Edip Akbayram olayına neden şaşırıyorsunuz ki?
Edip Akbayram olayına neden şaşırıyorsunuz ki?
MUHAMMET SEYFULLAH MADEN
Allah’ın adıyla...
*
Bu cümleyi Takvim’den aldım:
- EDİP AKBAYRAM’IN KUZENİ SERPİL ALKAN’DAN ŞOK İDDİA: “14 YAŞINDAYKEN BANA TECAVÜZ ETTİ”
Bizim batı mukallidi sözde aydınların çok sevdiği fötr şapkasını kafasına takmış...
Edip Akbayram’ın mezarının başına gitmiş...
ve video çekmiş, Serpil Alkan isimli kadın.
Geçmişte oyunculuk yapmış, bir iki şarkı çıkarmış ama tutmamış. Arkadaşlarının intihar ettiği bir haberle gündeme gelmiş yıllar önce. O kadar. Sessiz, sedasız, fazla ortalıkta görünmeyen bir kadın.
“14 yaşındayken, kuzenim olan şahıs, Edip Akbayram, bana tecavüz etmişti” diyerek başlıyor anlatmaya. “Yıllar sonra, annem babam vefat ettikten sonra, televizyonlara çıktım, yayınlar yaptım” diyor. Mağduriyetini yıllarca duyurmaya çalıştığını ama medyada yer bulamadığını söylüyor.
Edip Akbayram’a da ulaşmaya çalıştığını, kendisine hiçbir zaman dönüş yapılmadığını iddia ediyor. “Hep kaçtı. Yıllardır peşinde koştum, bir özür bile dilemedi. Şimdi kaçacak yeri yok” diyor.
Daha önce tarikatları tümden suçlayan ve “soysuzlar” diyerek hakaret eden Edip Akbayram, gerçekten de bu eylemi yaptı mı bilinmez. Zira yaptıysa, soysuzlukla itham ettiği tarikatlara karşı, Freudyen bir okuma yapacak olursak, “yansıtma” dediğimiz savunma mekanizmasını geliştirmiş demektir... Ama neyse, bunun önemi yok. Şimdi tartışmak istediğimiz başka bir konu...
Her fırsatta, “Kadının beyanı esastır” safsatasını savunan, onlarca mağduriyeti görmezden gelerek mahkemelerin ve kamuoyunun kadınların ifadelerine göre hareket etmesi gerektiğini söyleyen kemalistler ateş püskürüyor Serpil Alkan’a.
“Çüş! Özü, sözü bir adamdır Edip Akbayram. Bu kadın gündeme gelmek için iftira atıyor” yazmış bir sosyal medya fenomeni. Erkek. İsmi lazım değil. Halbuki bakıyorsunuz Serpil Alkan’a, ununu elemiş, eleğini asmış. Neden gündem olmak istesin ki?..
“Neden öldükten sonra ahkam kesiyorsun, yaşarken çıksaydın ya ortaya” demiş bir kadın. İsmini vermeye cesareti yok. Anonim olup ahkam kesen trollerden. Alenen saçmalamış. Saçmalamış, çünkü bu soruya zaten cevap veriyor Alkan; yıllarca televizyonlara çıktığını ve sesini duyurmaya çalıştığını ama fırsat verilmediğini ileri sürüyor.
Müthiş bir linç var kadıncağıza. Erkekler, özellikle mütedeyyin kesimdeki erkekler mağdur edilirken umursamayıp, gerile gerile, “Kadının beyanı esastır” diyen “seküler bağnazlar” şimdi görseler parçalayacaklar “tecavüze uğradığını” söyleyen bir kadını.
Batıl bir ideolojiyi, hakkaniyetten uzak bir dünya görüşünü savunmanın getirdiği mecburi çöküş, kaçınılmaz bir çelişki kemalistlerin yaşadığı...
Ama zerre miskal şaşırtmadı beni. CHP içinde onlarca taciz, tecavüz, istismar vakası ortaya çıktığı zaman kemalistler, hatta “güçlü, aydınlıkçı, cumhuriyetçi kadın” imajı çizenler neler diyordu, hatırlasanıza...
