• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Mehmet Ali Tekin
Mehmet Ali Tekin
TÜM YAZILARI

Yeniden Bismillah (2)

16 Mart 2017
A


Mehmet Ali Tekin İletişim: [email protected]

28 Mart 2016 Pazartesi günü öğleden sonra 15.50 gibi, -İran-Nahcivan sınır kapısında, Azerbaycan polisi tarafından, ‘Türkiye’de tutuklama kararın var’ denilerek, gözaltına alındım.

Polislerden rica ederek, üzerimde bulunan ev anahtarımı, İran tarafında beni beklemekte olan hanımıma gönderttim ve telefonla, durumu hanıma bildirdim.

Gümrük kapısına 2 km mesafedeki, Nahcivan Jolfa şehri Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldüm. Burada rutin işlemler yapıldı ve gözaltına alındım. Emniyet müdürü ve polisler iyi davrandılar, çay ikram ettiler…  Emniyet Müdürü’nün inisiyatifi ile nezarethaneye atılmadım. Küçük bir konferans salonunda tutuldum.

Polislerden ‘Namaz kılmak istiyorum, namaz kılacak bir yer gösterir misiniz?’ diyerek, namaz kılmak istediğimi belirttim. İyi davranmalarına rağmen, ‘Namaz kılmak yasak!’ demeleri, garibime gitti. Sonradan anladım ki, Azerbaycan halkı dini ibadetler hususunda, özellikle Devlet Dairelerinde ‘1930-1950 arası Türkiye’ ahvalini yaşamaktalar…

Devlet Dairelerinde çalışan memurlara, kesinlikle ibadet etme yasağı uygulanmakta…

Namaz kıldığı tespit edilen memurlar, işlerinden bile olmakta…

Lavaboda abdestimi aldım ve salonda, sandalye üzerinde oturarak, namazlarımı kıldım…

Gece 02.00 sularında, sandalyeler üzerinde uyudum…

Sabah namazı için saat 05.50 sularında, abdest aldım ve tekrar sandalye üzerinde, oturarak kıldım…

Ertesi günü akşama doğru 19.00 sularında, Emniyet Müdürlüğü binasının hemen yanında bulunan, Adliye binasına götürdüler ve burada mahkemeye çıkardılar.

Bir avukat ve tercüman eşliğinde, savcı ve mahkeme huzuruna çıkarıldım ve hakim Türkiye’de Tevhid Selam Terör Örgütü yöneticisi olmak suçundan, 12.5 yıl hapis cezası aldığımı ve bundan dolayı; Türkiye Cumhuriyeti tarafından İnterpol aracılığıyla tutuklanma kararına, bir diyeceğimin olup olup olmadığını ve Türkiye’ye iade edilip edilmeme hususunda kararımı sordu. ‘Türkiye’ye iade edilmeyi kabul ediyorum. İşlemlerimin yapılıp bir an evvel iade edilmemi.’ talep ettim. Hakim, ‘Türkiye’ye iade işlemlerinin yapılması için, 40 günlük muvakkati tutukluğuma karar verdi…

Buradan, tekrar Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldüm… Oradan da apar topar, Nahcivan Bölge Hapishanesine götürüldüm. Hapishaneye giriş çıkış işlemini, acele acele yaptılar ve oradan havaalanına götürecek, İnterpol Polisine teslim edildim…

Nahcivan havaalanına, saat 23.30 sularında yetiştik… Uçağın dibine kadar, araçla götürüldüm ve uçağa bindirilirken kelepçe takılmadı… Zannediyorum bu bana (veya Türkiyelilere) özel bir uygulama olsa gerek…

Bakü’de uçağın dibinde bekleyen cezaevi arabasına bindirildim ve kelepçe yine takılmadı…

Saat 02.30 sularında, BİK (Baku İstintaq Tacridxanası – Bakü Sorgulama Tutukevi)nde, çok kötü bir koğuşa konuldum. Bir kişi masanın yanında sigara içiyordu, selam verdim aldı. 5 tane ikili ranza ve bunlarda, 5 kişi vardı.

Masadaki, İLGAN isminde 12 yıl ceza almış, 8 yıldır ceza yatan bir mahkûmdu. Hoş beşten sonra, duvar dibindeki ikili ranzanın üstteki bölümüne, bir çarşaf serdi ve yatağı düzelterek ‘Buyur sen burada yat’ dedi. Teşekkür edip uzandım, çok yorgun ve bitkin olduğum için, hemen uyumuşum…

