Türkiye 1 Nisan’da başka bir döneme uyanacak
İnsanların hayatının içinde olan, onlarla iç içe olan belediyeler, esasında siyasetin değil, hizmetin ön planda olduğu yönetim birimleridir.
Şehir yaşantısının sorunsuz bir şekilde akmasını, insanların işte, yolda, okulda, parkta, dinlenme ve alışveriş mekanlarında rahatça ve güvenle hayatlarını sürdürebilmesini belediyeler sağlar.
Vatandaşların aslında belediyelerden rahatça, onurlu ve mutlu bir yaşantı sürdürmekten başka beklentisi yoktur.
Fakat 2019’da yapılan seçimlerde özellikle bazı büyükşehirlerde iş başına gelen CHP’li belediyeler insanlara tabiri caize illallah dedirttiler. Hizmet yerine hamaset ve kuru siyasete sarıldılar. Hizmete sarf etmedikleri paraları sosyal medya ve medya organlarına akıtarak tuhaf bir şekilde hayali bir algı atmosferiyle işi götürmeye çalıştılar.
CHP’nin eline düşen İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin durumu, 16 milyon vatandaşlarımızı hiç hak etmedikleri çilelerin içine soktu.
Avrupa’nın en genç otobüs filosuna sahip olan İstanbul’da otobüsler her gün bakımsızlıktan yollarda kaldı. Vatandaşlar işlerine, evlerine gitmek üzere bindikleri otobüsleri itmek zorunda kaldılar.
Otobüsleri itmek zorunda kalan vatandaşlar ise aniden alev alan otobüslerden canını zor kurtaran diğerlerine göre kendilerini şanslı saydılar.
2020’li yıllarda, 21’inci yüzyılda İstanbul’da gelmeyen metrobüsler yüzünden duraklar adeta miting alanına dönüştü. Bir türlü gelmeyen metrobüsler yüzünden biriktikçe biriken vatandaşlar metrobüs geldiğinde ise çaresiz, balık istifi bir şekilde seyahat etmek zorunda kaldı.
Bu arada nasıl becerdiklerini kimsenin anlayamadığı türlü türlü kazalar yaşandı metrobüs hatlarında.
Ekrem İmamoğlu’nun kendisinden önceki dönemde planlanan alt yapı projesinin temel atma törenine katılarak “temel atmama töreni” yapması bu milletin hafızasından silinmeyecek acıklı bir durumdu.
Yine önceki dönemde planlanmış ve büyük bölümü tamamlanmış metro inşaatını durdurarak metro tünelinin ağzını kamyonlarla getirdikleri molozları dökerek kapatmaları da herkesin büyük bir üzüntü ve hicapla hatırlayacağı vakalardandı.
Toplu taşımada yaşanan keşmekeşten uzak durmak için kendi aracıyla işini görmeye çalışanlar ise yapılmayan ulaşım yatırımları yüzünden saatlerini trafikte kaybetmek zorunda kaldı.
Yine CHP’nin yönetime geldiği Ankara da son beş yılda birkaç alt geçit ve kavşak dışında yatırıma hasret kaldı.
CHP’li Mansur Yavaş ve ekibinin iş bilmezliği yüzünden mazgalların üzerine asfalt dökülünce her yağışta Ankara’yı sel aldı. Araçlar mahsur kaldı. Başkent Ankara’nın göbeğinde insanlar boğularak hayatını kaybetti.
CHP’nin kalesi olarak görülen İzmir ise sürekli olarak lağım kokuları ve selleriyle gündeme geldi. Ege’nin incisi bu güzel şehrimizin adı geçtiğinde insanlar kötü kokular duyar oldu. Bu şehrimiz de dişe dokunur yatırımlardan yoksun kaldı.
CHP’nin ruh ikizi gibi gördüğü HDP/DEM ise Güneydoğu ve Doğu bölgelerinde ele geçirdiği belediyeleri PKK’ya arpalık ve staj yeri gibi kullandı. Bu nedenle devlet terör örgütüyle iltisakları tespit edilen başkanları görevden alarak yerlerine kayyım atadı.
Şimdi beş yıllık belediye yönetimlerinin yeniden belirleneceği seçim sathı mailine girildi.
Öyle sanıyorum ki, vatandaşlar belediyelerin siyaset ve demagoji değil, iş ve projelerin konuşulduğu, halka hizmet sunulan yönetim birimleri olduğunu özellikle CHP’li HDP/DEM’li siyasetçilere öğretecek.
Türkiye 1 Nisan’da başka bir döneme uyanacak…