• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Latif Erdoğan
Latif Erdoğan
TÜM YAZILARI

Din garip başladı ne demektir?

08 Kasım 2025
A


Latif Erdoğan İletişim: [email protected]

Din garip başladı ne demektir?

LATİF ERDOĞAN

Peygamberimiz Efendimiz bir hadis-i şeriflerinde: “Din garip başladı, ileride yine garipliğine geri dönecektir. Gariplere müjdeler olsun. Onlar insanların fesada verdikleri her şeyi ıslah edenlerdir” buyururlar.

Garip, “yurdundan uzak kalan; kendi cinsi arasında eşi ve benzeri bulunmayan, tek ve nâdir olan; bilinmeyen, müphem ve kapalı olan” anlamlarına gelir. Söz konusu hadis-i şerifi yorumlayanlar çoğunlukla buradaki garip kelimesine fıkıh terminolojisindeki yurdundan uzak kalan anlamını yüklemişler ve hadisi de İslam’ın geleceği adına olumsuz yorumlamışlardır. 


Halbuki, büyük alim, mutasavvıf, saff-ı evvel bir nur talebesi, ümmetin medar-ı iftiharı Mehmet Feyzi Şallıoğlu Hazretlerinin buyurduğu gibi burada konu fıkhi bir konu değildir; ve hadise fıkıhçıların verdiği manayı vermek isabetli olmamaktadır. Nitekim Allame Hamdi Yazır da hadis-i şerifte geçen müjde ifadesinin, olumsuzluk manasını vermeye engel olduğunu söylemektedir.       

Dinin başlangıcının garip, yani harika, eşi ve benzeri bulunmayan bir şekilde başladığı malumdur. Peygamberimiz tek başına ve Allah’tan aldığı vahiyle bir din başlatmış, en yakınları bile kendisine düşman olduğu halde yirmi üç sene gibi kısa bir zamanda büyük bir devrim yaparak İslam’ı bulunduğu coğrafyaya hakim hale getirmiştir.


Bu arada, nice dem ve damarlara işlemiş cahiliye gelenek ve göreneklerini kaldırmış yerine ahlakın en güzelini ikame etmiştir. Kız çocuklarını diri diri gömen bir topluluktan karıncayı incitmeyecek duyarlılıkta bir toplum inşa etmiştir.


 O, bütün diğer dinlere galebe çalma gayeli bir dinle gönderilmiş ve bu gayeye çok kısa zamanda ulaşılmıştır. Dört halife zamanında İslam orduları dünyanın dört bir yanında yürüttükleri fetih hareketiyle adeta dünya fethedilmiş, İlay-ı kelimetullah uğruna Bizans surları zorlanmıştır.


Hadis-i şeriften anlaşılması gereken, ikinci dönemde de aynı şekilde harika bir başarı ve muzafferiyet olacağıdır. Din, her türlü ülfet ve ünsiyetin yorgunluğunu üzerinden atarak eşi ve benzeri olmayan bir değerle yeniden toplumda kabul görecek ve ilk dönemde gerçekleşen bütün harika icraat bu ikinci dönemde de gerçekleşecektir.

Nitekim gariplere müjde mutlak bırakılmış, hem sahabe hem de ahir zamanda yaşayacak garipler bu müjdeye dahil edilmiştir.

Her iki dönemin ortak özelliği ise ıslah hareketi olacaktır. Nasıl ki, cahiliye döneminin bütün bozukluğu ilk dönem Müslümanlarının ıslahıyla düzeltildiyse, son dönemde yaşanacak bütün insani kokuşmuşluklar da son dönemin ıslahçıları eliyle düzeltilecektir.



Evet, ifsat tahriptir, kolaydır, yıkıcıdır, yakıcıdır, yok edicidir. Buna mukabil ıslah, bir şeyi vücuda getirmektir, zordur,  tamirdir, yangını söndürmek gibidir, bütün şartların bir araya gelmesini beklemek adına uzun zamana muhtaçtır. Yok etmek, bazen hiçbir şey yapmamakla da mümkündür. Fakat var etmek, vücuda getirmek bütün sebepleri bir araya toplamayı amirdir.

Islah ve ifsat arasında ıslah aleyhinde kıyas kabul etmeyen bu farklılığa rağmen ıslah galebe çalıyorsa bu eşsiz, benzersiz bir başarı anlamına gelir. Böylesi bir başarının öznelerine de eşsizler, benzersizler anlamında garipler, denilir.


Garip olma dinin karakteridir. Beşeri sistemlerde ne kadar ilerleme kaydedilirse edilsin insanın bütün ihtiyaçlarına cevap verme bakımından mutlaka bazı boşluklar bulunur. Bu tür boşluklar çok uzun zamanda deneme yanılma metoduyla ancak doldurulabilir.

Halbuki İslam yirmi üç sene gibi çok kısa bir zaman diliminde ikmal olmuş, tamamlanmış ve insanların her türlü ihtiyacına cevap verecek hale gelmiştir. Onda itikada ait konular ikmal olduğu gibi hukuka ait konular da ikmal olmuştur. Adab-ı muaşeret denilen beşeri ilişkilerin bütünü onda çözüm bulmuştur. Ahlaki değerler en kamil manada ifadeye kavuşmuştur.   


Konusu, muhtevası ve hayat alanı bu kadar çok, bu kadar çeşitli bir sahada hiçbir eksiklik bırakmamak kesinlikle bir beşer işi, hele ümmi bir beşer işi olamaz. Dolayısıyla İslam içinde barındırdığı muhteva ile eşsiz, emsalsiz bir harikadır, bir mucizedir. İşte bu anlamda da gariptir. Onun savunucuları da Peygamber müjdesini hak eden gariplerdir.  

Günümüzde ifsat, bütün kurum ve kuruluşlarıyla sistemleşmiş, yapısındaki tahrip gücüyle de karşı konulamaz bir hal almıştır. Ayrıca günümüzdeki bütün ifsat, ıslah kapsamı içinde gerçekleşmektedir. Adeta, “Onlara yeryüzünde fesat çıkarmayın denildiğinde, onlar biz ancak ıslah yapıyoruz derler” (Bakara, 11) ayetinde işaret edilen konum fesatçıların değişmez mevzii olmuştur. Böylesi bir dönemde yapılacak en küçük ıslah hamlesi çok kıymetli, çok değerlidir. Nitekim bir başka hadis-i şerifte “ümmetimin fesadı zamanında benim sünnetime tutunana yüz şehit sevabı vardır”  buyrularak bazı dönemlerde yapılacak az amelin çok değerli, çok kıymetli olacağına vurgu yapılmıştır.



İşte bu dönem öyle kıymetli, öyle değerli eşsiz bir dönemdir. Bu dönemde dinine sahip çıkan, sünneti ihyaya çalışan, onun neşri adına gece gündüz demeden yollara dökülenler de gariplerdir. Keyfiyet planında geçekleşecek bu fetihlerin gerçek fatihleri gariplere müjdeler olsun. Birinci dönemin garipleri davalarında başarılı oldukları gibi son dönemin garipleri de başarılı olacaklardır.

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Şizofren

garip başladı...demek garip başladı demek heee garip ne demek dersen ooooooo çok. uzun ooooooooo çok kısa...

müslüm

Hadislere güvenilmez.Onbinlerce hadis uydurulmuş.Bugün bile aklına gelen hadis uyduruyor.Akla,mantığa aykırı o kadar hadis varki bunları yazsam okuyanın aklı karışır.DİB görevlisi Yaşar Kandemir--Mevzuu Bahis Hadisler--kitabını okumak gerekir.
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23