İmamoğlu başarılı olacak gibi…
İmamoğlu başarılı olacak gibi…
LATİF ERDOĞAN
“Doğru ile eğri kesin hatlarla birbirinden ayrılmalıdır ki, aralarında girdi- çıktılar olmasın, doğru eğriye, eğri doğruya karışmasın.
Onun içindir ki, daha ilk surede Kur’an bize doğruya hidayet duası öğretir ve Müslümanlar günde en az kırk defa bu duayı okuyarak namazlarında Cenab-ı Hak’tan doğru yola ulaştırılmalarını isterler.
O yol ki, ilahi lütuflara kavuşmuşların yoludur. Ve yine o yol ki, sapıkların, Allah’ın gazabına uğramışların yolu değildir. Bilindiği gibi Fatiha’nın sonundaki bu iki yol birbirinden ayrılmış, tefrik edilmiştir.
Kur’an, okunuş şeklinde bile bu hususa dikkat çeker. Kehf Suresinin birinci ayetinde eğri manasına gelen “ivec” kelimesini, doğru manasına gelen “kayyım” kelimesinden ayırır ve araya tecvit ilmine ait bir tabir olan “sekte” koyar. Sekte, nefes almaksızın sesi kesmeye denir. Bu iki kelime arasına sektenin girmesi elbet hikmet dolu bazı manalar içindir.
Öncelikle, “ivec” dendikten sonra susma, araya bir set koyma manasına gelir ki, doğru ile eğri arasında böyle bir set olmalıdır, demektir.
İkincisi: Doğruluk Kur’an’la öyle koruma altına alınmıştır ki, değil eğriliğin onun içine girmesi yanına yanaşması bile mümkün değildir.
Üçüncüsü: Doğruluk ile eğrilik nur ve zulmet gibi birbirine zıttır. Bir arada bulunmaları imkansızdır.
Dördüncüsü: Bütün eğriler kısa ömürlüdür. Her eğri “sekte”ye, bitiş ve tükenişe mahkumdur.
Beşincisi: “İvecen” dedikten sonra susmak, arkasından gelecek kelimenin büyüklüğüne, önemine dikkat çekmek içindir. Bu büyük, bu önemli kelime “Kayyım”, doğruluk kelimesidir.
Altıncısı: Doğruluk zati bir değere sahiptir. Onun değer ve kıymeti “eğriliğe” nispetle değildir. Eğer bir düşünce ve davranış eğriliğe nispetle değer kazanıyorsa ona doğruluk denemez. Dense dense eğriliğin daha az zararlısı denir.
İslam, doğruluk ile eğrilik arasını kesin hatlarla ayırmaya bu kadar hassasiyet gösteren bir dindir. Başka sistemlerde bu hassasiyeti bulmak mümkün değildir. O tek doğru yoldur. Başka yollar “yol” suzluktur.
İşte dünyada işlenen her türlü yolsuzluğun altında, bu manada bir “yol” suzluk, doğru yoldan mahrumiyet vardır. Böyle “yol” suzların yolunda yolsuzluk olması değil olmaması muhaldir.
Zira, “yol” suz sistemler ancak yolsuzluk yapan insanlar yetiştirir. Böyle sistemlerde doğruluk aramak muhali taleptir. Onların literatüründe doğruluk, yolsuzluğa yol bulamadığından yolsuzluk yapamamak veya yaptığı yolsuzluklara, minareyi çalan kılıfını hazırlar sözü misali ustaca kılıf bulmuş olmak, demektir.”
İSKİ skandalı sebebiyle 1993 yılında yazılmış yukarıda bir bölümünü okuduğunuz yazımı, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu soygunu sebebiyle hatırladım. CHP, o günkü adı SHP zihniyet ve davranışlarında hiçbir değişiklik olmadığını görünce, yazımı güncelleme ihtiyacı da olmadı.
İmamoğlu’nun yolsuzluk kapsamında tutuklanmasını bahane ederek gerçekleştirilen protesto ve gösteriler, Türkiye için 15 Temmuz hain darbe girişiminden çok daha vahim sonuçlara evrilme potansiyeli taşıyan bir kalkışma niteliğindeydi. Devletin feraset ve basireti, Allah dostlarının dua ve himmetleri vesilesiyle bu bela da şimdilik atlatıldı.
İSKİ skandalı SHP’yi, 15 Temmuz hain darbe girişimi FETÖ’yü nasıl bitirdiyse İmamoğlu soygunu da CHP’yi bitirecektir. Zaten İmamoğlu CHP’yi bitirmede oldukça azimli görünüyor. Başarılı da olacak gibi…