Asimetrik altı tehlike
Asimetrik altı tehlike
LATİF ERDOĞAN
Bediüzzaman Hazretleri, Hücumat-ı Sitte adlı eserinde, bir dava adamının, bir hizmet erinin önündeki çok önemli altı tehlikeden bahseder. Bu tehlikeler, insi ve cinni şeytanların müşterek hazırlayıp dava adamını yoldan çevirmek için kullandıkları oyunlardır. Fakat bu oyunlar, her insanda mevcut bazı zaafları kullanarak kurgulanmaktadır.
Bunlardan birincisi, hubbucah denilen makam, mevki sevdası, şöhrete düşkünlük belasıdır. “İnsanda, ekseriyet itibariyle hubbucah denilen hırsı-ı şöhret ve hodfuruşluk (kendini beğenmek, kendini satmak) ve şan ü şeref denilen riyakarane, halklara görünmek ve nazar-ı ammede mevki sahibi olmaya ehl-i dünyanın her ferdinde cüzi- külli arzu vardır. Hatta o arzu için, hayatını feda eder derecesinde şöhretperestlik hissi onu sevk eder. Ehl-i ahiret için bu his gayet tehlikelidir, ehl-i dünya için de gayet dağdağalıdır; çok ahlakı seyyienin de menşeidir ve insanların da en zayıf damarıdır.
Kardeşlerim hakkında en ziyade korktuğum, bunların bu zayıf damarından ehl-i ilhadın istifade etme ihtimalidir. Bu hal beni çok düşündürüyor. Hakiki olmayan bazı biçare dostlarımı o suretle çektiler, manen onları tehlikeye attılar.”
İkinci tehlike ise korkaklıktır. “Dessas zalimler bu korku damarından çok istifade etmektedirler. Onunla korkakları gemliyorlar. Ehl-i dünyanın hafiyeleri ve ehl-i dalaletin propagandacıları avamın bilhassa ulemanın bu damarından çok istifade ediyorlar. Korkutuyorlar, evhamlarını tahrik ediyorlar.
Cenab-ı Hak havf damarını (korku hissini) hıfz-ı hayat için vermiş, hayatı tahrip için değil! Ve hayatı, ağır ve müşkül ve elim ve azap yapmak için vermemiştir. Havf (korku): iki, üç, dört ihtimalden bir olsa hatta beş, altı ihtimalden bir olsa ihtiyatkarane bir havf meşru olabilir. Fakat yirmi, otuz, kırk ihtimalden bir ihtimal ile havf etmek evhamdır, hayatı azaba çevirir.
Madem hakikat budur. Hem madem bir zalim ve vicdansız bir adam, birisini yere atıp ayağıyla onun başını kati ezecek bir surette davransa; o yerdeki adam, o vahşi zalimin ayağını öpse; o zillet vasıtasıyla kalbi başından evvel ezilir, ruhu cesedinden evvel ölür. Hem başı gider hem izzet ve haysiyeti mahvolur. Hem o canavar vicdansız zalime karşı zaaf göstermekle, kendini ezdirmeye teşci eder. Eğer ayağı altındaki mazlum adam, o zalimin yüzüne tükürse, kalbini ve ruhunu kurtarır, cesedi bir şehid-i mazlum olur. Evet, tükürün zalimlerin hayâsız yüzlerine!”
Üçüncü tehlike tamadır. Tama, açgözlülük, doyma bilmeyen beklentiler, demektir. “Madem rızık mukadderdir ve ihsan ediliyor ve veren de Cenab-ı Hak’tır; o hem Rahim hem Kerim’dir. O’nun rahmetini itham etmek derecesinde ve keremini istihfaf eder bir surette gayr-i meşru bir tarzda yüzsuyu dökmekle vicdanını ve belki bazı mukaddesatını rüşvet verip, menhus, bereketsiz bir haram malı kabul eden düşünsün ki, ne kadar muzaaf bir divaneliktir.
Evet, ehl-i dünya, hususen ehl-i dalalet parasını ucuz vermez, pek pahalı satar. Bir senelik hayat-ı dünyeviyeye bir derece yardım edecek bir mala mukabil, hadsiz bir hayat-ı ebediyeyi tahrip etmeye bazen vesile olur. O pis hırs ile gazab-ı ilahiyi kendisine celp eder ve ehl-i dalaletin rızasını celbe çalışır.
Ey kardeşlerim, eğer ehl-i dünyanın dalkavukları ve ehl-i dalaletin münafıkları, sizi insaniyetin şu zayıf damarı olan tama yüzünden yakalasalar, geçen hakikati düşünüp, bu fakir kardeşinizi numune-i imtisal ediniz. Sizi bütün kuvvetimle temin ederim ki:
Kanaat ve iktisat, maaştan ziyade sizin hayatınızı idame ve rızkınızı temin eder. Bahusus size verilen o gayr-i meşru para, sizden ona mukabil bin kat fazla fiyat isteyecek. Hem her saati size ebedi bir hazineyi açabilir hizmet-i Kuraniye’ye set çekebilir veya fütur verir. Bu öyle zarar ve boşluktur ki, her ay binler maaş verilse yerini dolduramaz.”
İhtar: Ehl-i dalalet, Kur’an-ı Hakim’den alıp neşrettiğimiz hakaik-i imaniye ve Kuraniye’ye karşı müdafaa ve mukabele elinden gelmediği için, münafıkane ve desisekarane iğfal ve hile tuzağını istimal ediyor. Dostlarımı hubbucah, tama ve havf ile aldatmak ve beni bazı isnadat ile çürütmek istiyorlar. Biz, kudsi hizmetimizde daima müspet hareket ediyoruz. Fakat maatteessüf, her bir emr-i hayırda bulunan manileri defetmek vazifesi bizi bazen menfi harekete sevk ediyor.
İşte bunun içindir ki ehl-i nifakın hilekerane propagandasına karşı, kardeşlerimi sabık üç nokta ile ikaz ediyorum. Onlara gelen hücumu defe çalışıyorum.”
Bir sonraki yazımızda da konuya devam edelim inşallah…