Yıl 1923... “Ne reddederseniz, hepsi cebimde”
akit
19.05.2001
HASAN ABİ’NİN VEFATINA
İTHAFEN...
Yarınlara emin adımlarla ilerleyebilmek için “bugün”ü iyi bilmek ve iyi değerlendirmek gerekir.
Bugün neler olup-bittiğini kavrayabilmek için de “dün”ü çok iyi tahlil etmek gerekir.
Dün, bugünün; bugün de yarının “tarla”sıdır!
Bugün ne ekersen, yarın da onu biçersin!
Tıpkı;
Dün ekilenlerin, bugün biçilmesi gibi.
Peki; dün ne ektik ki, bugün “kriz” biçiyoruz?
Malum, IMF habire dayatıyor:
• 2001’de eksi 3, 2002’de yüzde 5 büyüme.
• Kamu bankalarını hizaya sok!
• TÜPRAŞ’taki özel sektör payını yüzde 51’e çıkar!
• Fondaki bankaları kapat!
• Harcamaları yüzde 8 azalt!
• Memura, ilk altı ay için enflasyon kadar zam ver!
• Tarımda destekleme fiyatını kademeli olarak kaldır!
• Tarım ürününe, enflasyon oranında fiyat ver!
Bunların haricinde;
“Şekerpancarı” ve “tütün” üreticisi yoğun bir baskı altına alınıyor!
Şekerpancarı ve tütün ekim alanları daraltıldığı gibi, alınacak ürün miktarı da “kota”ya bağlanıyor!
Bu ne demek?
“Şeker” ve “tütün” piyasasının “dünya tekelleri”nin eline geçmesi demek!
Yani;
“ABD stokları”nın eritilmesi için, “Türk çiftçisi”nin feda edilmesi demek!
Zira;
Birkaç yıl sonra, şekerpancarı eken de kalmayacak, tütün diken de!
AYNEN İHL GİBİ!
Aslına bakarsanız;
“İmam Hatip Liseleri”ne oynanan oyunun, kurulan tuzağın aynısı “çiftçi” ve “köylü”ye kuruluyor!
“Sistem” aynı işliyor!..
“Anadolu evlâdı” gibi, “Anadolu”nun bizzat kendisi de yok ediliyor!
Ne oldu İHL’de?..
Önce “orta” kısımları kapatıldı... Yani, bir nevi “kota” getirildi öğrencilere!
Sonra, “üniversiteye giriş” yolları zorlaştırıldı!.. Normal liselerin puanları “sıfır onda beş” ile çarpılırken, İHL mezununun puanı “sıfır onda iki” ile çarpıldı!
Bu; İHL mezununun, normal lise mezunundan “2.5 kat” daha performans göstermesini istemesi demekti ki, bu da her babayiğidin harcı değil!
Baktılar ki;
Yine “tercih”var İHL’lere; bu defa da “iş alanları” daraltıldı!
“Polis olamazsın!”
“Subay” veya “astsubay” zaten olamıyordu!..
Bir süre sonra “memur” olması da yasaklanacak!
Ama, öte yanda diyorlar ki;
“İHL’ler açık... İsteyen gidebilir!”
Nah açık!..
Sen kalk; bir insanın kolunu-bacağını buda, ondan sonra da “yürü” de!
Hiç olacak şey mi?
Bu neye benziyor biliyor musunuz?
“Camiler açık” deyip de, camiye gidenleri “fişleme”ye!
POTANSİYEL KÖLELER!
Şimdi aynı oyun çiftçi ve köylüye oynanıyor!..
Kalkıp, “Türk tarımı katlediliyor” deseniz, hemen şu savunmayı yaparlar:
“Hayır katletmiyoruz, düzene sokuyoruz!”
Hangi düzen?
“Dikim alanları” daraltılan, “ihracat” alanları kısıtlanan köylü ne yapacak?..
Yapacağı şu:
Bir süre sonra, “lânet olsun” deyip vazgeçecek ekip/dikmekten!
Sonra?..
Sonrası malum;
Gelsin ithalatlar, gelsin bağımlılıklar!
Evirip-çevirmeye gerek yok... Lâfı bodoslamasına söylemek gerekir!..
Olan veya olacak olan şudur:
Bu ülkenin insanları, adım adım “ABD’nin köleleri” olmaya doğru sürüklenmektedir!
Bu ülkenin fertleri, geleceğin Türkiye’sinde potansiyel birer “Kunta-Kinte” veya potansiyel birer “Köle Isaura” olacaklardır!
