• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Mehmet Ali Tekin
Mehmet Ali Tekin
TÜM YAZILARI

PKK ve Faili Meçhullerin Anası 12 Eylül…

11 Eylül 2017
A


Mehmet Ali Tekin İletişim: [email protected]

‘İçki, bütün kötülüklerin anasıdır.’

 

Bundan ilham alarak

PKK ve Faili Meçhullerin anası, 12 Eylül’dür…

Diyebiliriz…

 

Kemalist Laikler,  sistemlerinin tıkandığını görünce…

Yerli ve yabancı Müstekbirler; bir nefes daha almak için…

Ağababaları Amerika’nın desteğiyle, 12 Eylül Askeri darbesini gerçekleştirdiler.

 

12 Eylül Askeri Darbesi’nin bazı rakamları:

650.000'den fazla kişi gözaltına alındı.

7 bin kişi için idam cezası istendi.

517 kişiye idam cezası verildi.

50'si infaz edildi. (18 sol görüşlü, 8 sağ görüşlü, 23 adli suçlu, 1’i Asala militanı.)

 

98.404 kişi "örgüt üyesi" olarak yargılandı.

71.000 kişi TCK 141, 142 ve 163. maddelerinden ceza aldı.

 

ÖLÜMLER:

300 kişi kuşkulu şekilde öldü.

171 kişinin "işkence"den öldüğü belgelendi.

95 kişi "çatışmada" öldü.

16 kişi "kaçarken" vuruldu.

73 kişiye "doğal ölüm" raporu verildi.

18. 14 kişi "açlık grevinde" öldü.

14 kişi "açlık grevinde" öldü.

43 kişinin "intihar ettiği" bildirildi.

 

13 büyük gazete için 303 dava açıldı. 400 gazeteci için toplam 4 bin yıl hapis cezası istendi.

Gazetecilere 3 bin 315 yıl 6 ay hapis cezası verildi.

 

388.000 kişiye pasaport verilmedi.

14.000 kişi vatandaşlıktan çıkarıldı.

30.000 kişi mülteci olarak yurt dışına gitti.

 

12 Eylül 1980 hemen öncesini özetleyelim:

Kurtarılmış mahalleler…

Kurtarılmış bölgeler…

Kurtarılmış şehirler…

Milliyetçilerin şehri…

Devrimcilerin şehri…

Oluşmasının önü açıldı…

 

Güneydoğu illerinde,

Kürdistan Demokrat Partisi(KDP),

Devrimci Demokrat Kürt Derneği(DDKD),

Kürdistan Ulusal Kurtuluşçuları (KUK),

RIZGARİ, ALARIZGARİ, ÖZGÜRLÜK YOLU, TÊKOŞİN, KAWA

Gibi örgütler daha etkindiler…

 

1970’li yılların başında, bölgede küçük bir gurup olarak…

Abdullah Öcalan ve bazı devrimci öğrenciler, bölgede Apocular olarak örgütlenmişlerdi…

27 Kasım 1978'de "Partiya Karkerên Kurdistan" adında Marksist-Leninist bir partiye dönüşmüş oldu…

Devletin içerisinde bulunan bir takım güçlerin desteğiyle…

PKK güneydoğuda bulunan diğer sol örgütlerle mücadeleye girişti…

Güneydoğudaki tüm sol örgütler veya önderler…

Ya PKK’ya katılmak zorunda kaldılar veya bölgedeki çalışmalarını yapamaz hâle getirildiler…

 

PKK devlet içinde çöreklenmiş bazı güçlerin asıl desteğini…

12 Eylül Darbesiyle…

Diyarbakır 5 Nolu Cezaevi’nde bulunan tutuklu veya mahkûmları yapılan işkenceler vasıtasıyla aldı…

Cezaevindeki akılalmaz vahşiyane işkenceler yapıldı…

Cezaevine ziyarete gelenlere de işkenceden nasibini alıyordu…

 

Birkaç işkence türünü yazalım:

“Tutuklular havalandırmada çırılçıplak soyundurulup tek sıra halinde dizilirler, sıranın ön tarafında duran tutuklu sırt üstü yatırılırdı. İkinci tutuklu, yatan tutuklunun testis ve erkeklik organlarından tutarak yukarı kaldırır, tutuklunun kaç kilo geldiğini söylemesi istenirdi. Tüm tutuklular birbirini tartana kadar bu işlem devam ederdi.”

“Gardiyanlar copu zeytinyağına batırır ve yağlı copu tutuklunun makatına zorla sokardı. Sonra bu copu kendisine ya da bir başka tutukluya yalatırlardı.”

“Tutuklular havalandırmaya çıkarılır, İki kişi çırılçıplak soyundurulur, bunlardan birisi domalıp iki eliyle diz kapaklarını tutar, diğeri de arkadan bunu kucaklardı. Gardiyanın "uygun adım marş" demesiyle her iki tutuklu havalandırmada dolaşırlar, diğer tutuklular zorunlu olarak bunları izlerdi.”

