• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Mustafa Armağan
Mustafa Armağan
TÜM YAZILARI

Öteki Erzurum Kongresi

23 Şubat 2025
A


Mustafa Armağan İletişim: [email protected]

Öteki Erzurum Kongresi

Mustafa Armağan

Bir değil, iki Erzurum kongresi vardır aslında. 1) Erzurum Kongresi ve 2) Erzurum Vilayet Kongresi. İlkini en azından ismen biliyoruz ama ikincisi hususunda tam bir cehalet içindeyiz.

17-21 Haziran 1919 tarihlerinde toplanan Erzurum Vilayet Kongresi’nin çalışmaları tam da bu amaca, yani bölgenin Ermenilere verileceği ve kurulması tasarlanan Ermenistan devletinin veya mandasının parçası olacağı endişesi altında gerçekleşecekti. 

M. Cevad (Dursunoğlu) imzasıyla 10 Haziran günü Vilayat-ı Şarkiyye Müdafaa-i Hukuk-i Milliye Cemiyeti’nin kararı olarak yayınlanan bir tebliğde şunlar bildirilecekti:

“Memleketlerimizin Ermeni idaresine terk edilebileceğine dair artık kesin belirtiler zuhur ettiğinden buraların korunma işi ahalinin namus ve hamiyetine emanet edilmiş olup Ermeni zulmü altında mahvolmamak için birleşmek vazifesi karşısında bulunduğumuzdan bahsen münasib gördükleri takdirde Erzurum’da veyahut diğer güvenli bir mahalde umumi bir kongrenin akdini civardaki vilayetlere teklif ettik. (30 Mayıs 1919)”

Nitekim Vilayet Kongresi’ne davet mektubu tam da bu günlerin Kürt açılımı ruhuna mutabık şekildedir:

“Hariçten gelen ve Türklük-Kürtlük gibi bir perde altında İslam’ın varlığını baltalamaya çalışan bütün akımları red ile, zevale sürüklenen Hazret-i Kur’an etrafında toplanmayı ve Erzurum Kongresine iştirakinizi teklif ediyoruz (7 Haziran 1919)”

Erzurum Kongresi Türklük ve Kürtlük arasında sokulmak istenilen kundağa karşı birleşmek maksadıyla hazırlanmış da haberimiz yokmuş. Niye bunu yazmaz kitaplar? Niye Erzurum Kongresi üzerinde durulmaz? Türkler ve Kürtlerin öz kardaş olduklarına dair bütün izlerin silinmesine çalışılmıştır da ondan. 

Dolayısıyla bir taraftan Erzurum Vilayat-ı Şarkiyye Müdafaa-i Hukuk-i Milliye Cemiyeti, diğer yandan 12 Şubat 1919›da Trabzon’da kurulan Muhafaza-i Hukuk-i Milliye Cemiyeti’nin gayretleriyle ve Kâzım Karabekir Paşa’nın askerî desteğiyle bir genel kongre düzenlenecek ve Rauf (Orbay) ile Mustafa Kemal Paşa Erzurum’a davet edilecektir.

Karabekir Paşa hatıralarında Erzurum’a gelen M. Kemal Paşa’nın kongreye kabul edildiği sahneyi epey ayrıntılı bir şekilde anlatmıştır:

“Mustafa Kemal Paşa hazretlerinin Erzurum Kongresine girmek arzusuna karşı Erzurum’da toplanan delegeler itiraz etmişler. Ve benimle irtibat vazifesini yapan Hoca Raif Efendiyle Necati Beyi bana göndermişlerdir. Bu zatlar bana şunu söylediler: Mustafa Kemal Paşa hazretleri[nin] kongreye girmeleri arzusunu heyetimiz kabul etmiyor. Sebebi, sine-i millete sığındığını söylemesine rağmen henüz arkasından [üniformasını] ve padişah yaveri kordonunu çıkarmıyor. Kongre üniforma ile idare edilecekse o makamda sizi görmek isteriz.”

Kâzım Paşa’nın bu teklife cevabı da ilginçtir: 

“Daha ilk günden söylediğim veçhile millî hareketimizin milletimizin ruhundan çıktığını medeni cihana göstermek lâzımdır. Uhdesinde sıfat-ı askeriye bulunan bir zatın kongreyi idaresi bir generalin kıyamı [isyanı] mahiyetinde görülür ve bir generalin kıyamı ise medenî milletler huzurunda kıymet ve ehemmiyet verilecek bir hâdise telâkki olunmaz, henüz İstanbul hükûmetine karşı cephe almamak nokta-i nazarından da bu şekil doğru olmaz. Bunun için kumandan olarak emrinizde uhdeme düşen vazifeyi yapmak millî harekâtın prestiji ve muvaffakiyeti bakımından da çok mühimdir. Mustafa Kemal Paşa hazretlerine gelince, askerlikten istifa etmiş bulunduğundan aramızda vazife alması sakıncalı değildir. Üniforma meselesi kendisine nazikâne söylenebilir.”

