Horasan’ın köpekleri de öyle yapar
Horasan’ın köpekleri de öyle yapar
İDRİS GÜNAYDIN
Yazılarıma çeşitli eleştiriler yapılmakta. Bunlardan inançsız olanlardan tutun da başka partilerden olanlara, başka fikirden olanlara kadar herkes bulunur. Ben, eleştiren herkese teşekkür ediyor, ayrıca inançsız olanlara da Allah’tan hidayet diliyorum.
Tabi ki insanım. Hatalar ile malulüm; herkesin olduğu gibi. “Kişi kendini bilmek gibi irfan olmaz” demişler. Ama kişinin bazen kendini bilmesi de başkalarına bağlıdır. Suretini ancak aynada görebilirsin.
Eleştirenlerden bazıları da “Vaktiyle kendisinin de Ak Partili olduğunu ve fakat şimdi daha oy vermeyeceğini; benim yazdıklarımın da kendisini daha çok kızdırdığını ve tamamen muhalefete ittiğini” yazmaktadır.
Burada, özellikle SGK emeklilerinin durumlarının kötü olduğunu ve mutlaka iyileştirilmesini bir daha yazmalıyım.
Kusura bakılmasın. Ben hem eleştirir hem de methederim. Çünkü bu iktidar, cumhuriyet tarihinin hem en uzun hem en başarılı iktidarıdır. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ise 1000 yıllık Türk Tarihinin en güçlü lideridir.
Böyle yazınca da mırın kırın edenler çıkıyor, “Fatih Sultan Mehmet ile nasıl mukayese ediyorsun ki; o peygamber müjdesine sahip olmuştur” diyorlar. Evet, Fatih öyledir ama annesinden padişah olarak doğmuştur. Daha şehzade iken arkasında 50.000 kişilik bir ordu bulunmaktadır. Kendinden önce padişah olan idareci babasıdır. Emrinde “ilay-ı kelimetullah” davasında 200.000 kişilik bir ordu vardır. Kalemiye, Seyfiye, Kazaiyye aynı gayededir.
Recep Tayyip Erdoğan öyle miydi?
Şunu açık söyleyeyim: Benim, şeftalinin sulusundan, ayvanın kurusundan bahsetmemi isteyenler boşuna heveslenmesin. Kur’an: “Vela yezidüzzalimine illa hasera: Bu Kur’an zalimin (yanlış yolda olanın) perişanlığını artırır” diyor. Benim yazılarım bahanesi ile muhalefete yaklaşan, zaten hiç gelmemiştir ki.
Kur’an ki öyle diyor; benim yazılarımdan da hoşlanmayanlar olacak. Muhalefete daha şiddetle yönelenler olabilir.
Almanya’da dostlarım var ve bana sık sık bilgi aktarıyorlar. Yazılarımı sıkı sıkıya takip edenler de var. Almanya’dan, Hollanda’dan, Belçika’dan, Fransa’dan, Avusturya’dan sık sık market fiyatlarından beni bilgilendirenler var.
Bu kış Avrupa’nın çoğu ülkesi geceleyin yorgan sardı üstüne biliyor musunuz? Çünkü Avrupa soğuk. Orada doğalgaz her an yanmak zorunda.
Daha iki gün önce okudum; eminim siz de okumuşsunuzdur; bazı Avrupa devletlerinde 50 litre motorinin kaç Euro’ya tekabül ettiğini listelemişler. Norveç-99 Euro, Almanya-73 Euro, listenin sonundaki Türkiye 55 Euro…
Bu fiyatların bize söylediği şu: Dünyanın ekonomik dengeleri her yerde bozuk ama Türkiye, yine o, tarım ülkesi olması avantajı ile kiraz yediremezse bile kayısı yedirebiliyor. Düşünün ki Avrupa’nın her sebze ve meyvesi Türkiye’ye bağımlı.
Tabi, bir de şu var: biz, bir kez sürçtü diye atın başını kesmeyiz. Bir defa düşündüğümüz kadar zam yapmadı diye vazgeçmeyiz. Bu hükümeti yolda bulmadık.
Görüyorsunuz; adamlar belediye başkanı olduk diye kendilerini kıdemli imparator yerine koyup altından girip üstünden çıkmışlar. İtiraf eden edene. Hiçbir işleri doğru değil ki. Butlandan butlana…
Bugünün meselesi değil sadece, eskiden beri öyle. İsmet İnönü denilen kişi 1.1000.000 km2’lik misak-ı milliyi 780.000 km2’ye indirirken ve vatan topraklarını Lozan’da bırakırken de öyle, Bülent Ecevit, Yunan bayrağındaki mavilere özlemle mavi gömlek giyip, Yunanistan aşkına şiir yazarken de DSP’nin mavi tonda bayrağını belirlerken de öyle… Hangisine el atsanız ihanet, dalalet, şenaet çıkıyor.
İstanbul’da yürüyen merdiven bulamayanlar yürüyerek çıksınlar deniyor da hırsızlık ağında görev alanlar en lüks villalarda oturmak için gıcır gıcır asansörlerle çıkıyorlar.
Rivayet edilir ki; Belh sultanı İbrahim b. Ethem’e, zamanın büyük arifi Behlül Dânâ sormuş: “Hazret! Tevekkül anlayışınız nasıldır?”
“Bulunca şükrederiz, bulamayınca sabrederiz” demiş İbrahim Ethem.
Behlül: “Horasan’ın köpekleri de öyle yapar. Bulunca yerler bulamayınca mecbur sabrederler.”
“Siz nasıl yaparsınız?” diye sormuş İbrahim Ethem. Behlül: “Bulunca dağıtırız, bulamayınca şükrederiz.”
Bizler, tabi dağıtma konusunda bazı sebeplerden dolayı eksiğiz ama hiç değilse inancımızdan vazgeçmiyoruz, kararımızdan da…
Cumhuriyetin ilanıyla Türk Milletine yapılan zulüm ne Çin’de yapıldı ne Rusya’da ne İran’da… Din yasak, dil yasak, eski usul giyim yasak, tarih yasak, yazı yasak, ölçü birimleri yasak, takvim yasak… Başkaldıranın başı yok hükmünde. Sindirilmiş, korkutulmuş fakir bir halk. Her köşe başını, ismini soy ismini değiştirdiğin Sabataistlere ve Ermenilere teslim et. Sonra koyu bir tek tip adam yetiştir. Bahset balığın tırmandığı kavaktan. Bu hükumetin işbaşına gelmesi değil, Süleyman Demirel’in bile işbaşına gelmesi bir devrim.
Biz onun için diyoruz: Bu hükumeti yolda bulmadık.
Bu milleti cehalet, bu ülkeyi de CHP’nin elinden feraset kurtarmıştır. Vesselam.