• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Mehmet Ali Tekin
Mehmet Ali Tekin
TÜM YAZILARI

Onbaşı Mesut Ne Demek…?

23 Mart 2017
A


Mehmet Ali Tekin İletişim: [email protected]

Gençler…

Yani yaşı 18-35 arası olanlar…

28 Şubat’ı yaşamadılar…

Onun için de ‘Onbaşı Mesut’ ne demektir bilirler mi sizce…?

 

Ülke tarihimizin önemli dönüm noktalarından…

28 Şubat’ta…

Neler olduğunu, özetleyerek…

‘Laik Jakobenlerin’ gerçek yüzlerini, bir kez daha…

Gözler önüne sermeye çalışalım…

 

28 Şubat Post Modern Darbesi, milletimizin Egemenlik hakkına yapılan, son tecavüzdür denilebilir…

Halkımız, 24 Aralık 1995 tarihinde yapılan seçimde; Refah Partisi’ne 158, Doğruyol Partisine 135, Anavatan Partisine 132 Demokratik Sol Parti’ye 76, CHP’ye de 49 milletvekilliği vererek, meclise göndermişti…

 

Askerî ve sivil vesayet, Refah Partisi’nin iktidar olmasını istemiyordu…

 

Refah Partisi iktidarda olmasın da, ülke ne hâlde olursa olsun, önemi yoktu…

Ülke ekonomisi batmış…

Ülke iyi idare edilememiş…

Hiç de önemli değil…

 

Yeter ki Milli Görüş zihniyeti, iktidar olmasın…

Tüm engellemeler, oyunlara rağmen…

Anap, Doğruyol, DSP, CHP anlaşıp da, bir türlü hükümet kuramıyorlardı…

Son bir zorlamayla…

Anap, Doğruyol hükümeti kurulabildi…

DSP'nin de desteğini alan yeni hükümet, 12 Mart 1996 tarihinde, TBMM'deki oylamada; 257 kabul, 207 ret, 80 çekimser oyla güvenoyu aldı…

 

Refah Partisi, ‘Anayasa’nın öngördüğü çoğunluğun altında kaldığını’ ileri sürerek, Anayasa Mahkemesi’ne itiraz etti.

Anayasa Mahkemesi, Bakanlar Kurulu'nun güvenoyu almış sayılabilmesi için, toplantıya katılan 544 milletvekilinin, yarısının bir fazlası olan 273 kabul oyu gerektiğini belirterek; söz konusu olan oylamanın, 14 Mayıs 1996 tarihinde iptaline karar verdi…

 

Refah Partisi, Mesut Yılmaz hakkında gensoru önergesi verdi ve önergenin görüşülmesi, 3 Haziran 1996 günü TBMM'de kabul edildi…

Başbakan Mesut Yılmaz oylama yapılmadan, 6 Haziran 1996'da Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'e istifasını sundu…

 

Sistem neredeyse tıkanmıştı…

Tek alternatif kalmıştı…

Vesayetçilerin istemediği…

Milli Görüşçülerle… Doğruyol ortaklığı…

 

28 Haziran 1996 tarihinde, Necmettin Erbakan'ın başkanlığında, RP ile DYP arasında; Refahyol hükümeti kuruldu ve 8 Temmuz'da güvenoyu aldı…

 

Bu hükümet, Cumhuriyet tarihinin o güne kadar, en önemli hizmetlerini gerçekleştirdi…

Sene sonunda bütçe açığı 20 milyar dolar olması gerekirken, 15 milyar dolara düşürdü…

Repo faizlerini, 76’lardan 50’lere çekti…

Hazine borçlanma faizini % 170 seviyesinden, 83’lere düşürdü…

1997 yılında, 50 yıldan beri ilk defa, Türkiye denk bütçeye kavuştu…

 

Bütün bu iyileşmeler…

Vesayetçi Askerî Bürokratlar…

Vesayetçi Sivil Bürokratlar…

Nezdinde, hiçbir şey ifade etmiyordu…

Onların tek derdi vardı…

Varsa yoksa Jakoben Laiklik…

 

Memleket düzeliyordu…

Fakat, Laiklik elden gidiyordu…

 

Laiklik bir an evvel ‘Kurtulmalıydı’

Askerler, hemen devreye girdi ve…

28 Şubat 1997 günü yapılan Milli Güvenlik Kurulu’nda…

Erbakan’a gereken ders verildi…

Haddi bildirildi ve…

18 maddeden oluşan, 28 Şubat kararlarını yerine getirmesi istendi…

Neydi onlar…

 

1-Demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti'ni hedef alan rejim aleyhtarı faaliyetler karşısında ödün verilmemelidir. Anayasa'nın 174. maddesinde koruma altına alınan Devrim Kanunları'nın ödün verilmeden uygulanması esastır. Hükümet, icraatında Devrim Yasaları'na uygunluğu sağlamakla görevlidir.

