Valla Cumhurbaşkanım! Bu yazıyı size emekliler yazdı
Valla Cumhurbaşkanım! Bu yazıyı size emekliler yazdı
İDRİS GÜNAYDIN
Şurası muhakkak ki, ne dersek diyelim, ne yazarsak yazalım; emeklilerin kızgınlığı sona ermiyor. Akit Gazetesinin siyaseten hangi görüşe yakın olduğu bilindiği halde, ben bu gazetede yazan biri olduğum için gazete okurları bu kadar yazılarıma ateş püskürdüğüne göre acaba Sözcü Gazetesinde böyle bir yazı yazabilir miydim? Yazsam sokağa çıkabilir miydim?
Bir anne düşünelim: Çocuğunu şamartıyor ama çocuk yine şamar yediği annesinin eteğine dolanıyor; anne gözyaşlarını silerek o şamarladığı çocuğunu kucaklayıp yanaklarını öpüyor.
Sayın Cumhurbaşkanım! Sizin ve emeklilerin durumu aslında aynen bu anne gibi. O emekliler ki ağlasalar bile sizden vazgeçmezler. Küsüp başka partiye gitmezler. Ancaak! Kızgınlıkları yüzünden sandığa gitmezlerse durum vahim. Bunun bir provasını geçen yerel seçimlerde yaptılar. İyi ki; yerel seçimde yaptılar.
Çıkıp durumun iç yüzünü izah etmeni istediler. Ayrıntılarıyla anlatmanı… Bunu sizden istiyorlar.
1977 yılında tanıdım sizi. Ondan sonra da yakinen tanıyanlarla birkaç kez görüştüm ve sizin hakkınızda konuştuk.
Bir insan “kırk yıllık Kani, değişir mi yani…” olmaz.
“O, dün ne ise bugün de odur. Menfaat için eğilip bükülmez dediler” hep.
Öyleyse çıkın da izah edin. Açık yaradan kimse ölmez. Açık açık anlatın durumu. 2026’da, 2027’de durum inşallah daha iyi olacak deyin.
Neden bu hususta ketum davranıyorsunuz?
Aşağıdaki satırlar emeklilerden bazılarının satırları. Durum düzeltilmezse, iktidar elden gidecek.
“İdris, emekliyle dalga geçmek senin haddine mi? Emekli bu vatanın gerçek sahibi. Sen patronuyla dalga geçen işçi misali yazı yazıp ballı maaşını almana bak. Ukalalık etme.”
Cevap: Şahsen beni bu tür dokunuşlar ilzam etmez. Ben para karşılığı yazmıyorum. Onun için bir diyet borcum yok. Ama ben de bir emekliyim fakat vatanımı da seviyorum.
Bir başka okurum: “Usta! Emekliye saldırmışsın ya; bak arkadaş! Bu ülkede insanlar 25-30 sene önce emekli olduklarında en azından ikramiyeleri ile bir ev sahibi olabiliyorlardı. Şöyle çağ atladık böyle çağ atladık; geldiğimiz nokta emekli açısından bu. Bu ülkenin emeklileri senin uçuk kaçık tavsiyene kaldı. Çok yazık çok.”
Cevap: Türkiye’de hiçbir dönemde emekli ikramiyesi ile bir ev alınamadı. Hatta 27 sene memurluk (Öğretmenlik) yaptım; bir evin balkonunu alacak para biriktiremedim. Gecekondu bölgesinde bile, gecekonduda bile maaşımın yarısını ev kirası veriyordum.
Hükumeti insaflı eleştirmek lazım. Yalana gerek yok. Yaşam kalitemiz yükseldi. Aldığımız maaş geride kaldı. Belki emekli ikramiyesi ile bir müsteşar ev alabiliyordu; bilemem.
“Siyasi ikbal uğruna EYT’yi milletin başına bela etti. Soruyorum: Dünyanın neresinde kırk yaşında emekli var.”
“Gerçekler ne kadar ağır geliyor. Siyasi gelecek uğruna yapılmayacak taviz yoktur. EYT bu milletin başına bela edilmedi mi? Emekli perişan. Depremde herkes taşın altına elini eşit koyacak. Allah adildir. İki yıl vekillik yap emekli olduğunda 129.000 maaş al. Bu tam bir sömürü düzenidir.”
Cevap: Yalan söyleyenler yalanlarını öyle güzel süslüyor ki, herkes inanıyor demek ki. 2 yıl milletvekili olanların, yaş ve çalışma süreleri dolup emekli olduklarında, bu maaşı almaları yeni mi oldu? Kaldı ki, maaş verilmez ise emekli vekil ne yapmalı? Neyi uygun görüyorsunuz? Adil olan nedir?
“Kırk yıl devlete hizmet etmiş, vergisi peşin kesilmiş memur emeklisiyim. 2023 seçimlerinde söz verdiği halde seyyanen zam konusunda sözünden dönerek emeklisini memurundan ayıran iktidar, seçim günü geldiğinde ne yapacak? Yirmi iki yıl oy verdim; ...”
“Hala anlayamadınız. Durdurulamayan bir hayat pahalılığı, enflasyon var. Olmuyor, hükumet çözüm bulamıyor. Çünkü kamuda israf bitmiyor. Yabancı bankalara korkunç faiz ödüyoruz. Borcu olan tasarruf edip kemer sıkmaz mı? Biz har vurup harman savurmaya devam…”
“İki yıl mecliste vekillik yapan emekli milletvekili 129.000 TL alıyor. SGK emeklisi 25 yıl prim ödüyor, 14.000 küsur alıyor. Bu adalet mi? Hak mı? Hukuk mu? İnsan gibi oturulacak en düşük kira 20.000’den başlıyor. İnsan utanır. Kemer sıkacaksak, fedakârlık yapacaksak hep beraber yapalım.”
Bu da bir hanımefendinin yazısı. Ancak düzeltmem gereken bir nokta var. İki yıl çalışınca milletvekili emekli olamıyor. Hem yaşı gelecek hem de o yaşa kadar milletvekilliğinde iki yıl ve sonrası milletvekili maaşına göre prim ödeyecek. Ayrıca milletvekili olunca mevcut maaşı kesilecek. Bu yazıyı yazarken üç emekli vekille görüştüm. Üçünün de dediği şu: Vekil iken aylık harcamalarımız kesinlikle vekil maaşının çok üstünde idi. Hatta biri dedi: “Tam 40.000 dolar param gitti. Bilmeyen atıp tutuyor. Eğer milletvekilliğinin adı olmasa kimse bu görevi yapmaz.”
Hasılı vatandaş öyle veya böyle kızgın. İkna etmek de doğruları izah etmek de hükumete düşüyor, vesselam.