Hilâl Haç mücadelesi bitmez!
Hilâl Haç mücadelesi bitmez!
YAŞAR DEĞİRMENCİ
Gündeme oturan meseleleri kendi değerlerimizle değerlendirmez, “mâzi-hâl-istikbal” düşüncesiyle de hareket etmezsek kafa karışıklığı ve kaostan kurtulamayız.
Türk milleti, Selçuklu’nun, Osmanlı’nın İslam’ı en güzel biçimde yaşamış bütün insanlarının manen içinde bulunduğu bir büyük beraberliktir. Bu duygulardan nasipsiz olanlar, Kemalizm’i ve Laikliği putlaştıranlar, bir sürü İslâm düşmanı kefere neredeyse Papanın ziyaretiyle şeriatçı olacak. Şu soruları soralım:
İslâm alfabesini Papa mı değiştirdi? Hilafeti papa mı kaldırdı? 18 sene ezanı papa mı yasakladı? 12 Adayı Papa mı verdi? Mecelleyi Papa mı kaldırdı? Laikliği Papa mı getirdi? Onca âlimi Papa mı astı? Şapka giymedikleri için yüzlerce insanı Papa mı öldürdü?
Papa XIV. Leo’nun Türkiye ziyareti sırasında Ankara’da gerçekleşen bir toplantısında çekilen bir fotoğraf, sosyal medyada yoğun tartışmalara yol açtı. Fotoğrafta, bir yanda geleneksel dini kıyafetleriyle Katolik din adamları, diğer yanda ise kravatlı ve takım elbiseli Türkiyeli Diyanet yetkilileri yer alıyor. Diyanet yetkililerinin kravatlı takım elbiseleri, bir zamanlar cübbe ve sarıkla temsil edilen İslami kimliğin yerini artık seküler bürokratik bir forma bıraktığını gösteriyor. Oysa aynı karedeki papazlar, modern dünyanın göbeğinde bile dini kimliklerinden taviz vermiyor; tam tersine bunu sembollerle öne çıkarıyor. Başımıza neler geldiğini/getirildiğini bile bilemez hâle getirilmişiz.
DİB karşısında oturan devlet başkanı! Değerli Ali İhsan KARAHASANOĞLU, Muharrem COŞKUN; Akit’in gerek TV gerekse gazetemizdeki program ve yazılarında takip edilen, gönül rahatlığı ile izlenen kardeşlerimizi tebrik ediyorum. Tesbit ve teşhislerinden istifade ederek yazımı tamamlıyorum.
“DİB ile Papanın yan yana oturduğu protokol resmine dikkatli baktığınızda neler görüyorsunuz? Nereden nereye geldiğimizin fotoğrafı! Kıyafet, asalet özgüven, rahatlık! Hristiyanların mümessili olan Papa’ya bakın Tipik bir klasik devlet memuru statüsüne indirgenen, Şeyhülislamlığı kaldırarak kendimize ait hiçbir şey bırakılmamış, mankurtlaştırılmış mümessilimize bakın. Papa Anıtkabir’e gidecek tabii. Müslümanların başını temsil eden hilafeti kaldırıp Müslümanların birleşemeyip paramparça yaptığı, Ayasofya’yı camilikten çıkardığı, İtalya ceza kanunu, İsviçre medeni kanunu, Alman ticaret kanunu, Müslümanların değil, bizim taleplerimizi getirdiğin için sana şükran minnet borcunun ifadesi olarak eğilecek tabii. Ama biz Müslümanlar, yalnız Rabbimiz Allah Teala’nın huzurunda namazımızdaki rükû ve secdede eğiliriz. Bunları bilin öğrenin!
Şahıslar ilahlaştırılmadan, yapılanlar tenkit süzgecinden geçirilmeden, din/dil ve tarih şuuru verilmeden kendi kültürümüzü bilemeyiz/öğrenemeyiz/öğretemeyiz. Milletin, ümmetin, insanlığın ümidi biziz. Biz millet olarak insanın haysiyetini, şerefini korumakla sorumlu ve yükümlüyüz. Mukaddesatın, kutsiyetin, kaynağı ve aslî konusu; sadece imandır, dindir, İslâm’dır. Tek hak dindir. Bizler de Elhamdülillah Müslümanız. Dinimize uyalım, dinimizi kendimize uydurmayalım. İslam’a teslim olalım ve onu en güzel (üsveyi hasene) şekliyle temsil edelim. Peygamberimizi hayatın dışına itmeyelim. Peygamberimizin sahte kutsallarla mücadelesini, unutmayalım. Oryantalistlerle, sekülerleşme ile paganizmle, putlaşmalarla, sahte kutsallarla mücadele ederek teslim olmayarak O izi sürelim.
