Mekânın Cennet Olsun Sevgili Muharrem Candan…
Geçtiğimiz Salı günü, 22. Ve 23. Dönem Ak Parti Konya Milletvekilliği yapan; sevgili dostum, aziz dava arkadaşım Muharrem Candan, Konya’da vefat etti.
Çarşamba sabahı uçakla Konya’ya giderek, Hacı Veyiszade Mescidi’nde, öğle namazının ardından kılınan cenaze namazını müteakip, Üçler Mezarlığına defnettik.
Cenaze namazına, Eski Başbakan ve AK Parti Konya Milletvekili Ahmet Davutoğlu, Kalkınma Bakanı Lütfi Elvan, Sağlık Bakanı Recep Akdağ; Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik, Cumhurbaşkanı Danışmanı Mustafa Akış, Eski Bakanlar Taner Yıldız, Beşir Atalay, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Sorgun, Vali Yakup Canbolat, Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Akyürek, İl Emniyet Müdürü Şükrü Yaman, Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Lütfi Yalman, Selçuklu Belediye Başkanı U. İbrahim Altay, AK Parti Konya Milletvekilleri Ziya Altunyaldız, Hüsnüye Erdoğan, M. Uğur Kaleli, AK Parti Karaman Milletvekili Recep Konuk ile Ankara, İstanbul ve çeşitli vilayetlerden dava arkadaşları katıldılar.
Annesi Münire Candan sağlıklı olmasına rağmen, oğlunun defnedilmesinin ertesi sabahı (Perşembe günü), vefat etti ve oğlunun hemen yanıbaşına defnedildi…
Muharrem Kardeşim ve Annesinin Ruhu için El Fatiha…
Kendi anlatımıyla, Muharrem Candan Kardeşim:
Konya Yurdu’ndan Siyasal Bilgiler Fakültesine gidip, kaydımızı yaptırdık. O ilk gidişimde, fakültenin ne olduğunu tam olarak da anlamıştım. Etrafımızda yardım için dolaşan, bizden yaşlı kimselerin ideolojik olarak dolaştıklarını da, okul açıldıktan sonra anladım. Türkiye’nin o gün ki şartlarını hatırladığımız zaman, korkunç bir sağ- sol kamplaşması vardı Siyasal Bilgiler Fakültesi de, sol kamplaşmanın odak noktasından birisi idi. Bu şartlarda öğrenciliğe başladım. Sağcı bir yapımız vardı ve ülkücü idik. Bu hâlimiz sol öğrenciler tarafından anlaşılınca, okulda rahatımız kaçtı, derslere alınmamaya başladık.
ÜLKÜCÜ ARKADAŞLARLA ANLAŞMAZLIĞA DÜŞÜNCE MTTB’Lİ ARKADAŞLARLA TEMASA GEÇTİK
Şubat 75’te Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde, boykot ilan edildi. Ve ara dönem sınavlarına giriş hakkımız, engellenmek istendi. Ülkücü arkadaşlarla beraber, o boykotu kırdık. Ama o süreçte aramızda meydana gelen anlaşmazlık nedeni ile artık ülkücülerin arasına katılmamaya başladık. MTTB’ne bağlı arkadaşlarla, temasımız vardı. Sayın Abdüllatif Şener ve Ersönmez Yarbay’ı o dönemde tanıdım. Konya Yurdu’ndan ayrılıp, Topraklık semtinde bir eve çıktım. Karamanlı İzmirli ve Balıkesirli üç arkadaşım daha vardı. Birisi ülkücü diğerleri solcu idi. Bir taraftan bodrum kat, bir tarafından 4 kat olan o evde, bir yıl oturdum. Ve ölünceye kadar beni terk etmeyecek olan romatizma hastalığı ile orada tanıştım. Rutubet eksik değildi. Ve evin tabanı da, beton idi. Oradan kalan tek anı romatizmaydı. Evde beraber kaldığımız iki arkadaş doktor, şu anda irtibatım var. Bir arkadaşım ise matematik öğretmeni, onunla da dostlar vasıtası ile haberleşiyoruz. Birinci sınıfta kaldım. Çünkü kırdığımız boykotta, girmemiz gereken derslere girememiş, sıfır almıştık, onu telefi edemedim.