Koğuş ve yatak çok pisti. Saat 06.05 gibi sabah namazı için kalktım. Çok pis bir tuvalet vardı. Burada abdestimi alıp, ranza üzerinde kıldım ve tekrar yattım. Saat 09.00 gibi gardiyanlar geldi, ‘Progulka-Havalandırma saati...’ diye seslendiler, uyandım. Yorgun olduğumdan, çıkmak istemediğimi söyledim. ‘Olmaz, Hamı çıkacak’ dediler. Mecburen çıktım. Progulka-Havalandırmaya çay getirmişler, pet bardaklarda birer çay içtik.  Burada volta atarak sohbet ederken, beni fotoğraf çekimi ve parmak izi almak için aldılar. Bir odaya götürdüler. Burada önce kolumdaki saati aldılar ‘Yasak’ dediler. Daha sonra da, mürekkeple parmak izlerimi aldılar ve göğsüme bu günkü tarihin ve Bakü İstintaq Tecridxanası yazılı bir levhayı tutturarak, fotoğrafımı çektiler. Bu işlemler bittikten sonra, tekrar Karantina 4. Koğuşa götürdüler. Diğerleri havalandırmada olduğu için, koğuşta kimse yoktu. Ranzaya uzandım ve boş boş tavana bakmaya başladım… bir müddet böyle tefekkür ettim…

Havalandırmadakileri (5 Kişi) getirdikten çok kısa bir süre sonra, hepimizi dışarı çağırdılar. Koridorda diğer karantina koğuşlarındakileri de çıkardılar, 13 kişi olmuştuk. Tek sıra hâlinde, dışarı açık havaya çıkardılar. Büyük bir binaya doğru, 5-6 Nezaretçi-gardiyan eşliğinde, tek sıra hâlinde götürdüler. Bu binanın girişinde, hepimizi ayrı ayrı koğuşlara taksim ettiler. Beni de 4. Korpuz (Blok) 2. Tabaka (kat) 54. Hata (Oda) ya götürdüler…

Koğuşa girerken Nezaretçi-Gardiyana saati sorduğumda, 11.20 dedi…

Selam vererek, Hata-Koğuşa girdim…

Hatada 5 kişi vardı. Sonradan isminin Ramin olduğunu öğrendiğim orta yaşlarda birisi, Vagıf ve Maarif ismindekiler,, daha candan davranarak ‘Hoş gelmişsen… Allah gurtarsın… Allah gapını açsın…’ dediler. Ben de ‘Sağolun…’ dedim…

Bu üçünden ayrı,  63 Yaşında Yakub ve 68 Yaşında Zeynel isminde iki kişi daha vardı…

BİK (Bakü İstintaq Tecridxanası) 5.000 kişilik, büyük bir hapishane…

Burada en ağır suçluların kaldığı, 4 hata-koğuş varmış…

Bunlardan birisi de, benim konulduğum 4. Korpuz (Blok) 54. Hata (Koğuş-Oda)…

Beni buraya koymalarının sebebi, Türkiye’de aldığım 12.5 yıllık ceza olmasıydı…

Zeynel 68 yaşında ve 32 yıldır cezaevinde yatıyormuş…

Yakub, Sovyetler Birliği zamanında ve Rusya Federasyonu’nda, 25 yıl ceza yatmış. Buraya da 3 ay önce, İran’dan getirilmiş. İran’da Erdebil şehrinde uyuşturucu bulundurmaktan, 15 yıl ceza almış, 34 ay yatmış. Azerbaycan vatandaşı olduğu için buraya iade edilmiş…

Ramin, 40 yaşında… Banka yolsuzluğu davasına adı karışmış… 3 ay önce tutuklanmış… 10 yılla, yargılanıyormuş ama henüz mahkemeye çıkmamış…

Vagıf, 28 yaşında… 1 Yıl 3 aydır ceza yatıyormuş…

Maarif, 24 yaşında… Öksüz ve yetim büyümüş… Gasptan dolayı bir dosyadan 8 yıl ceza almış, 2. Dosyasından, mahkemeye çıkmayı bekliyor…

Vagıf ve Maarif, daha sonradan bende oluşan kanaate göre ‘Çok iyi insan olabilecekken, Azerbaycan Devleti’ndeki çürümüşlükten dolayı ‘suçlu’ konumuna düşmüş kimselerdi…

Ramin ise… Tam bir ‘banka Yolsuzluğu’ kurbanı…

Bankanın içini boşaltan gerçek suçlular, yurt dışına kaçmış…

Ramin gibi 7-8 kişi de, kurban olarak ‘suçlu’ ilan edilenler…

Nitekim ben Türkiye’ye 15 Temmuz günü iade edildikten bir hafta sonra, mahkemeye çıkarılmış ve beraat ederek tahliye olmuş…

Cezevi anılarına ileride devam etmek üzere…

 

Görünmür çemenler, çöller bu üzden,

Allah, güneşi de gizler bu üzden…

 

Ayaklar o üzden, gözler bu üzden,

Deyirem bir yollug çekileydi kaş…

 

Dikanli Neftiller berkimeyeydi,

Gün be gün gırılıp töküleydi kaş…

 

Bu insan ömrünü yiyen dıvarlar,

Gün be gün tökülüp, dağılaydı kaş…

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23