Filistin halkı katkılarını asla unutmayacak. Dünyada nerede zulme uğrayan bir halk varsa biz de onların yanında olacağız.”
Filistin devleti yetkilileri bunları okuduktan sonra birbirlerine sarıldı. Gözyaşları sebil olmuştu.
Yıl 2025, 4 Ekim
Bu yazının yazıldığı dakikalarda Sumud filotillasındaki Türk vatandaşları iki günlük esaretin ardından uçakla ülkemize dönüyordu. Vazifelerini tamamlamış insanların mutluluğu okunuyordu yüzlerinde.
Belki Gazze kıyılarına ulaşılamadı. Gazze karasularına yalnızca “Mikeno” adlı tekne girebildi. Buna mukabil yapılan iş, surda açılan mukaddes bir gediktir. Bu gedik hemen arkasından başlayan ikinci Sumud filotillasının harekete geçmesiyle büyüyecek ve İsrail adlı terör devletinin uluslararası sularda ve egemenlik hakkı bulunmayan Gazze karasularında tamamen insani yardım amaçlı teknelere engel olamayacağı gerçeğinin önü açılacaktır.
Dünyanın Gazze’de yaşanan zulme dikkatini yeniden çeken ve gidenler kadar kalanların da iftihar etmesine sebebiyet veren bu adım önemliydi. Tıpkı 2008 yılında yalnızca iki tekne ile başarılan sızmanın Sumud fikrini ortaya çıkarmasında olduğu gibi.
Hatırlamakta fayda var.
1 Ağustos 2008 tarihinde “Özgürlük” (Liberty) ve “Hür Gazze” (Free Gaza) adlı iki küçük tekne İtalya’nın Sicilya adasından yola çıkmıştı. Yaklaşık 44 aktivist (aralarında Amerikalılar, İtalyanlar, Fransızlar ve bir Norveçli doktor vardı) ile 2,5 ton insani yardım taşıyan tekneler 23 Ağustos 2008 günü Gazze limanına ulaşmıştı. Bu, 41 yıl aradan sonra Gazze’ye sivillerin sivil gemilerle ulaşabildiği ilk ve bu güne kadar da son çıkarmaydı.
Tekneler Gazze kıyısında binlerce Filistinli tarafından coşkuyla karşılanmış, Hamas yetkilileri bu girişimi “Avrupa’daki zulme karşı protesto” diye nitelendirmişti.
Bu denizden ulaşma girişimi ablukayı sembolik olarak delmiş ve sonraki aylarda benzer girişimleri tetiklemişti. Mesela Aralık 2008’de başka gemiler aynı yoldan Gazze’ye ulaşmayı denemiş ama başaramamıştı.
2008 Gazze çıkarması uluslararası sivil toplumun ablukaya karşı ilk büyük eylemi olarak tarihe geçti ve Mavi Marmara gibi girişimlerin öncüsü oldu. Bu başarı ablukayı kaldırmasa da farkındalığı artırmıştı.
Önemli olan da farkındalığın artırılması değil midir? Nasıl 23 Ağustos 2008’de bir avuç kahraman ablukayı delerek sivil yolu açmışsa Sumud filotillası da mazlumların yalnız olmadığını dostlara göstermiş ve zalime korku vermiştir.
İsrail’e atacağımız her taş değerlidir dostlar. Safınızı belli etmek ve zalimin yanında olmadığını göstermek adına hiç olmazsa.
(Bir tarihçiden geçmişi yazmasını bekleyenler bu yazının ilk bölümüyle hayal kırıklığına uğramış olabilir ama kimse kusura bakmasın, bunun için özür dilemeyeceğim.Çünkü yaşadığımız olayın kendisi tarihtir.)