Maksat, millî iradenin egemen kılınması

Bu konuşma Erzurum garnizon karargâhının misafirhanesinde cereyan etmiştir ve işin ilginç yanı, o sırada odada Mustafa Kemal Paşa ile Rauf Bey’in de bulunmuş olmalarıdır. Kongre üyelerine danışmak için dışarı çıkan heyet biraz sonra geri dönerek Karabekir’e güvendiklerini, nasıl karar verirse kongrenin onu esas alacağını söyler. Bunun üzerine Karabekir Paşa, M. Kemal Paşa ve Rauf Bey’i delegelere takdim eder ve kendilerine de kongreye girebileceklerini müjdeler. 

Ancak Karabekir’in bir şartı vardır. Hem Mustafa Kemal Paşa’nın, hem de Rauf Bey’in “millî harekâtımızın başından nihayetine kadar bizden ayrılmayacakları hakkındaki” vaadlerini heyetin huzurunda tekrar etmelerini ister. Onlar söz verirken, Karabekir Paşa da bu vaatlerini senet saydığını belirten bir mektupla kongreyi temin verir.

Bu güvencelere rağmen açılışta bir sürpriz yaşanmış, Mustafa Kemal Paşa kongreye askerî kıyafetle girmiş ve kürsüye çıkarak nutuk okumak istemiştir. Bu manzara sivil bir platform olmaya önem veren genel kurul üzerinde olumsuz bir etki yapmış ve Gümüşhane delegesi Kadirbeyzade Zeki Bey kendilerine şu ihtarda bulunmak zorunda kalmıştır:

“Paşa! Evvelâ üniforma ve kordonunu sırtından çıkar, ondan sonra kürsüye gel! Ta ki millî kuvvet askerî tahakküm şekline girmesin.”

Bu cüretkâr uyarının sahibi Kadirbeyoğlu Zeki Bey, yakınlarda yayınlanan hatıratında olayın iç yüzünü şöyle aktarmıştır:

“Yalnız bizim bir düşüncemiz vardır… O da bu millî hareketi askerî olmayan bir kuvvetle idare ederek başa çıkarmaktır. Tarih önümüzde çok canlı bir misaldir… Asıl maksad, inkılabı halkın vücuda getirmesi, halkın başarmasıdırBizim gaye ve maksadımız bu işe asker parmağı karıştırmamak, kongrede verilecek kararlar üzerinde milli teşkilat ile halk kudret ve kuvvetinden bir millî varlık vücuda getirmektir.”

Asıl çarpıcı ve şaşırtıcı taraf, bu sert uyarıya Mustafa Kemal Paşa’nın gayet makul bir tepki vermiş olmasıdır. Üç dakika kadar süren ölüm sessizliğini onun kararlı sesi bozmuştur: 

“Efendiler, şimdi bu dakikada kanaat getirdim ki, bu memleket hiçbir vakit istiklalini zayi etmeyecek, bilakis parlak istikballere mazhar olacaktır.”

Paşa derhal salonu terk eder ve bir süre sonra Erzurum Valisinden ödünç aldığı sivil bir takım elbiseyle geri döner. Bilahare başkanlığa seçilir ve kongre, çalışmalarına devam eder. 

Resmi tarih bir yandan kongrede Kürtler ile Türklerin kardeşlik temasının işlendiğini hasıraltı ederken öbür yandan Erzurum Kongresi olmasa da olurmuş gibi hatalı bir intiba uyandırmaya çalışır. 

Ah tarih! Tarihimizin özgürleşmesi ve üvey babalar yerine kendi babasının sesiyle konuşması ne zaman mümkün olacaktır dersiniz? 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Remzi

tarihi millet sevmiyor.... prim yapmıyor ........dizisi seyrediliyordu oda seyredilmiyor artık ... günümüzü yaz ....

MUZAFFER..

İNŞALLAH, ELİNE SAĞLIK,HOCAM ALLAH C.C RAZI OLSUN ÖMRÜNÜZ BEREKET VERSİN İNŞALLAH AMİN.....
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23