• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Murat Alan
Murat Alan
TÜM YAZILARI

Cenevre’de mazlumun sesi olmak

01 Ağustos 2025
A


Murat Alan İletişim: [email protected]

Cenevre’de mazlumun sesi olmak

MURAT ALAN

İsviçre’nin Cenevre kentinde düzenlenen Altıncı Dünya Parlamento Başkanları Konferansı, dünyanın farklı ülkelerinden gelen parlamento temsilcilerini bir araya getirirken, Türkiye bu toplantıya, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un liderliğinde güçlü bir heyetle katıldı. Bu tür uluslararası platformlar genellikle dikkat çekmez ama bu yılki zirve, sadece gündemi değil, Türkiye’nin duruşunu da anlatmak açısından önemliydi. Cenevre’de adalet, barış, çok taraflılık ve Filistin gibi başlıkların göbeğinde bir diplomasi trafiği yaşandı. 

O trafiğin merkezindeyse, hem temsil ettiği kurumsal ağırlıkla hem de kişisel birikimiyle Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Numan Kurtulmuş vardı. Zirvenin açılışında yaptığı konuşmayla sadece Türkiye’nin değil, aslında vicdanı olan herkesin hissiyatına tercüman oldu. “Adalet, güçlülerin ayrıcalığı değil, herkesin doğuştan hakkıdır” derken, bir süredir dünya sisteminin maruz kaldığı çifte standartları doğrudan hedef aldı. Daha da önemlisi, bu sözleri söyledikten sonra Filistin’e dikkat çekmesi, konuşmayı diplomatik nezaket sınırlarında bırakmadı; onu ahlaki bir manifestoya dönüştürdü.  

Birleşmiş Milletler sistemi çöküyor. Artık bunu sadece biz değil, küresel sistemin içindeki pek çok aktör de görüyor. Fakat sistem çökerken, yeni sistemin hangi ilkeler üzerinde inşa edileceği hâlâ muğlak. İşte tam da bu belirsizlik ortamında, Türkiye’nin uluslararası hukuk vurgusu, adalet arayışı ve Filistin davasına sahip çıkışı bir pusula işlevi görüyor. Kurtulmuş’un Cenevre’deki konuşması da, Türkiye’nin bu yeni döneme dair yaklaşımının bir özeti gibiydi. “İki kutuplu dünya düzeni bitti, tek kutupluluk da sürdürülemedi” derken, çok merkezli yeni dünyanın zeminini adaletle kurmak gerektiğini vurguladı. Bu cümle, bir siyasi değerlendirme değil; aynı zamanda bir yön tayinidir. Türkiye bu yeni çok merkezli dünyanın pasif bir izleyicisi değil, aktif bir kurucusu olmak istiyor.

Bu hedefe giden yolda parlamento diplomasisinin de ne kadar etkili kullanılabileceğini Cenevre’de gösterdi.

Kurtulmuş’un temasları sadece kürsü konuşmalarıyla sınırlı değildi. Konferans marjında birçok ülkenin parlamento başkanıyla bir araya geldi. Moldova, Küba, Pakistan, Singapur, hatta Filistin Ulusal Konseyi temsilcileriyle ayrı ayrı yaptığı görüşmeler, Türkiye’nin çok boyutlu dış politika vizyonunun pratikteki karşılıklarıydı. Özellikle Moldova ile yapılan görüşmede, Gagavuz Türkleri üzerinden kurulan kültürel köprü vurgusu dikkat çekiciydi. Küba ile Filistin konusundaki ortak hassasiyet paylaşılırken, Singapur ile Türkiye’nin Asya açılımı konuşuldu. Pakistan ile ise hem tarihî dostluk teyit edildi hem de şubat ayında imzalanan 24 anlaşmanın sahaya yansıması değerlendirildi. Ama bu temaslar arasında belki de en dikkat çekeni, Filistin Ulusal Konseyi Başkanı Rawhi Fattouh ile yapılan görüşmeydi. Çünkü orada diplomasi değil, neredeyse bir hukuk dili konuşuldu. “İsrail’in Siyonist yönetimi uluslararası mahkemelerde mutlaka yargılanacaktır” cümlesi, yalnızca siyasi bir duruş değil, aynı zamanda bir suç duyurusudur. Bu ifadeyle Kurtulmuş, uluslararası toplumu yalnızca vicdanla değil, hukukla da sorumluluğa çağırdı. 

Bir diğer kritik başlık da İstanbul’da düzenlenecek olan PAB 152. Genel Kurulu. Cenevre’de bu organizasyonun da altyapısı hazırlandı. Türkiye, 2026 Nisan’ında dünya parlamentolarına ev sahipliği yapacak. Bu, yalnızca bir diplomatik ağırlık göstergesi değil, aynı zamanda Türkiye’nin çok taraflılık konusundaki iddiasının bir nişanesi olacak.

Numan Kurtulmuş, Cenevre’deki her görüşmede bu mesajı verdi. Filistin meselesine dönersek… Türkiye, Gazze’de yaşananların sessizlikle geçiştirilemeyecek kadar ağır bir trajedi olduğunu tüm platformlarda dile getiriyor. Kurtulmuş’un bu konudaki cümleleri, sadece Türkiye adına değil, insanlık adına atılmış notlar gibiydi: “İsrail’in yaptıkları insanlık suçudur. Sessiz kalan herkes bu suça ortaktır. Uluslararası kamuoyu acilen harekete geçmelidir.” Özellikle Batı’nın sessizliği karşısında verdiği mesaj çok daha çarpıcıydı: “Geçmişte Hitler’in soykırımına karşı utanç duyan Avrupa, şimdi benzer bir suça göz yumarak aynı utancın yeni bir versiyonuna ortak oluyor.” Bu sert ama yerinde eleştiri, artık Türkiye’nin yalnızca konuşan değil, inisiyatif alan bir aktör olduğunu da ortaya koydu. 