Meclis kürsüsünden bağıra bağıra, “AKP iktidarında tabii ki istismar olur” diyen ve partisindeki sapıklara adeta arka çıkan dönemin CHP’li kadın milletvekili Sera Kadıgil... Şimdi ağzındaki zehirli tükürükleri TİP’te saçıyor etrafa. Daha önce “Şehitler ölmez, vatan bölünmez” sözünden tiksindiğini söylemiş, ezan sesinden duyduğu rahatsızlığı dile getirmiş, “cami basıp imamları bıçaklamakla” tehdit etmiş bir hasta!.. TİP’te de, “Sünni yaşlı erkeklerle hesaplaşacağız” diyerek provokasyona soyunmuş bir savruk!.. Türkiye’nin kültürüyle, insanıyla, diniyle, değerleriyle hiçbir bağlantısı yok. Kadın hakları da sadece kuru bir slogan, sosyal medya reklamı, göz boyama girişimi bunun için. Ve tabii ki temsil ettiği zihniyet için.
Yalnızca bu mu?
CHP’li Barış Yarkadaş, partisindeki istismarı ifşa ettiği zaman, Canan Kaftancıoğlu çıkıp ne dedi, unutmayın bunları. Kaftancıoğlu, bir mağduru korumaya kalkan ve bir sapığa tepki gösteren Yarkadaş’ı “şov yapmakla” itham etti. Şov!.. Bir istismar mağdurunu savunmak şovmuş!..
Güçlü, modern, cumhuriyetçi, aydın, ilerici kadın siyasetçi. Böyle ittirdiler yıllarca Kaftancıoğlu’nu. Yersen!..
“Güçlü kadın siyasetçi” diye servis edilenler, mağdur kadınların sesi olmak yerine, fail kemalist olduğu için olayları örtbas etmeye çalıştılar, sesini çıkaranları bastırdılar, sindirdiler, gündemi değiştirmek için kılı kırk yardılar!..
Mütedeyyin kesimde benzer bir durum olduğunda... Bir hadsiz, sapık, şeref yoksunu bir adam, nefsine ve şeytana uyup günaha yeltendiğinde, doğrudan mütedeyyinler onun canına okur. Bir vakıfta öğrencilere el uzatan Muharrem Büyüktürk’e karşı doğrudan o vakıf harekete geçti, hatırlayın o günleri. Mağdur çocuk ve ailelerine destek yine o vakıf tarafından sağlandı. AK Parti hükümeti, mütedeyyin, muhafazakar siyasiler harekete geçip olaya doğrudan müdahil oldu, sapık 508 yıl hapis cezası aldı.
Olay örtbas edilmedi. Sapığa dünyayı dar ettiler. Mağdur çocuk ve ailesine destek çıktılar.
“Şov yapıyorsun” diye olayı ortaya çıkaranları suçlamadı kimse. “İktidarda bunlar varken tabii ki istismar yaşanır” diye saçmalamadı bir kişi bile.
Adalet... Ne zamandan beri yalnızca “bizim mahallemiz”in hakkı oldu? Hakikat... Hangi ideolojinin uşağı yapılabilir? Serpil Alkan’ın iddiası doğru mu, bilemem. Bilmek zorunda da değilim. Ben, yargıç değilim. Ama onu dinlemeyi bile çok görenlerin, yıllarca “kadının beyanı esastır” naraları atmaları, hangi vicdanın yankısıdır?
İstismar, ideolojilerin arkasına saklanamaz. Ne sağın hakkıdır bu, ne de solun. Fail, fötr şapkalı da olabilir, takkeli de. Mağdur, başörtülü de olabilir, mini etekli de. Mesele şu: İnsan olan, hakikatin tarafını tutar, dilsiz şeytanlardan olmaz, dili uzayan şeytanlardan hiç olmaz!.. İdeoloji şakşakçıları ise acı, aşağılayıcı, küçük düşürücü, ebeden kurtulamayacakları bir azapla “müjde”lenir.
Bize düşen insan olmaktır. Sağıyla, soluyla.
Ve minellâhi’t-Tevfîk.