MSP İLE İRTİBATIM ARTTI
75-76 dönemine başladığımızda MTTB ve MSP çevreleri ile irtibatım arttı. MSP Gençlik Kolları Genel İdari Heyet üyesi seçildim. Rahmetli Başkanımız Ali Güzelsoy, bir trafik kazasında vefat etti. Yukarda bahsettiğimiz ve de o yıl açılan MSP Cebeci Yurdu’na taşındım. Cebeci Yurdu 19 numara, hayatımda hiç unutamadığım anıları yaşadığım, çok değerli insanlarla tanışıp bir arada olduğum, bir mekân olarak sürekli aklımdadır.
AFİŞ YAPIŞTIRKEN SİLAHLA POLİSE YAKALANDIM
O günün şartlarında, gerekçeli gördüğümüz ve gerçekleştirdiğimiz bir afiş çalışması esnasında, silahla polise yakalanınca, bir ay hapis yattıktan sonra; tecil edilmiş 10 aylık ceza ile salıverilmem hadisesi, benim hapishaneleri de tanımam anlamında, hayatımın ilginç bir anısı oluyordu.
FİKİR HAYATIMIZ MTTB, AKSİYON MSP İLE…
O günün şartlarında, bir mücadele adamı olduğumuzu kabullenip, sürekli rahmetli üstad Necip Fazıl’ı okudum. Cemil Meriç’i okudum Sezai Karakoç’u okudum, Yazarlar Birliği Onursal Başkanı Sayın D. Mehmet Doğan, Sayın Hüsnü Aktaş, Yılmaz Yalçıner; bizim hayatımıza yön veren, hiç unutamadığım isimler arasındadır. Akabe yayınevinde rahmetli Cahit Zarifoğlu abi Erdem Beyazıt abi, rahmetli Akif İnan fikir hayatımızın köşe taşlarını oluşturdu. Bu çevrelerden öğrendiklerimizin, uygulama alanı olarak ilk günlerde Demirtepe’de, daha sonra Ulus’a taşıdığımız MTTB binası ve camiası; sürekli içerisinde bulunduğumuz, bir camiada idi. Fikir hayatımız, MTTB’de gelişiyor, bunu MSP’de uygulamaya çalışıyorduk.
NECMETTİN ERBAKAN’A TESLİM OLDUM
Muhterem Hocam Prof. Necmettin Erbakan’a bu dönemde teslim oldum. Kendisi ile 12 Eylül İhtilali’ne kadar, yapılan bütün seçimlerde beraber idim birlikte çalıştık. Sürekli Erbakan Hocanın ekibinde idim. Gerekli yerde takdimci, gerektiği yerde afiş yapıştırıcı, lüzumu hâlinde de koruma görevlisi olarak, çalışmalarımız sürdü. Kendisinden çok şey öğrendiğimi, bugün bulunduğum noktada, bu öğrendiklerim ile bana büyük katkıları olduğunu düşünüyorum. Kendisini, hürmetle saygıyla yad ediyorum.
Bu süreç zarfında Konya ile olan ilişkilerimiz, gayet sıcak bir şekilde devam ediyordu. Konya MTTB, Konya Akıncılar, Konya MSP sürekli uğrak yerlerimizdendi. MSP’de Ali Güneri ağabeyi, rahmetli olan birçok abimizi, Gençlik kollarından Zülfikar Gazi’yi Akıncılardan Ahmet Poçanoğlu ve diğer arkadaşlarımı, Seviye kitapevinde Müftüyü, Ali Naci’yi, MTTB’den Yaşar Güleni ve sayamadığım diğer dostlarımı, hiç hafızamdan çıkarmadım.
1978’ E KADAR MSP’DEKİ GÖREVİM DEVAM ETTİ
1978 yılına kadar, MSP de görevim devam eti. Ancak MTTB kapanıncaya kadar, Ankara teşkilatında sürekli olarak yöneticilik yaptım. Türkiye’nin birçok yerine, gerek MTTB gerek Ankara teşkilatı olarak, gerekse MSP Gençlik Kolları olarak, siyasi ve inceleme amaçlı geziler düzenledik. Türkiye’yi ülkenin o günlerinde tanıdım. İsmini sayamayacağım kadar kıymetli dostlarım, bugün ülkenin en önemli görevlerinde, bu millete hizmet etmek için çaba sarf ediyorlar.
TUTTUĞUM EVDE SAYIN BAŞBAKANIMIZ İLE TANIŞTIM
1978 yılında, fakültede ancak 3. sınıfa gelebilmiştim. Artık bu işi bitirme zamanı geldiğiniz düşünüp, yurttan ayrıldım bir ev tutarak, eve taşındım. Fakat hadise hiç umduğumuz gibi gelişmedi. Bizim ev yine öğrenci merkezi oldu. Yine ideolojik çalışmalar, bu evde devam etti. Öğle ki yurtta kalması mümkün olmayan bazı misafirler de, bizim evde kalıyorlardı.