Kurtulmuş’un zirvedeki duruşu, aynı zamanda Türkiye’nin küresel siyaset vizyonuna dair bir yansımadır. O artık sadece iç siyasetin değil, dış siyasetin de önemli figürlerinden biridir. Kendisini yıllar içinde pek çok bakanlık ve siyasi görevde sınamış bir isim olarak, artık parlamenter diplomaside de Türkiye’nin en yetkin temsilcisi konumundadır. Cenevre’de sergilediği performans, onun yalnızca iyi bir hatip değil, dengeli ve ilkeli bir stratejist olduğunu da gösterdi. Hem Avrupa’nın merkezinde net konuşabildi, hem de Asya ve İslam dünyasından temsilcilerle güçlü bağlar kurabildi. Bu da onu sadece temsil makamının değil, temsil ettiği zihniyetin de sözcüsü haline getiriyor. Konferansın genel havası içinde Türkiye’nin Filistin konusunda takındığı kararlı tutum, pek çok ülkenin kendi pozisyonunu yeniden gözden geçirmesine neden olacak kadar güçlüydü. Bu durum, Türkiye’nin diplomatik yalnızlık iddialarına da güçlü bir cevap niteliği taşıyor. Çünkü Cenevre’de Türkiye yalnız değildi; aksine, konuşan, dinlenen ve takdir edilen bir ülkeydi. 

Sonuç olarak, Cenevre’deki Altıncı Dünya Parlamento Başkanları Konferansı, yalnızca bir diplomatik etkinlik değil; Türkiye’nin küresel düzlemde ne söylediği, neyi savunduğu ve kimlerle yan yana durduğunu gösteren bir turnusol kâğıdı işlevi gördü. Numan Kurtulmuş’un liderliğinde yürütülen bu diplomasi trafiği, Türkiye’nin çok taraflılığa verdiği önemi, adalet temelinde kurmak istediği yeni dünya vizyonunu ve Filistin’e duyduğu sarsılmaz desteği bütün çıplaklığıyla ortaya koydu. Meclis Başkanımızın Cenevre çıkarması, diplomasi sanatının zarif ama güçlü bir yankısı niteliğinde. Ve görünen o ki, İstanbul’da düzenlenecek bir sonraki PAB Genel Kurulu, bu sürecin daha da derinleştiği yeni bir evre olacak. Türkiye artık sadece oyunda değil, oyunu kuran ülkelerden biri olma iddiasını açıkça ortaya koyuyor. Selametle..

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

MUZAFFER...

ELİNE SAĞLIK, ÇOK TEŞEKKÜR EDİYORUM, ALLAH C.C RAZI OLSUN, MÜSLÜMAN BUDUR İŞTE, KAFİRLER KATİL LER YALANCI LARI BÖYLE REZİLLİĞİNİ DÜNYAYA SÖYLEMEK LAZIMDIR, GÜÇLÜ TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİNİN GÖREVİ DİR, KATİL YAHUDİ VE HAÇLI UŞAKLARIN, REZİLLİĞİNİ YÜZLERİNE SÖYLEMEK LAZIMDIR MÜSLÜMAN BUDUR İŞTE......MÜSLÜMAN İÇİN DİR CUMA GÜNÜ HÜRMETİNE ÜMMETİ MUHAMMED'İN SAV BİRLİĞİNE VESİLE OLMASINI ALLAH C.C DİLERİM AMİN......MÜSLÜMAN AHİRETTE DE ŞEHİT LERİN YÜZÜNE NASIL BAKACAKSINIZ MÜSLÜMAN İKİ DÜNYADA REZİLLİĞİNİ NİÇİN KABUL EDİYORSUN MÜSLÜMAN........VATAN SEVGİSİ MAYA GİBİDİR SÜTÜ BOZUK OLANLARDA TUTMAZ.....

Nahit sazoglu

Gizli dünya devleti BM NATO IMf dünya Bankası UNESCO İsrail'e çalışmaktadır rockfeller Rothschildler Yahudilerin lobisi siyonizmdir kökleri dışarda olan zararlı yapilar lions rotary kulüpleri mason locaları acilen İçişleri bakanlığı tarafından kapatilmali siyon protokolleri devam ediyor İncirlik ve kürecik üslerini acilen kapatilmaliyiz tam bağımsız Türkiye güçlü Türkiye ülkemizde ekonomik gelişmeler ancak demiryollarıyla olacaktır petrol şirketleri otomotiv şirketleri otobüs şirketleri lastik şirketleri cumhuriyet kurulduğundan bugüne kadar demiryollarini engellemişlerdir her ilimize hızli tren yapmaliyiz raylı sistemler geliştirmeliyiz yük ve yolcu taşımacılığında acilen demiryollarına geçmeliyiz demiryolları toptan tüfekten daha mühim bir emniyet silahıdır tulomsas tudemsas TÜVASAŞ demiryolu şirketlerini çok uluslu şirket yapmaliyiz üç tarafı denizlerle çevrili denizciligimizi devlet politikası yapmaliyiz savunma sanayimizi devlet politikası yapmaliyiz ASELSAN havelsan roketsani TUSAŞi çok uluslu şirket yapmaliyiz İncirlik ve kürecik üslerini acilen kapatilmaliyiz tam bağımsız Türkiye güçlü Türkiye
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23