• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Muharrem Güneş
Muharrem Güneş
TÜM YAZILARI

Kudüs ziyareti İsrail işgalini tanımak anlamına gelir mi?

12 Temmuz 2018
A


Muharrem Güneş İletişim: [email protected]

Türkiye’de ve hatta dünyada İsrail işgali altındaki Filistin topraklarını Müslümanların ziyaret etmesi konusunda hâlâ görüş birliğine varılabilmiş değil. Zira Filistin’e “İsrail Devleti vizesi” almadan girilemiyor, öte yandan o vizeyle bir anlamda İsrail’in işgalini onaylamış oluyorsunuz.

Yusuf El Karadavi öncülüğünde Dünya Müslüman Alimler Birliği Müslümanların işgali kabul etmemesi ve Mescid-i Aksa’yı ziyaret etmek dahil Kudüs’e ve Filistin’e İsrail vizesi ile girilmemesi gerektiğine dair bir fetva yayınlamıştı. Bu ziyaretlerin yapılmaması gerektiğini savunanlar, İslam ülkeleri ve halkları ile İsrail arasındaki ilişkilerin normalleşmesine yol açtığını temel gerekçe olarak gösteriyorlar.

Ziyaretlerin yapılması düşüncesini dile getirenler de, mukaddes beldemizin Yahudilere terk edilmemesi gerektiğini savunuyor ve bu ziyaretlerin Kudüs şehrine siyasi ve mali destek sağlamak ve Kudüslü Müslümanlara bir moral motivasyon kaynağı olduğunu gerekçe gösteriyorlar. Müslümanların yokluğunun Kudüs’ün Yahudileştirilmesine göz yummak anlamına geldiği ve Yahudilerin işini kolaylaştıracağı anlamına geliyor.

Bu farklı bakış açıları sebebiyle Türkiye ve kısmen Endonezya dışında İslam ülkelerinin halkları Kudüs’e ziyaret gerçekleştirmiyorlar. Buna karşılık Hristiyan dünyası İslam aleminden kat kat fazla bir sayıda Hristiyanlarca kutsal kabul edilen bölgelere yoğun turlar gerçekleştiriyorlar.

Son yıllarda aşırı Yahudi gruplar Mescid-i Aksa’nın avlusuna baskınlar düzenliyor ve gruplar halinde talmudik ayinlerde bulunuyor, hatta önemli günlerinde Müslümanların günlerce Mescid-i Aksa’ya girişine izin vermiyorlar. Son aylarda İsrail hükümeti aldığı kararlarla İsrailli bakanların da polis kontrolünde Mescid-i Aksa’ya girişine izin verdi. Hatta Netenyahu geçen yıl kabinesini Burak Duvarının yanında toplayıp bakanlar kurulu toplantısı icra etti.

Oysaki 2000 yılında eski İsrail Başbakanı Ariel Şaron’un Mescid-i Aksa’yı basmasıyla Kudüs’te İkinci İntifada  başlamış, dünya Müslümanları nezdinde büyük infial oluşturmuştu. Şimdilerde bu saldırıların yoğunlaşmasına rağmen İsrail’in işgalini neredeyse kabullenen ve teslim olan İslam aleminden ciddi ses çıkmıyor. Kudüs’ün siyasi ve mali destekten yoksun kaldığı bu sessizlikten yararlanan Netanyahu hükümeti adeta zamana karşı yarışarak Kudüs şehrini tam bir Yahudi kentine dönüştürmek için tam gaz çalışıyor.

Elbette Arap ve Müslümanlardan müteşekkil delegasyonların Kudüs’ü ziyaretinin yeterli olmayacağı veya kınamalar ve suçlamalar yoluyla İsrail›e karşı durulamayacağı anlaşılmış olmalı. Zira İsrail bütün kınamalara rağmen gün geçtikçe ihlallerini artırdı. Ancak pratik adımlar ve sahada yansıması olan tedbirlerle bazı sonuçlar elde edilebilir.

İşte tam da bu noktada başta Türkiye halkının Kudüs’ü ziyaretinde bir beis görmeyen İşgal devleti şimdilerde kendisi için bir kâbusa dönüşen Türk halkının Kudüs ziyaretlerini engellemek amacıyla türlü yollara başvuruyor.

Türkiyeli derneklerin ve hükümete bağlı başta TİKA, Kızılay, AFAD, Diyanet Vakfı ve diğer kurum ve kuruluşların Kudüs halkının eğitim seviyesini yükseltecek projeleri, İslami varlığı koruyacak gerek restorasyon çalışmaları, gerek inşa ve kalkınmaya yönelik projeleri İsrail makamları tarafından ciddi bir meydan okuma faaliyeti olarak değerlendiriliyor.

İsrail’e bağlı “Jarusselam Halk İşleri Enstitüsü” tarafından yapılan bir araştırma raporu şu sonuca varıyor: “Türkiye, Türk kurumlarının uyguladığı ekonomik projelerle kentteki varlığını güçlendiriyor, Eğitim sektörünü destekleyerek, gelişmiş tedavi hizmetleri sunarak halkın yaşam koşullarını iyileştiriyor, kültürel kimliklerini güçlendirerek Kudüs’teki Türk varlığını ve etkisini güçlendirmek için yoğun çaba gösteriyor.” Rapor en sonunda bu çalışmaları “İsrail için endişe verici” olarak nitelendiriyor.

İşgal devleti son zamanlarda Kudüs›teki Türk faaliyetlerini engelleme planını açıkladı: İlk olarak Türkiye’nin bağışlarının Kudüs’e akışını durdurma amacıyla TİKA başta olmak üzere bazı Türk derneklerin faaliyetlerini durdurmayı tartışıyor.

İsrail konusu uzmanlarından yazar Salah el-Awawdah’a göre: “İsrail ve Arap ülkelerinden müttefikleri, işgal altındaki Kudüs’teki Türk faaliyetlerinden rahatsız olmaları sebebiyle İsrail Kudüs halkına uzanan eli koparmaya hazırlanıyor.” Oysa Türkiye Kudüs’e yoğun ziyaretlerle Kudüs halkını motive etmiş ve elektronik kapıların kaldırılmasında ciddi etkisi olmuştur.”

Şimdi sudan sebeplerle Türkiye vatandaşlarının neden tutuklandığını daha net anlayabiliyoruz sanırım. Ayrıca geçmişte Kudüs ziyareti konusunda verilen fetvanın değişen şartlar göz önüne alındığında yeniden gözden geçirilmesi gerekiyor.

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23