2- Savcılar, Devrim Yasaları'nın ihlalini oluşturan davranışlar karşısında harekete geçmelidirler. Yasaları ihlal eden dergahlar kapatılmalıdır.

3- Sarık ve cüppeli giyim şeklinin özendirildiği görülmektedir. Kılık ve kıyafetleri bu yasaya ters düşen kişilerin onurlandırılmamaları gerekir.

4- Anayasa'nın 163. maddesinin kaldırılmasının yarattığı hukuki boşluklar, irticai akımların ve laikliğe aykırı tutumların güçlenmesine yol açmıştır. Bu boşlukları telafi edecek yasal düzenlemeler getirilmelidir.

5-Eğitim politikalarında yeniden Tevhidi Tedrisat Kanunu ruhuna uygun bir çizgiye gelinmelidir.

6- Temel eğitim 8 yıla çıkarılmalıdır.

7-İmam - hatip okulları toplumdaki bir ihtiyacı karşılamak üzere kurulmuşlardır. Bu ihtiyacın fazlası olan imam hatip okulları, meslek okullarına dönüştürülmelidir. Ayrıca kökten dinci grupların kontrolünde olan Kuran kursları kapatılarak, Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı okullarda düzenlenmelidir.

8- Devlet dairelerinde ve belediyelerde kökten dinci bir kadrolaşma hareketi sürdürülmektedir. Hükümet, bu kadrolaşmanın önüne geçmelidir.

9- Cami yapımı gibi dini konuları siyasi amaçlar için istismar etmeye dönük olan her türlü davranışlara son verilmelidir.

10- Pompalı tüfekler kontrol altına alınmalı ve gerekirse pompalı tüfek satışları yasaklanmalıdır.

11-İran'ın Türkiye'deki rejimi istikrarsızlığa itmeyi amaçlayan çabaları yakın takibe alınmalıdır. İran'ın Türkiye'nin içişlerine karışmasını önleyici politikalar uygulanmalıdır.

12- Yargı mekanizmasının daha etkin çalışmasını sağlayacak ve yargı bağımsızlığını güvence altına alacak, hükümetin tasarruflarından koruyacak düzenlemeler bir an önce getirilmelidir.

13- Son dönemde Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarını hedef alan tahriklerde büyük artış gözlenmektedir. Bu sataşmalar TSK içinde rahatsızlığa yol açmaktadır.

14-İrticai faaliyetlere karıştıkları için TSK'daki görevlerine son verilen subay ve astsubayların belediyelerde istihdam edilmelerinin önüne geçilmelidir.

15- Partilerin belediye başkanları ve il, ilçe yöneticilerinin konuşma ve davranışları da Siyasi Partiler Yasası'nın sorumluluk alanına sokulmalıdır.

16- Tarikatların denetimindeki finans kuruluşları ve vakıflar aracılığıyla ekonomik güç haline gelmeleri dikkatle izlenmelidir.

17- Laiklik aleyhtarı yayın çizgisi olan TV kanalları ve özellikle radyo kanallarının verdikleri mesajlar dikkatle izlenmeli ve bu yayınların Anayasa'ya uygunluğu sağlanmalıdır.

18- Milli Görüş Vakfı'nın bazı belediyelere yaptığı usulsüz para transferleri durdurulmalıdır.

 

Erbakan, 18 Haziran 1997'de Cumhurbaşkanı Demirel'e istifasını sundu…

Vesayetçilerin başı Demirel, Tansu Çiller’e görev vermesi gerekirken…

Askerlerin isteği doğrultusunda, Mesut Yılmaz’a veriyordu…

 

Onbaşı Mesut Yılmaz da, “Siyasi hayatıma mal olsa bile bu kanunu çıkaracağım.” diyerek; İmam Hatip Liseleri’nin orta kısmını kapatıyor…

Katsayı kanununu getirerek, İmam Hatiplerin üniversiteye girmelerini engelliyordu…

Böylece kendisini iktidara taşıyanların isteklerini…

‘Emredersiniz Komutanım’ edasıyla yerine getiriyordu…

Onbaşı Mesut…

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23