“Havalandırmanın ortasında bir kanalizasyon çukuru vardı, kapaklıydı. “Kapağı alın” deniliyordu, kapağı alıyorduk. Diyarbakır'ın mıydı, cezaevinin miydi, bilmiyorum artık; bütün boklar oradaydı. “Tek tek hepiniz o bok çukurunun içine girip, tepenize kadar içinde battıktan sonra çıkacaksınız” diyorlardı ve tek tek hepimizi o bok çukuruna batırıyorlardı; sonra, “Kontrol edeceğim, kimin yüzünde, saçında bok az bulunuyorsa o benden çok çeker” diyordu. Neticede “70 boklu insan” olarak havalandırmanın ortasında toplanıyorduk ve o durumda tek tek içeriye alınıyorduk; gardiyan kapıda bekliyordu; kimin yüzünde, saçında, üstünde bok az olsaydı, dövüyordu, falakaya yatırıyordu, olmadık işkenceler yapıyordu. Bazen de tek değil de, “Koğuşa girin ve sayım düzeninde esas duruşta bekleyin” diyordu ve gelip koğuşun ortasında kimin üstünde bok var, kimde yok diye kontrol ediyordu. Bu durumlarda gardiyan gelmeden önce, saçı yüzü iyi bok tutmamış birisi bulunsaydı hemen yanındaki arkadaşın saçından bir miktar alıp kendi saçına yüzüne sürüyordu. Çok berbat bir şeydi! Bazen birbirimizin saçından bok kaçırıyorduk!..”

 

“Bir gün bir arkadaşımızı dışarı çıkarıp cop soktular; bunu gardiyanlar çok açık yaptılar. Çocuğa önce “Copu zeytinyağına batır” dediler. “Yağı elinle copun her tarafına sür.” Sonra merdivenin dibinde çocuğa “domal” dediler. Üç-dört gardiyan çocuğa defalarca cop sokup çıkardılar. Bu arkadaşımız bir ay boyunca koğuşta başını kaldıramıyordu; etrafa bakamıyordu; çok kötü bir şey yapmış gibiydi; alnından hep ter akıyordu; birkaç arkadaşa daha aynısını yaptılar, ben hep ter olayını gördüm, alınlarından hep ter akıyordu.”

 

“Sonra bir gün koridordan çok acı bir ses geldi; inleyerek, ama çok acı bir iniltiyle “Neee mutluuu Türküm diyeneee” diyordu, sesi uygun adıma yakın bir tempoyla geliyordu. Birkaç gün sonra anladık ki, komşu bir koğuştan bir adama cop sokup yürütmüşler, cop adamın içindeyken yürütüyorlar. Ama çok acı bir sesti, hiçbir işkence seansında duymadığım bir iniltide sesti...”

 

PKK’yı besleyen ve büyüten diğer bir unsur…

Güneydoğu halkına yapılan işkence ve kötü muamele…

Bölge halkına yapılan kötü muamelenin dozajı…

Her geçen gün artıyordu…

 

12 Eylül ile birlikte KÜRTÇE KONUŞMA yasağı getirildi…

İnsanların en tabi hakları ellerinden alınarak…

‘Kürt olduğu için ikinci sınıf insan muamelesine tabi tutulduğu’ inancı…

Bölge insanının dimağına kazınıyordu…

 

PKK’nın 1984 yılında eylemlere başladı…

PKK kendisine destek vermeyen Kürtleri’de hedefine almıştı…

Destek vermeyen Kürtlerin köylerini basıyor, katliam yapıyordu…

 

20 Haziran 1987'de Mardin Ömerli Pınarcık Köyü’nde…

16'sı çocuk, 6'sı kadın 30 kişiyi öldürdüler.

18 Ağustos 1987 Eruh Milan Mezrası’nda

Aralarında 3 ve 6 günlük bebeklerin de bulunduğu 25 sivili öldürdü…

 

10 Haziran 1990 Şırnak'ın Güçlükonak ilçesi Çevrimli Köyü

12'si çocuk, 7'si kadın ve 4'ü korucu 27 kişiyi katletti…

 

22 Temmuz 1991 Mardin'in Midyat ilçesi oldu katliamın adresi.

Sivilleri taşıyan araçlara saldırarak 19 vatandaşı katletti…

 

27 Haziran 1992 Silvan'ın Yolaç Köyü

Köyün camisini namaz saatinde bastılar ve cami cemaatinden 10 kişi vahşice katledildi…

 

5 Temmuz 1993 Erzincan'ın Kemaliye ilçesi Başbağlar Köyü

Tam 33 kişi vahşice katledildi…

 

1995 yılın ilk gününe de katliamla girdi PKK. Diyarbakır'ın Kulp ilçesin Hamzalı Köyü

Aralarında çocuk, kadın ve yaşlıların olduğu 20 kişiyi katlettiler…

Daha sayamayacağımız nice katliam…

….

Son bir katliam ise…

6-7 Ekim 2014 Kobani provokasyonuda çeşitli illerde 51 Kürt vatandaşımızı katletti…

 

12 Eylül’ün doğurduğu Faili Meçhuller…

Devlet içerisine çöreklenmiş karanlık güçler mi diyelim…

Çeteler mi diyelim… Gladio mu diyelim…

 

Faili Meçhuller özellikle Güneydoğu illerinde işlendi…

Doksanlı yıllarda işlenen faili meçhullerde en belirgin iki özellik vardı…

Beyaz Toros… ve Jitem…

 

Güneydoğu’da Doksanlı yıllarda, insanların en çok kurduğu cümleler:

Bugün kaç ölüm olacak?

Akşam eve dönebilecek miyiz?

Bu gün hangi köy boşaltılacak?

Bu gün hangi köy yakıldı?

 

12 Eylül cuntacılarından maalesef hesap sorulamadı…

Aynı şekilde 28 Şubat Post Modern Darbecileri de hesap vermedi…

 

12 Eylül nasıl uzun vadeli bir proje ise…

Fetö terör örgütü… de…

Anadolu insanının, İslam anlayışının değiştirilmesi projesidir…

Ve uzun vadeli bir projedir…

Bu hususu bir başka yazıda tahlil etmeye çalışacağım…

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23