Aynı şekilde, Sayın Erdoğan ile de bu dönemde tanıştım.
ERDOĞAN TRT’NİN AÇTIĞI SPİKERLİK SINAVINI KAZANAMAMIŞTI
‘Sayın Cumhurbaşkanımız, TRT’nin açtığı spikerlik sınavına girmek amacıyla, Ankara’ya gelmişti. Aynı zamanda MSP İstanbul Gençlik Kolları Başkanı idi. O zaman, bir gece bizim evde kaldı. Allah’a şükür ki o spikerlik sınavını kazanamadı. Ayrıca yine o günün flaş isimlerinden Metin Yüksel de, görüştüğümüz arkadaşlarımız arasında idi. MTTB Ömer Öztürk abi ve diğer başkanlar ile tanıştık. Şimdi Karayolları Bölge Müdürümüz olan Haşmet Oğuzalp’de MTTB Genel Başkanlık yapan abilerimiz arasında idi.
ARKADAŞLARIM TUTUKLANINCA YALNIZLIK SENDROMUNA GİRDİM
12 Eylül sabahı askeri darbe sokağa çıkma yasağı, askeri yönetim ve ülke genelinde korkunç bir sessizlik. Suçluların yanında, suçlu zannıyla her gruptan birçok aydın insanımızın da, zindanlara tıkıldığı bir süreç. Etrafımdaki arkadaşlarım tutuklanmış, bir yalnızlık sendromu içerisinde, Çumra’da sürdürülmeye çalışılan bir hayat….
YAPACAK İŞ KALMAYINCA EVLİLİĞE ATILAN ADIM
Yapacak iş kalmayınca, ailemin isteği ile nişan merasimi ve dolayısıyla evliliğe ilk adım.
12 Eylül sonrası Çumra’ya döndük. Yine babamız ile birlikte ticari faaliyetlerimiz, devam ediyordu. Evlilik hazırlıkları için nişanlımın evine giderken, eski İş Bankası yıkılan iş bankasının önünde ‘birileri’ tarafından alınarak, uzun süre sorgulanmam ve sakalımın kesilmesi’ unutamadığım bir hadise idi. O dönemde bütün kitaplarım, ders kitaplarım da buna dahil rahmetli babam tarafından, bir sandığa konularak bahçeye gömülmüş. Daha sonra tabii bunları topraktan çıkardım. O zaman da rutubetten yıpranmış olduklarını gördüm. Ama o kitaplarımı, hâlâ saklarım…
KOLCU ETHEM’İN KIZI İLE EVLENDİM
‘Eşim Leyla Konya merkezden Kolcu Ethem’in (Zabıta Ethem Bilici) kızı idi. Davut Dolular’ın yeğeni beni araştırıyor. Davut Dolular Adalet Partili. Eşimi bize vereceklerinde Çumraki Davut dayı bizim istihbaratımızı yapıyor. AP’li değil de MSP’li olduğumu öğrenince, tabii biraz kızıyor ama yine de ‘dürüst birisi imiş’ diyerek, razı oluyor. Bugüne kadar süren evliliğimizden, beş çocuğumuz oldu...
Feyza, Ali Cihat, Ömer, Muhammed ve Münire. Milletvekilliği sürecinde evimiz, Ankara’da değil Konya’da kaldı. Hafta sonlarında mutlaka Konya’mızda oluyoruz. Tabii boş vakit bulabilirsek, çocuklarımızla birlikte oluyoruz. Kesinlikle sorun yaşamadığımız ve yaşamayacağımıza da inandığımız, bir mutlu evlilik için yoğun yorucu hayatımıza tahammül eden eşime de, teşekkürlerimi sunuyorum.