Dine; toplumsal hayatın kapılarını (laiklik, demokrasi, vs. hangi isim altında olursa olsun) kapatırsanız dinin zayıflaması devlet için tehlikedir. Devletin sahibi millettir. Milletin dini, milletin manevi yapısı, devletin himayesi altındadır. ‘Köklere inemezsek göklere yükselemeyiz.’ Sözünü de Papa ziyaretinde unutmayalım!
Maddi-manevî kaybettiklerimizi de unutmayacağız/unutturmayacağız. İnkılap adı altında yapılan kültür katliamı, zihin, zaman ve zemin işgalini de. Osmanoğulları’nın bir günde apar topar sürülmeleri de altı yüz elli senelik hanedanın yaptığı hizmetler de unutturulamaz. Osmanoğulları’ndan, haçlıların intikamını alıp Osmanlı’yı yıkmasını da. Unutmadık, unutmayacağız. Direniş, diriliş ve fetih ruhunu kaybetmeyelim. Devletimiz yaşıyor ve yaşayacak. Milletimizin yaptığı duada bile devlet-millet beraber zikrediliyor. “Allah devlete millete zeval vermesin” diyerek. Tenkitte ve övgüde ölçüyü kaçırmayalım.
*Biz halifeliği sonlandırırken, adamlar laiklik histerisine tutulmadılar, Hristiyanlar için Vatikan Devleti’ni kurdular. Vatikan devletinin başındaki kişi de o selam durulan Papa.
Herhangi bir Papa değil. Vatikan Devlet Başkanı olduğu için selam duruluyor.
“Laiklik var. Din ile devlet işleri ayrılmalı” deyip, dini görünürlüğü devletten uzaklaştıranlar kendileri. Ama laikliği aldıkları Batı, Papa’yı devlet başkanı yapmış.
Devlet başkanı olunca da diğer devlet başkanlarına uygulanan protokol gereği, Papa’ya da bir subayımız selam durmak zorunda kalmış.
*Hem içi boş sözlerin, maddiyatın/dünya zevklerinin kutsandığı sözlerin bulunduğu şarkılar yerine, Hz. Peygamber’i yücelten bir ilahi okunduğu için. Hayatında ilk defa Taleal Bedru ilahisini dinleyen ve şimdi bize “Siz nasıl Müslümanlarsınız. Peygamber efendimiz için söylenen sözleri, Papa’nın karşılamasında söylenmesine nasıl itiraz etmezsiniz.” çıkışını yapan kardeşlerimiz zihin işgalinden kurtulsunlar önce. Şunu sorsak, belki uyanırsınız:
Megali Idea mimarı, İngilizlerin desteğiyle Türkiye ile savaşa giren Yunanistan Başbakanı Venizelos’u seven, eşlerini değiştirerek dans eden, adamı bağrına basan kim?
Papa’nın Sultanahmet camiini ziyaretine izin verilen ama Ayasofya ziyaretine izin verilmediğini niye unutuyorsunuz? Bu güruha: “Riyakârlar, satılmış kalemler” dersek haksız mıyız? Biz sizin Taleal Bedru aşkınızın, arkasında nasıl bir riyakârlık olduğunu çok iyi biliyoruz. Bu ülkede ilahi söyleyen çocukları, nasıl manşetlerden hedef gösterdiğinizi, İlahi söylenmesini suç gibi gösterdiğinizi, darbeye gerekçe yapmaya kalktığınızı unutmadık!
Diplomatik bir dille, Papa’nın yüzüne tebliğ yapılmış. Bunu bile düşünemiyorsunuz.
Hz. Peygamber için Medinelilerin övgü sözleri hatırlatılıp, “Hz. İsa’dan sonra bir peygamber daha geldi, sana hatırlatıyoruz” denilmiş olduğunu da unutmayın!
Darbeye gerekçe yapmaya kalkışıldığı günlerden Papa’ya, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde ilahi dinletildiği bugüne geldik. Fitnecilere aldırmıyor, “Elhamdülillah” diyorum.