• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
İbrahim Karataş
İbrahim Karataş
TÜM YAZILARI

Ahlaksızlık da bir Avrupa değeri midir?

20 Kasım 2017
A


İbrahim Karataş İletişim: [email protected]

Ankara Valiliği geçtiğimiz hafta düzenlenmesi planlanan Alman LGBT film festivalini güvenlik ve halkın kin ve nefretini tahrik edeceği gerekçesiyle yasakladı. Beklendiği gibi ahlakı değil, ahlaksızlığı evrensel bir değer ve özgürlük olarak gören malum çevreler yasağa tepki gösterdiler. Yakın zamana kadar bir yasaklar ülkesi olan Türkiye’nin mağdur olmuş diğer kesimlerinin temel haklarına sessiz kalıp kendi kişisel temel tercihlerine engel çıkınca bağırmaya başlayan insanların tüm yasaklar yerine belli yasakları tercih edip, diğerlerini görmezden gelme haklarını tartışmayacağım. Onlar hiçbir zaman ötekinin maruz kaldığı yasakla ilgilenmediler.

Tartışılması gereken şey özgürlüklerin sınırı, subjektifliği ve siyasiliğidir. Ahlak evrensel bir değer midir? Birinin ahlakı diğeri için de geçerli midir? Kime göre ahlak ya da ahlaksızlık? Bu sorulara herkesin vereceği cevapları yaşadığı kültür ve inançları belirler. Örneğin Avustralya geçen hafta gay evliliğini %61 oy oranıyla kabul etti. Benzer bir referandum Türkiye’de yapılsa ezici bir çoğunlukla reddedilir. Eğer birileri Türk toplumunun ahlaksızlık olarak gördüğü bir yaşam tarzını (mesela bir AB değeri olarak dayatırsa) yine de kabul etmek zorunda mıdır? Benzeri uygulamaları reddettiğinde yasakçı bir ülke mi olur? 

İnsan kendi küçük dünyasında başka birine fiziki, maddi veya manevi zarar vermedikçe istediği gibi yaşayabilir ve kendi kurallarını kendisi belirleyebilir. Ancak zararın başkasına dokunduğu yerde özgürlükler biter.  Dolayısıyla toplum ahlakını bozan her türlü eylem, gösteri ve yayını engellemek, çoğunluğu oluşturan diğer insanların ahlaklı bir ortamda yaşama hakkının temini için gerekliyse, böyle bir uygulama yasakçılık olarak değerlendirilemez. 

Siyasi bağlamda, Ankara’daki film festivalinin siyasi bir etkinlik olduğuna inanmamız için çok sebep var. Türk halkının sapıklık olarak gördüğü bir etkinliğin Almanlar tarafından düzenlenmesi manidardır. Acaba bu tür organizasyonlara Türkiye’den kurumsal bir desteğin gelmeyeceği bilindiği için mi Almanlar organizatör oldu? Meselenin ahlaki yozlaşmanın yaygınlaştırılması için düzenlenen organize faaliyetlerin bir parçası olduğu iddiasına inanmak için de çok sebep var. Ahlaksızlığı kendi dünyalarında yaşamalarını savunmak ile bunu bir film festivali ile halka açmak, finanse etmek ve haberlerle yaymak ayrı şeylerdir. Yapılan etkinlik bir tür davettir. 

Sponsorları Almanlar olunca insanlar haklı olarak şüpheye düşüyorlar. Almanya ve AB aynı şefkati bugüne kadar mülteciler için göstermedi.  Söz verdiği halde yapması gereken mali yardımı türlü bahanelerle yapmadılar. Hayat mücadelesi veren insanların yaşam hakkı dururken cinsel tercihlerini adeta bir ideoloji şeklinde savunan insanların yardımlarına koşmalarında apaçık kötü niyet vardır. 

Eğer yine de meseleye haklar çerçevesinde bakılıyorsa neden sapkınca fikirlere karşı gelmek de bir hak olarak görülmüyor?  Valilik güvenliği ve halk içinde ayrışmayı değil de çoğunluğun demokratik hakkını (çünkü halkın çoğu karşı gelmekte) gerekçe göstererek film festivalini yasaklasaydı ne olurdu? “Muhtemelen  halkın demokratik tercihine göre karar verildi” demek yerine “çoğunluğun tahakkümü” deyip yine de valiliği ve hükümeti suçlarlardı. 

Zaten amaç da devleti suçlayıp azınlıkta kalmış tüm grupları hakları bahane ederek tahrik etmek ve karışıklık çıkarmaktan başka bir şey değil. Yabancı derneklerin sitelerine girip faaliyet raporlarına bir bakın. Destek verdiği kurumların tamamı LGBT, Kürtçü, sol, feminist vs. gibi gruplara aittir. Mezkur kitlelerin gösteri için sokaklara inmeleri, etkinlikler düzenlemeleri ve geçmişe nazaran aşırı derecede politize olmaları yabancı yardımları almaya başlamalarından sonraya denk gelir. 

Yabancılar için bugüne kadar mevzu, hakları savunma değil istismar oldu. Ve maalesef bunu başarabiliyorlar da. Türkiye gibi Müslüman bir ülkede ahlaksızlığın bir hak olarak görülüp festivaller düzenlenmesi ilgili makamları alarma geçirmeli. Etkinliğin adındaki  (Alman LGBT film festivali) ilk kelimeye dikkat buyurun. Aykırı bulduğumuz her aktivitenin arkasında yabancı bir sponsorun olması nazardan kaçmamalı ve gerekli tedbirler alınmalı.  Daha net bir ifadeyle yabancı STK’ların ve yabancılardan destek alan STK’ların faaliyetlerine dikkat edilmeli. 

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23