ANAYASA OYLAMASINDAKİ ZARFLAR YÜZÜNDEN MEHMET ALİ ABİ KÜSTÜ
1982 Anayasa oylaması, o günün şartlarında yapıldı. Anayasaya ret oyu kullanmamız sandık Başkanı olan Postacı Mehmet Ali abinin de şeffaf zarflardan, bizim oyların rengini görmesinden dolayı, uzun süre bize küsmesi bana hala ilginç gelir
83 SİYASİ HAREKETLENMESİNDE BİZ TAK TAKÇI OLARAK KALDIK
1983’te artık siyasi hareketlenmeler var. MSP’nin kadrolarının kurduğu partilere, seçime girme yasağı konuldu. Askerlerin partisi diye bilinen, horoz partisi Calp’ın Halkçı Partisi ve rahmetli Özal’ın ANAP’ı gündemde. Biz radikal fikirlerimizden dolayı, bu süreçte tak takçıyız. 29 Kasım 1983’te ani bir rahatsızlık sonucu, bir hafta içinde babamı kaybettik. (Sayın Candan babasının vefatının yaşandığı tarihleri anlatırken, yine göz yaşlarına hakim olamıyor ve sohbetimiz istemeyerek de olsa buruklaşıyordu)
GÖZÜMDEKİ RAHATSIZLIK NEDENİ İLE ASKERLİĞİMİ YAPAMADIM
Ölümün verdiği acı biraz hafifledikten sonra, hayatın gerçekleri ile karşı karşıya kaldık. Artık iş yerini tek başına götürmek, aileme bakmak zorunda kalacaktım. Bir taraftan da öğrenciliğimi, henüz bitirmemiştim. Okuldan atılmıştım. Askerlik ile karşı karşıya idim.
Ancak şartlar ne olursa olsun, vatani görevimizi de yapmak isteğim vardı. Muayeneye gittiğim Çumra Askerlik Şubesi, gözümdeki rahatsız nedeni ile beni Konya Askeri Hastanesine, sevk etti. Konya Askeri Hastanesi de herhalde hassas ve önemli gördüğü için beni Ankara Askeri Mevki Hastanesine sevk etti. Orada askerlik yapamayacağım ifade edildi, bana bu konuda rapor verildi. Bu iş hayatımı etkileyen ve üzüldüğüm konuların başında gelir.
ÜÇ ERKEK KARDEŞ İLE İKİ KIZ KARDEŞİN OKUTULMASI VE HEPSİNİN EVLENDİRİLMESİ
Artık esnaftım. Bir ablam evli diğer kardeşlerimin hepsi, okullarına devam etmek zorunda idi. Çok başarısız da sayılmayacak, bir ticari hayat içinde Çumra’da vergi dairesinde gelir vergisi sıralamasında, sürekli ön sıralarda bulundum. Ve yine bu sürede üç erkek kardeşimin üçünü de hukuk fakültesinde okutmak, iki kız kardeşimin liseyi bitirmelerini sağlamak ve bunların hepsinin düğünlerini yapmak…
90’lı yıllara kadar, hayat böyle devam etti. Artık kardeşlerim evlenmiş meslek sahibi olmuşlardı. İşler biraz daha rahatlamıştı.
YENİDEN RP’DE SİYASİ HAYATIMIZ BAŞLIYOR
Bu arada da Refah Partisi ilçe teşkilatında, 93 yılında da Konya il yönetiminde, görevimiz vardı. İl yönetim kurulu, 91 yılında beni için siyasette vitrine çıkmada, ilk denemesini yaşadığım milletvekili adaylığı. Hatırlanırsanız 1991 yılı seçimleri, dar bölge seçimleri idi. Konya’mız üç bölgeye ayrılmış, üç bölgeden de ayrı aday listeleri ile seçime girmemiz gerekiyordu. Bu seçimde kullanılacak oylarda, bir de tercih söz konusu idi. Bir bölgenin seçmenleri, o bölgede ilan edilen ve milletvekili sayısının iki katı olan aday listelerinden, tercih yapma hakkına sahip idi. RP, MHP seçime IDP yi de yanlarına alarak, seçim ittifakına gitmişlerdi. Ben de bölgemiz olan üçüncü bölgeden, dördüncü sırada milletvekili adayı oldum. Toplam milletvekili sayımız üç olduğu için, 6 kişi vardı. Ve ben dördüncüsü idim.
