• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Murat Alan
Murat Alan
TÜM YAZILARI

Coni’nin “Her şeye rağmen” çaresizliği

25 Eylül 2020
A


Murat Alan İletişim: [email protected]

Geçen gün ABD basınında yayınlanan bir makaleye ilişti gözüm..

Washington Post’tan bahsediyorum. 

Türkiye’nin Libya, Suriye, Doğu Akdeniz’de aktif bir oyuncu olduğuna, adeta küresel bir güç gibi senaryo yazıp, başka planları da etkileyebildiğine işaret ediliyordu.  

Bunun nedeninin de sadece bürokratik tecrübeyle izah edilemeyeceği, “her şeye rağmen” askeri kabiliyetindeki gelişmeyle siyasetin paralellik arz ettiği vurgulanıyor.

Makalede kendi deyimleriyle “despite everything” deniliyor..

“Her şeye rağmen.” 

“Her şeye rağmen” ne demek?

Kelime anlamını sormuyorum elbette..

Ne yapmışlar ki, “her şeye rağmen” ifadesini kullanıyorlar?

Halen görevde olan general seviyesinde bir komutanımız, o “her şeye rağmen” ifadesinin arkasında örtülü bir savaş ve kendileri için korkunç bir çaresizlik olduğunu söylüyor..

ABD kongresi 2 yıldan fazla bir süredir Türkiye’ye yönelik silah ambargosu uyguluyor.

Ama örtülü!

ABD, Kıbrıs Barış Harekatından bu yana Türkiye’ye karşı bu kartı hiç oynamamıştı..

F16’ların yapısal iyileştirmelerinden, Pakistan ordusuna satılacak ATAK Helikopterlerine kadar, birçok alanda Türkiye’nin talep ettiği motor ve diğer aviyonik sistemlerin temininde önümüze set çekiyor.

Allah’a şükür ki F35 programı da buna dahil..

Senato Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Jim Risch, R-Idaho ve Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Üyesi Mike McCaul, Temsilciler Meclisi Dışişleri Komisyonu Başkanı Demokrat Parti’li Eliot Engel bu örtülü ambargonun mimarı durumunda. 

Daha doğrusu bu isimler örtülü ambargoda ön ayak olduklarını açıktan kabul eden isimler.

Demokrat Parti’li Eliot Engel ve Mike McCaul’ı nereden hatırlıyoruz?

İstihbarat arşivlerimizde bu iki isim için “FETÖ fonlarıyla beslenen” ifadesi kullanılıyor. 

Yani Engel, Fetullahçı Terör Örgütü’nü destekleyen kiralık senatörlerden biri.

Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Üyesi Mike McCaul’da öyle. 

Bahaneleri ise “S400 füze sistemi”nin alınması!

İyi de aynı ABD, Yunanistan’ın iki adet S300 bataryasına sahip olmasına, bu bataryaları Girit’e taşımasına ses çıkarmıyor.

Hatta Yunanistan, bu iki S300 bataryasının hedef tanımlama ve güdüm sistemlerini de Rusya’ya modernize ettirmek istiyor.

Buna karşılık sözde müttefikimiz ABD ne yapıyor?

Batı Trakya’da Yunanistan’la ortak bir tatbikat yaparak desteğini yineliyor.

Demek ki neymiş?

Örtülü ambargonun nedeni S400 alımı değilmiş..

S400, Türkiye’ye yönelik operasyonun sadece vitrin süsüymüş.

 Ama artık ne dünya o eski dünya, ne de Türkiye o eski Türkiye..

“Zıpla” denildiğinde, “kaç santim efendim” diyen bir Türkiye yok artık..

Türkiye çok kutuplu dünyada, tek bir kutba bağlanmadan, denge merkezinin yerini sürekli değiştirerek şantajlara boyun eğmeyeceğini ortaya koyuyor.

Bir örnek verelim..

TSK’nın yıllık 80 tona yakın patlayıcı hammaddesine ihtiyacı var.

Katı yakıtla çalışan füzeler, bombalar ve nitelikli silah sistemlerinde kullanılan kimyasal hammadde.  

ABD, şu yukarıda ismini sıraladığımız piyonlar vasıtasıyla hammadde tedarikinde sorun çıkardı..

Türkiye hemen Avrupalı üreticilere yöneldi. Özellikle ABD’li firmalarla rekabet eden ülkelerin üreticilerine yöneldi. 

Suriye’deki operasyonlar PKK/PYD’ye yönelince Avrupa ülkeleri ayaklandı. 

Bu defa da Çin, Güney Afrika ve Doğu Avrupa’daki eski Sovyet bloku ülkelerindeki tedarikçilerle irtibat kuruldu.

Bir taraftan acil ihtiyaçlar giderilirken, diğer taraftan ROKETSAN bünyesinde hammadde üretimi çalışmalarına hız verildi. 

Gelinen noktada ihtiyacın 55 tonunu Türkiye’de üretmek için tesis kuruluyor.

Yani yabancı bağımlılığına son veriliyor. 

Türkiye, kendi ordusu için yüksek teknoloji silah sistemleri üretebilir hale geldi.

Ortadoğu ve Uzakdoğu ülkelerinin yanı sıra NATO içinde ciddi bir silah üreticisi durumunda.

Asimetrik harp olarak adlandırılan tünel savaşlarından insansız savaş senaryolarına ve düşman savaş gemileri ile uçaklarının kör edilmesine kadar, geniş bir yelpazede faaliyet gösterebiliyor.

Ordumuz bu tekniklerin tamamını operasyonlarında eş güdümlü olarak kullanıyor. 

Şimdi anladık değil mi, o “her şeye rağmen” ifadesindeki derin manayı..

Bugün Macron “masaya oturalım” çağrısı yapıyorsa, ABD, “Türkiye ile diplomasi dışında seçenek yok” diyorsa, bu Türkiye’nin hem saha da, hem de masadaki kabiliyetinden kaynaklanıyor.   

Selâmetle..  

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Kenan yurt

Herkese ve gerileye rağmen ilerleyeceğiz

Serkan kadir

Kim ne derse desin, Türkiye boyun eğmeyecek bu alçaklıkları yapanlara
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23