Ceplerinde TL değil, “dolar” bulunacak, ama kimliklerinin görünmeyen yerinde “ücretli köle” yazacaktır!
Hasılı kelâm;
Hepimiz ABD’ye çalışacağız!..
Onlar üretecek, biz “ithal” edeceğiz!..
Tabiî;
Bir sonraki aşamada; kendi topraklarımızda “ABD’li patronlar”ın ücretli işçileri olacağımız gerçeği de unutulmamalı!
78 YIL ÖNCEKİ PLAN
Soracaksınız;
“Bu niye böyle?”
Sorunun cevabı “dün”de!
Bugün yaşamak zorunda kaldığımız “ekonomik kriz”lerin sebebi dünde!
Tüm bu krizler, tüm bu sıkıntılar dünde kotarıldı!
Dün yazılan “senaryo”lar, bugün “sahne”ye konuluyor, hepsi bu!
Biliyorum, şaşırdınız.
O halde, küçük bir “tarihî anekdot” aktarayım size.
Mustafa Müftüoğlu ağabey, “tarih yaprakları” arasında dolaşırken, “İsmet İnönü/Hatıralar” adlı kitabın 89 ve 90. sayfasında ilginç bir bilgiye rastlamış.
Ankara/1987 basım tarihli kitabın 2. cildinde;
1923’teki Lozan Konferansı’nın devam ettiği günlerde, İngiltere Temsilcisi Lord Curzon, bir gece, yanında Amerikan delegesi Mr. Chaild bulunduğu halde, Türk Heyeti Başkanıİsmet İnönü’ye diyor ki;
“Konferansta bir neticeye varacağız, ama memnun ayrılmayacağız.
Hiçbir işte bizi memnun etmiyorsunuz.
Hiçbir dediğimizi ma’kul olduğuna, haklı olduğuna bakmaksızın reddediyorsunuz!
En nihayet şu kanaate vardık ki; ne reddederseniz hepsini cebimize atıyoruz.
Memleketiniz haraptır, imar etmeyecek misiniz?
Bunun için paraya ihtiyacınız olacaktır.
Parayı nereden bulacaksınız?
Para; bugün, dünyada, bir bende var, bir de bu yanımdakinde. (Amerikan delegesi)
Unutmayın; ne reddederseniz, hepsi cebimdedir!
Harap bir memleketi nasıl kurtaracaksınız?
İhtiyaç sebebiyle yarın para istemek için karşımıza gelip diz çöktüğünüz zaman, bugün reddettiklerinizi birer birer cebimizden çıkartıp size göstereceğiz.”
“EL”İMİZİ VERİNCE
Mustafa Müftüoğlu ağabeyin, bu “anekdot”un altında düştüğü not, galiba “bugün yaşadıklarımız”ın en çarpıcı cevabı olsa gerek.
Diyor ki Mustafa Ağabey:
“Bugün istenen tavizlerin tamamı, acaba o gün cebe atılanlar mıdır?”
Galiba öyle...
Galibası fazla, aynen öyle!..
Dün istedikleri tavizleri kopartamayanlar, bugün söke söke ve misliyle alıyorlar!
Allah;
Yarınlarımızı korusun!..
Ne var ki;
Bugün “el”ini kaptırmış bir Türkiye’nin, yarın “kol”unu, hatta “gövde”sini kurtarması biraz zor görünüyor!
Hele hele;
Bu “ithal kafalı”larla çok zor!..
Türkiye’nin;
“Yerli” düşünenlere fırsat vermekten başka çaresi yok!
Ben böyle görüyorum.
Ya siz?..
------------------------------------------
“İşkence”dir Bu! - 17 Mayıs 2001 - akit
Bir insanın kendi kendine “işkence” etmesini aklım-havsalam almıyor.
Ama, oluyormuş... İnsan, kendi kendine “işkence” de edebiliyormuş... Bunu, Ecevit’te gördüm!
Önceki gün, TV ekranlarında, hem de 3 defa “sel” yerine “deprem” deyince, hele hele; Vali’nin önüne uzattığı “sel” yazılı kâğıdı göremeyip, “Rahşan’ın uyarısı”nı duyabilmek için “tin tin adımlar”la yürüyerek kulağını ona yaklaştırması yok mu, işte o anda acıdım kendisine!
Yapmayın bay Ecevit; kendi kendinize bu kadar “işkence” etmeyin!.. Hadi topluma saygınız yok, bari kendinize “saygı” gösterin!
Anlayın artık, “uzaktan kumanda” ile olmuyor bu iş!
Çekilin köşenize!..