FEDEKARLIK YAPARAK BİRLİĞİN PARÇALANMASINI ÖNLEDİK
Ancak Konya üçüncü bölgeden, yani bizim bölgemizden bir sorun yaşandı. MHP listeye yazılması gereken adayı Sayın Servet Turgut, listeye yazılmamıştı. Bu sorun büyüdü. Belki de ittifakın çatlaması boyutuna vardı. Her iki taraf ne yapabiliriz adı altında yaptığı görüşmelerde, bir sonuca ulaşılamıyordu. Listeler bana gelinceye kadar, ki ilk üç isimden iki tanesi Refah partisi listelerinden bir tanesi de IDP listesinden idi. Dördüncü sırada ben, benden sonraki arkadaşım ise yine RP sıralarından yazılmışlardı. IDP’nin üçüncü sıradaki adayına, kimse bir şey söylemezdi. Çünkü zaten orada olma hakkı idi. RP listesinden olan ilk iki isim Mevlüt Yaman ve Süleyman Esen istifa isteğini red ettiler. Olay bende düğümlenmişti. İstifa ettiğim ve yerime Servet Turgut yazıldığı takdirde, sorunun çözülebileceği gerçeğini gördüğümden ve bu birliğin kesinlikle parçalanmaması ümidi ile istifayı kabul ettim. Yerime Servet Turgut Bey yazıldı ve tercihle milletvekili oldu. Servet Beyle bugün seyrek de olsa, samimi bir ilişkimiz vardır.
RP KAPATILINCA FP’DE DEVAM ETTİK
Siyasi çalışmalarımız RP’nin kapatılması ile FP de devam etti. Bu arada Çumra’daki ticari hayatımızı noktalayıp, iş yerimizi tasfiye ederek Konya’ya taşındım. Ereğli yolundaki hurdacılar sanayinde, atık su borusu üretim atölyesi kurarak, mevcut sermayemi de orada batırdım. 5 Nisan kararları ile ticari hayatımızı noktaladık.
KOMBASSAN İLE AVRUPA AFRİKA ASYA VE AVUSTURALYA’YI TANIMA FIRSATINI BULDUM
Kombassan Şirketler grubunda, çalışmayla başladım. Yıl 1994 ve Temmuz ayı. Yeni gelişen bir şirket yeni atılımlar yeni kararlar ve sayın Haşim Bayram’ın cesaretli girişimleri, bu süreç bizim siyasi hayatımızı da gündeme getirdi. 2001 yılı sonuna kadar devam eden, başta Avrupa olmak üzere Afrika, Asya’yı ve Avustralya’yı tanıma fırsatı bulduğum, kısacası dünyayı tanıdığım bir süreçten 2001 yılı sonunda ayrıldım. Ben hâlâ bu tür şirket yapılanmalarının, rehabilite edilerek Türk ekonomisine kazandırılmasının faydalı olacağını düşünüyorum. İttifak, Kombassan, Kamer gibi kuruluşlarımızda, çantacıların ayrıştırılmasını arzu ediyorum.
ERDEMLİLER HAREKETİNİN İÇİNDE YER ALDIM
2002 Şubat’ında ortağım ile sigortacılık yapmaya başladım. AK Parti’nin kuruluş sürecinde Sayın Abdüllatif Şener ile irtibatımız devam etti. Ancak sürekli olarak yurt dışına gidip geldiğimiz için filen görev almamız, mümkün olmadı. Zaten bu anlamdaki ilişkilerimiz FP’nin kapatılmasından sonra, Erdemliler hareketini ilk Ankara toplantılarında başlar. 2002 Kasım seçimi süreci başlamıştı. Çok değerli dostum kardeşim Ankara milletvekili Ersönmez Yarbay ve yine kardeşim Kahramanmaraş milletvekili Mehmet Ali Bulut, benim aday olmamı önerdiler. Tabii ki AK Parti’den… Esasen fiilen noktaladığımı düşündüğüm siyasi hayatım, arkadaşlarımın ısrarı ile yeniden başladı. Aday adaylığı süreci adaylık süreci Türk milletinin teveccühü ve 12 sıradan milletvekilliği. Baş döndürücü hızla gelişen bu olaylar birçok şeyi değiştirdi. Ama beni değiştirdiğini zannetmiyorum. Milletvekilliğinin sonuna geldiğimiz bugünlerde, bugünkü hayatımla daha önceki hayatımı kıyasladığım zaman arada bir fark olmadığını düşünüyorum.
ÇOK OKURUM AYNI ZAMANDA CİDDİ BİR TABİATÇIYIMDIR
Çok okurum aynı zamanda da ciddi bir tabiatçıyım, bahçede çalışırım. Parmağımdaki yara da tabiat çalışmasının eseridir. (Anlatırken parmağının yarıldığını ve kanlı halini gösteriyordu.) Tasavvuf ve Klasik Türk musikisini Türk Halk müziğini iyi bir dinleyicisi olarak takip ederim. Bazen de bunları kendi kendime mırıldanırım…