• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Muharrem Güneş
Muharrem Güneş
TÜM YAZILARI

Türkiye İsrail ilişkisinin geleceği

22 Mayıs 2018
A


Muharrem Güneş İletişim: [email protected]

Türkiye-İsrail ilişkileri son günlerde ABD elçiliğinin Kudüs’e taşınmasıyla eşzamanlı olarak Gazzeli sivillere yönelik uyguladığı katliam ile gerilim iyice tırmanışa geçti.

İsrail karşıtlığı ve Filistin yanlısı pozisyonu nedeniyle Ankara›ya karşı etkili somut adımlar atılması taleplerini seslendiren bazı İsrailli yetkililerin yanı sıra ilişkilerin karşılıklı iş ve ticari çıkarları zedeleyecek bir seviyeye varmaması gerektiğini düşünen iki farklı açıklama yapıldı.

Benzeri açıklamalar Türkiye içinde gerek partiler, gerek gazeteci ve STK’lar düzeyinde dile getirildi. Hatta Mavi Marmara anlaşmasının iptal edilmesi gündeme gelse de Ak partinin ret oylarıyla konu kapandı. Fakat İsrail’e yönelik somut ve etkili adımların nasıl atılacağı konusu hâlâ netleşmiş değil. Yakın dönem ilişkilerini dikkate alarak konuya biraz daha açıklık getirelim.

İsrail ile yapılan anlaşma sonrası daha dikkatli bir söylem kullanan taraflar, son dönemde yeniden karşılıklı olarak sözlü atışmaya başladılar. Erdoğan’ın İsrail’i terörist devlet, katil ve cani bir işgalci olarak nitelemesinin ardından bir dizi istişare sonrası İsrailli yetkililer her halükarda Türkiye ile ilişkileri koparmama kararı aldıklarını açıkladılar.

Örneğin Maliye Bakanı Moshe Kahlon, “Türkiye ile ekonomik ilişkiler İsrail için önemlidir ve iki ülke arasındaki siyasi gerginliğe rağmen zarar görmeyecektir” dedi.

Dışişleri Bakan Yardımcısı Tzipi Hutubili, Maariv gazetesine verdiği demeçte, “Türkiye bölgede önemli bir devlet ve tüm İsrail hava uçuşları Türk hava sahasından geçiyor. Ayrıca aramızda büyük ticari ilişkiler ve İsrail tarafından desteklenmesi gereken büyük bir Yahudi topluluğu var. Bu nedenle İsrail, Ankara ile ilişkilerde en zor seçeneğe gitmeden önce ılımlı adımlar atmayı tercih etti” dedi. 

Kudüs Stratejik Araştırmalar Enstitüsü başkanı Profesör Efraim Anbar konuyla ilgili makalesinde şöyle bir değerlendirmede bulunuyor;

“Erdoğan Filistin davasına dair özel hislerini saklama ihtiyacı duymuyor, Hamas yöneticileri Ankara’da en üst düzeyde ağırlanıyor ve rahat bir şekilde yaşıyorlar. Ayrıca Erdoğan İsrail ile ilişkilerini sürekli belli bir dengede tutmaya çalışıyor. Çünkü İsrail’in bölgede Osmanlı’yı ihya etmeye çalışan bir Türkiye’nin müttefiki olmayacağı açık. Hatta Türkiye açısından İsrail’e yakınlaşmak Arap ülkelerinin çoğunu kaybetmek demektir. Fakat İsrail her halükarda Türkiye’den vazgeçemeyeceğini bildiği için Kıbrıs sorunu ve Ermeni meselesi üzerinden Türkiye’ye karşı lobi faaliyetlerini destekleyerek konumunu sağlamlaştırmaya çalışıyor.

İsrail Türkiye’nin ve Erdoğan’ın bölge için bir tehdit oluşturduğunu göstermek için dünyanın büyük güçlerinin önüne bazı somut veriler koymaya çalışıyor. Komşu Yunanistan’ı sınır anlaşmazlığı ve Kıbrıs sorununu gündeme getirerek harekete geçirmeye çalışırken, Irak ve Suriye’de açık askeri varlığını, Katar ve Sudan’daki askeri üslerini gündemde tutarak ABD yönetimini F35 uçaklarının Türkiye’ye satış anlaşmasının iptal edilmesi konusundaki girişimleriyle kongreyi aksi karar almaya ikna çalışmaları yapıyor. Ayrıca Batı ülkelerine Türkiye’nin askeri kapasitesini artıracak herhangi bir niteliksel savaş ekipmanı tedarikini önlemek amacıyla çalışmalar yürütüyor.

Çünkü İsrail’e göre Erdoğan Türkiye’si artık Batı’nın bir müttefiki değil ve Türk ordusunu güçlendirmek, Erdoğan’ı bölgedeki daha fazla adım atmaya sevk edecek, bölgede İsrail’in güvenliği için ciddi bir sorun haline gelecektir.

Siyasi ve askeri anlamda ilişkiler sürekli inişli çıkışlı bir seyir izlese de ekonomi uzmanlarına göre Ankara ile Tel Aviv arasındaki siyasi gerginliğin aralarındaki ticaret artışını etkilemediğini gösteriyor. Karşılaştırma yapmak gerekirse Erdoğan’ın iktidara gelişinin arifesinde 2002 yılında, aralarındaki yıllık ticaret hacmi 1.4 milyar dolar seviyesindeyken, 2018’de itibariyle 5 milyar doları aşmış durumda.

Türkiye’nin İsrail ile ilişkilerini kesmesi gerektiğini beklentisi olanlara ilişkilerin en kötü olduğu Mavi Marmara gemisi krizi sonrasında dahi aralarındaki ekonomik ilişkiler etkilenmediğini hatırlatmakta yarar var. Hatta 2009 yılında 2,6 milyar dolar olan ticaret hacmi 2014 yılında 5,8 milyar dolara yükseldi ve 2017 yılına gelindiğinde ise % 14 oranında artış kaydetti. Siyasi ilişkileri ticari ilişkilerden ayrı yürüten hükümet “kazan kazan” politikası esasına göre yürüttüğünü daha önce açıklamıştı.

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23