• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Muharrem Güneş
Muharrem Güneş
TÜM YAZILARI

ABD’nin Çıkarları İçin Kutuplaştırma Siyaseti

10 Mayıs 2018
A


Muharrem Güneş İletişim: [email protected]

İsrail Suriye’deki İran güçlerinin ‘olağan dışı hareketliliğini’ gerekçe göstererek Suriye’deki İran askeri üssüne önceki gece bir saldırı gerçekleştirdi. Saldırı haberinin ABD Başkanı Donald Trump’ın İran’la nükleer anlaşmadan çekilme kararını açıklamasından yaklaşık bir saat sonrasına denk geldi. İsrail İstihbarat Bakanı Yisrael Katz Çarşamba günü yaptığı açıklamada, “İranlılar ancak bu dilden anlıyorlar, hükümetimiz sınırımıza iyice yaklaşarak halkımızın güvenliğini tehdit eden İran’ı Suriye’den çekilmeye zorlamak için çalışıyor” şeklinde açıkladı.

İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin arasında Çarşamba günü Moskova’da gerçekleşen bir toplantı öncesinde İsrail Enerji Bakanı Yuval Steinitz ‘Esed’in İran’ın önünü açmasının kendi sonu olabileceğini’ söyleyerek açıktan suikast ile tehdit etti.

Geçen haftalardan bu yana Suudi Arabistan öncülüğünde İran’a karşı dillendirilen askerî harekât çağrısı İsrail’in sahneye dahil olmasıyla acaba bölgeyi tamamen saracak bir savaşın ayak sesleri mi sorusunu akla getiriyor.

Siyasi uzmanlar İsrail’in son zamanlarda bölgede askeri ve diplomatik anlamda aktif olmasını Trump yönetiminin kararlarında ABD’deki Yahudi lobileri ve Netenyahu’nun siyasetinin belirleyici olmasına bağlıyorlar.

ABD’nin aldığı kararların en kötüsü Hamas’ın terörist bir örgüt olduğunu ilan etmek, büyükelçiliğinin Kudüs’e taşınması gibi Filistin’e ve direnişine karşı açık savaş ilanı olduğunu ortaya koyan girişimlerdir.

Trump’ın İran’a yönelik nükleer antlaşmayı iptal etme ve yeniden yaptırım uygulama kararı da Fransız Cumhurbaşkanı Macron’un da belirttiği gibi Trump’ın ABD siyasetindeki iç nedenlerden kaynaklandığını teyit etti.

Muhammed Al-Ahmeri’ye göre; iç meselelerin en önemlisi ikinci dönem başkan olabilmenin önünün açılabilmesi için Siyonist lobinin aldığı kararlara uygun bir siyaset yürütmek gerektiği gerçeği…

Bilindiği gibi Bush, Irak’a savaş açtıktan sonra başkanlığını ikinci dönemde ancak yenileyebilmişti.

Bu yönüyle Trump’ın anlaşmadan çekilmesi savaşa veya İran›ın nükleer programını daha fazla geliştirmesine neden olabilir, bu da bölgeyi daha tehlikeli hale getirir.

Trump’ın kararına sevinen körfez ülkeleri Irak senaryosunun sonuçlarını unutmuş gibiler. Bush Irak’ı ve bölgenin geri kalanını İran’a ya da Siyonizm’e teslim ettiklerini hatırlamakta fayda var. Yani kazanan taraflar birbirlerine düşman görünen ve sürekli savaş tamtamları çalanlar.

Dolayısıyla, Irak, Suriye, Lübnan ve Yemen’in İran’ın kontrolü altında olduğunu dikkate alırsak lobilerin savaş çağrıları bölgenin çıkarına olmayacaktır.

İran ve ABD Arap Yarımadasında ve Körfez petrolü üzerinde açıkça güreşiyorlar.

Körfez’de İran’a karşı bir ABD-İsrail çatışmasının alevlenmesinin tehlikeleri hakkında konuştuğumuzda, bölgenin güvenlik ve ekonomisinin bütünüyle tahrip edilmesi tehlikesini de göze almak gerekir.

Kabul etmek gerekir ki İran son zamanlarda Irak, Suriye, Yemen, Arap Yarımadası, Afganistan, Lübnan ve diğer ülkelerdeki Arap ve Müslüman liderler için bir tehdit oluşturdu.

İran›ın Arap ülkelerine yönelik tehlikeli siyaseti, güçlü bir siyaset geliştiremedikleri için savunma gücüne ihtiyaç duymalarını doğuruyor. Aslında senaryo tam da hedefine doğru ilerliyor; İran tehlikesinden kaçan körfez ülkeleri ABD-İsrail himayesine sığınacak, savunma karşılığı bölgenin kaynakları peşkeş edilecek.

Üçüncü bir yol yok mu?

Araplar, İran ve ABD’ni durdurmak için hiçbir siyasi veya askeri güce sahip olmadıkları için, Körfez’i ve tüm bölgeyi yok etmekten kaçınmak için her iki tarafa da dikkat etmeli ve tam bir ABD veya İran himayesinden uzak bir siyasi birliktelik geliştirmelidir.

Siyasi analist M. Muhtar Şankıti bölgedeki bu karmaşanın yeni olmadığını ve ABD’nin sürekli aynı siyaset ile iki tarafı kullandığına dikkat çekiyor. Amerika Arapları sekiz yıl boyunca (1980-1988) İran devrimini yok etmek için kullandı, sonra yedi yıl boyunca da (2011-2018) Arap devrimlerini yok etmek için İran’ı kullandı. Belki de İran’ı durdurmak için Arapları tekrar kullanmanın zamanı gelmiştir.

Peki her iki durumda da kazan kim dersiniz?

Her iki durumda da kazanan İsrail’in bölgedeki üstünlüğü ve genişleyen Amerikan sömürgeciliği.

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23