Madleen ile ilgili konuşmamız gerekenler var
Madleen ile ilgili konuşmamız gerekenler var
MUHAMMET SEYFULLAH MADEN
Allah’ın adıyla
*
Terörist israil, Madleen yelkenlisine el koydu. Gazze’ye yönelik ambargoyu delmeyi amaçlayan Madleen’de 12 aktivist vardı. İçlerinden biri, Türkiye’ye küfreden ve sözde Kürdistan üzerinden PKK yanlısı açıklamalar yapan Greta Thunberg idi.
Tabii ki bu olay Türkiye’deki mütedeyyin kesimi ikiye böldü. Her konuda bölünmeyi adet edinen Müslümanlar, Greta denen küreselci sözde aktivist yüzünden de birbirine girdi. Özellikle sosyal medyada hakaretlere varan tartışmalar yaşandı.
Bu lüzumsuz kavga, Madleen’in önemini gölgeledi. Halbuki bir yelkenlinin, israil’e rağmen Gazze’ye gitmek için yola çıkması, aktivistlerin sosyal medyadan anbean gelişmeleri aktarmaları, kendilerine yönelik müdahale sırasında, cep telefonlarına el konulana kadar yayınlara devam etmeleri, dünya kamuoyunun dikkatini bölgeye çekmek ve siyonist vahşeti gözler önüne sermek için bir fırsattı.
Greta’nın o yelkenlide olması da, anladığım kadarıyla 2 sebepten tercih edildi. 1- israilin kanlı bir saldırı yapmasını engellemek. Zira Mavi Marmara katliamı tüm dünyanın gözü önünde yaşanmıştı. 2- Greta’nın popülerliğinden faydalanarak biraz daha dikkatleri çekmek. Çünkü 1 yıldır hazırlık yapan aktivistlerde, “Ne kadar görünür olursak o kadar iyidir” bilinci hakimdi.
Greta, israilin uzattığı belgeleri imzalayıp ülkesine dönen ilk isim oldu. İddiaya göre avukatına, “israilden ayrılırsam davaya daha çok katkı sağlarım” dedi. Toplam 4 kişi ülkelerine döndü.
Rima Hassan gibi isimler ise onurlu eylemlerine devam ettiler. “Gazze’ye un götürmek için ölmeye razıyım” diye caka satan Greta Thunberg evine döndü, Rima Hassan ise direnişine devam etti, sınır dışı edilmesi için gereken belgeleri imzalamadı, Gazze’ye gitmek istediğini söyledi ve sonunda yaka paça gözaltına alınarak Givon’a götürüldü. Beraberindeki 7 aktivist de öyle.
Gün boyu kızgın güneşin altında bekletildiler. israilliler propaganda videoları izletmek istedi, izlemediler.
İçlerinde Türkler de var. Türkiye Dışişleri onları getirmek için harekete geçti, ailelerine anlık bilgilendirmeler yapıldığı açıklandı.
Yaşananların hülasası bu...
*
Şimdi gelelim tartışmak istediğimiz konuya...
israil aktivistlere sistematik işkence uyguladı. Şu an ellerindeki 8 kişinin akıbeti -bu yazı kaleme alınırken- bilinmiyor.
Peki, direnişe devam eden, siyonist zulme karşı gelen, israil işkencesini dünyanın gözüne sokan, Gazze’deki masumlara umut olan bu insanlara...
Sırf bir tane küreselciyi aralarına “stratejik sebeplerle” aldıkları için karşı mı geleceğiz kardeşim?..
Günlerdir, “israil propagandası yapmak” ile itham edildiler. Halbuki sadece dünya kamuoyuna cesaret aşıladılar. Tunus’tan “Mağrip Direniş Konvoyu” yola çıktı mesela Madleen’den sonra. 12 otobüs, 100 araç, binden fazla aktivist var konvoyda. Gazze’ye gidiyorlar. Allah celle ve âlâ yardımcıları olsun.
Türkiye’de, İslam dünyasının doğal lideri konumundaki ülkemizde de bilinç artmaya başladı. “Onlarca ülkeden yüzlerce konvoy gitmeli Gazze’ye” çağrıları yapıldı, mütedeyyin medya muazzam haberlerle topluma “harekete geçme bilincini” aşılamaya hız verdi.
Beklenen gün geldiğinde, akınlar halinde Filistin’e yürüdüğümüzde, israil kahpesi ne yapabilecek, bir düşünsenize...
Daha kaç kişiyi öldürebilirler? Harekete geçmiş yığınlara kurşun işleyecek mi?..
İnsanlara cesur olmalarını söyleyen ve aksiyon şuuru aşılayan herkes, siyonizme karşı zerre miskal adım atan herkes değerlidir kardeşim... herkes....
Hiçbirinin geçmiş veya gelecek söylemine, eylemine kefil olmayız ama siyonizm karşısında olan herkesin de yanında durmalıyız...
Aksiyon insanlarını hedef almak yerine kendimize şunu soralım: “Neden dünyayı, içlerinde Greta gibi birinin bile bulunduğu bu 12 kişi harekete geçirebildi de biz yapamadık?”
Çuvaldızı karşımızdakine batırmakta mahiriz ama iğneyi kendimize yaklaştırmıyoruz bile. Halbuki mızrak artık çuvala sığmıyor...
Ve minellâhi’t-Tevfîk.