Neylersin ölüm herkesin başında
Neylersin ölüm herkesin başında
İDRİS GÜNAYDIN
Neylersin ölüm kimsenin ayağında değil, başında.
“Uyudun uyanamadın olacak” diyen Cahit Sıtkı Tarancı’nın ölümünün üzerinden 69 yıl geçmiş. Allah rahmet eylesin.
Bu yakınlarda da arkadaşlarımdan akrabalarımdan genç denilecek yaşta ölenler oldu. Allah tüm iman ile ölenlere rahmet eylesin.
Günahı olsa da.
Ölüm başımızda devamlı bizimle gezmekte. Sağ ve sol yanımızda iki melek sürekli yazmakta. Görevlerini hiç aksatmaksızın. Toprağa düşen tüm cesetler çürümeye başlamakta. Çünkü toprak insana emanet verdiği bedeni geri almakta. Allah ise insana emanet verdiği ruhu çoktan alıp ruhlar âlemine götürmüştür, orada kendisi için layık olduğu muameleyi görmekte.
Ölen insanın arkasından “toprağı bol olsun, ışıklar içinde uyu” gibi dualar hedefi belli olmayan ok gibidir. Toprağı bol olacaksa kolayı var; kabrine tahta dizdirmez ve toprak olduğu gibi üzerine yığılır. Al sana toprağın bolluğu. Çabuk çürürsün. Işıklar içinde uyu… Kim uyutacak? Zaten ölmüş, kendine kadir mi ki? Kadir iken mezarını kazar veya kazdırır oraya elektrik çekerdi. Çekse ne olacak? Gözü mü görecek, kulağı mı işitecek?
Işıklar içinde uyu.
Öyle bir temenniyi hak eden ışıklar içinde uyuyordur, merak etmeyin. Alevler de ışıklı. Bağıra bağıra uyuyordur!
Ölen için, bizim yapabileceğimiz en güzel iş dua etmektir. En doğru iş de dua etmektir. Rasûlullah sadece dua etmiş ve duayı önermiştir. Her Kur’an’ın sonunda bir hatim duası vardır ve o dua güzel hazırlanmış bir duadır.
Ayrıca etkili ve tesirli bir dua okumak isteyen kullar için önerim, başka dua bilmiyorlarsa Kunut Dualarını okumalarıdır.
Çünkü Kunut Duaları da çok anlamlı ve tesirli dualardır.
Rabbimiz Hanefi âlimlerine, Vitir Namazına Kunut Dualarını yerleştirmeyi nasip etmiş ki çok isabetli bir dua bence.
Dua ibadetin özüdür. Ölüm ise arkasında duadan başka dayanağı olmayan bir olaydır.
Ölen insanın tek temennisi, tek isteği odur. Kabul etmek ise Allaha aittir
•••
Allah ise merhametlilerin en merhametlisidir. Kulun ardından dua etmek şuna benzer.
Ben emekli bir öğretmenim. Tüm öğretmenler bilir ki; her yıl sonu öğretmenler kurul toplantısı olur. Okul müdürü önündeki listeden bazı öğrencilerin isimlerini okur. Bu öğrenciler dersleri zayıf olan fakat tekrara kalsa da başarılı olamayacak tipte öğrencilerdir. Onları öğretmenlere sorar.
Öğretmenler öğrenci hakkında görüş belirtir. Mesela bir öğretmen der ki; bu öğrenci çalışkan olduğu hâlde başaramıyor ama çok saygılı, düzenli, temiz bir öğrencidir. Bir başka öğretmen; bu öğrenci çok fakir… Düzenli ders çalışamıyor. Annesi hasta. Etkileniyor…
Bu gibi itiraflar sonunda, notları aynı kalmak şartı ile bu öğrenci sınıf öğretmenler kurulu kararıyla bir üst sınıfa geçirilir.
Ölen kimse için yapılan dualar da böyledir.
Allaha kullar için adeta itirafta bulunurlar. Onu affet, o iyi bir insandı, günahını mağfiret et…
Allah ki bir okul müdüründen ve öğretmenlerden daha merhametlidir. O merhametlilerin en merhametlisidir. “Rahmetim kızgınlığımı aşmıştır” buyurur. Peygamberimizin ifadesiyle şöyledir: “Çocuğunu emziren bir kadını göstererek: şu kadın çocuğuna ne kadar merhametlidir bilir misiniz? O anne çocuğunu ateşe atabilir mi? İşte Allah o anneden daha fazla kullarına merhametlidir.” der.
Ölüm bir başka deyişle insanın hayatında bir kez, ilk kez fakat öncesini hatırlayamadığı, sonraki hâlinden de haber veremediği kendine özgü bir hâldir. Bir kez yaşar ama yaşadığından haber veremez.
Ölüm hak, insan aciz olunca, ölüme karşı efelenmenin anlamı yok. Öyle efelenen, İslam ile ilgili her konuda alaycı laflar söyleyen, inanmış gibi yapan fakat inanıp inanmadığı kendince bilinen, biraz da çevresindekilere gözdağı veren birinin ölümüne şahit oldum. Son anlarında yanında idim. Genç yaşta o burnundan kıl aldırmayan adamdan eser kalmamış, yalvaran gözlerle bakıyordu. Yardım dileniyordu.
Yalvardığım hâlde Allah diyemiyordu. Sonunda uzun bir solukla öldü gitti.
Bana bir şey olmaz, ben bir yolunu bulurum düşüncesine kapılanlar sonunda çok acı bir faturayı ödemek zorunda kalırlar.
Onlar için yapılan ne dualar samimi ne âminler samimidir.
Bir de anne veya babalarının cenaze namazını dahi kılmayan evlatlar var. Ne kadar acı bir durum. En yakınının cenaze namazını dahi kılmıyor veya kılamıyor. O anne -baba, bir ömürde çocuğuna cenaze namazını kılmasını dahi öğretememiş. Ne kadar acı…
Bir başka konu daha var ki; ne desek anlamsız. Cenaze namazları kılınırken kadınlar da yan tarafta bekleşirler. Cenaze namazına iştirak etmezler. Yahu siz Müslüman değil misiniz? Kendinizi kenara atarak bu dini, bir erkek egemen din hâline neden getiriyorsunuz? Cami imamları neden bu konuları kadınlara öğütlemezler? Kadınlar kendilerini böyle dini yarım hâle getirirler?
Cenaze namazı, namaz kılınan yere gelen her kadın ve erkeğe farzı kifayedir. Kadınların cenazenin defn zamanında mezarlığa girmesi de yasaklanmıştır. Defnden sonra girebilirler. Tenzihen mekruhtur. Vesselam.