• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Fahrettin Dede
Fahrettin Dede
TÜM YAZILARI

Mısırlı muhalifin Türkiye’ye anlattıkları

01 Şubat 2019
A


Fahrettin Dede İletişim: [email protected]

Son yazımda el-Cezire’nin “7 senede” başlıklı belgesel filminden bahsetmiştim. Tüyleri diken diken eden ve devrim-darbe sonrası Mısır toplumundaki dinsizleşmeye odaklanan belgeseli Mısırlı muhalif Mahmud Fethi (Mahmoud Fathy) ile konuştum. 2009’da tüm dünya halkları arasında dindarlığın en yüksek olduğu ülkelerden biri olarak zikredilen Mısır’da ne olmuştu da 18-35 yaş arası Mısırlıların yüzde 6,5’i bir ilahın olup olmadığını bilmediklerini, yüzde 4’ü ise kendilerini dinsiz olarak tanımlayacak noktaya gelmişti.

Mahmud Fethi, Mısır’daki entelektüel gençlik hareketlerine öncülük eden Fazilet Partisi’nin genel başkanı... Aslen mimar olmakla birlikte Kur’an-ı Kerim mahtutatı ve kıraatleri gibi farklı alanlarda uzmanlık belgeleri var. Ülkenin seçilmiş Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’nin de son günlerinde gençlikten sorumlu danışmanı idi.

Son zamanlarda Mısır’ı yeniden devrimsel zemine çekmek için “Ümmet akımı” adında çalışmalar yürütüyor. Fethi’ye belgesel ve Mısır’daki dinsizleşme modasını sordum. “Gençlerimiz boşvermişlik içinde. Belgesel, bildiklerimizi bize trajedik bir şekilde bir kez daha anlattı” dedi. Mısır gerçeğini Fethi anlattı, ben de madde madde not ettim. İşte o maddeler:

TOPYEKÜN KUŞATMA ALTINDAYIZ

İslam ülkelerine yönelik komplolar hiç bitmedi. İslâm ve Müslümanlara yönelik komplolar henüz hilafet varken başladı, hilâfet ilga edildi ama bu komplolar bitmedi.

■ Topyekün kuşatma altındayız. Ortadoğu’da son 100 yılda hiç bir Müslüman halkın kendisini yönetmesine izin vermediler. Emperyalistler, kaynaklarımızı sömürüp liderlerimizi atadılar. Geride kalan 20 yıldaki örnekten görüyoruz ki; kendini demokratik biçimde yönetebilen tek örnek Türkiye... Türkiye’de halk liderini seçiyor, lider de halkına hizmet ediyor.

■ Ortadoğu halklarının ümidi Türkiye... Bu yüzden de Türkiye’ye yönelik savaş bu denli büyük. Türkiye’nin kendi kendini yönetmesini ve Arap halklarıyla bu kadar yakın ilişki içinde olmasını istemiyorlar.

TÜRKİYE’DEKİ ÖZGÜRLÜKLER KORUNMALI

■ Türk halkına şunu belirtmem gerekiyor ki, her hükümetin iyi noktaları ve ayıpları olur. Türkiye’de muhalif kesim hükümetle ne denli sorun yaşarsa yaşasın Türkiye’nin demokratik kazanımlarını kaybedecek tutumlara karşı dikkat etmelidir. Çünkü bizde devrimin kazanımları korunamadı. Asker; İsrail, BAE ve Suud desteğiyle darbe yaptı. 2013’te Mursi’ye karşı Sisi’yi destekleyenlerin büyük kısmı bugün hapiste! Türkiye’deki özgürlükçü atmosfer korunmalıdır.

■ Türkiye’nin büyük ölçüde sistemini oturttuğunu gözlemliyorum. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, halkçı ve güçlü bir lider. Ama aynı zamanda arkasında sözcüsü İbrahim Kalın, Yasin Aktay, Fahrettin Altun gibi entelektüel ve akademik derinlikte güçlü isimlerin yer aldığını görüyoruz. Hakeza Ahmet Davutoğlu vardı daha önce... Türkiye başa çıktığı zorlukların farkında ve bunları temellendirebilecek bir siyasetle hareket ediyor.

■ Bugün 400 milyonluk Arap dünyası Türkiye’ye akın etmek istiyor. 70’lerde Araplar, petrolün çıkması sonrası Körfez ülkelerine giderdi, bugün ise seyahat için, çalışmak için, tedavi ve öğrenim için Türkiye’yi tercih ediyorlar. Fas’tan Irak ve Yemen’e kadar Türkiye düşü kurmayan Arap sayısı çok az. Şunu bilin ki Türkiye, Türkiye’den büyük.

Mısır ve Türkiye’den özellikle korkuyorlar. Çünkü iki devletin hem kendi içinde hem de dış dünyada büyük bir ağırlığı var. Mısır-Türkiye ittifakı oyunları bozabilecek bir birlikteliktir. İslam ve doğu milletlerinin ilerlemesi Türkiye ve Mısır’ın birlikte hareket etmesine bağlı...

BÜYÜK VE KÜÇÜK HAPİSHANELER

■ Arap halkları 2011’deki devrimler öncesinde sınırları vatan toprakları olan büyük hapishanelerde yaşıyorlardı. Tabii bir de bu büyük hapishaneler içinde dört duvarlık küçük hapishaneler vardı. Türkiye’deki sağcı ve solcu gençlerin 12 Eylül döneminde yaşadığı işkenceleri, Arap gençleri on yıllardır yaşıyordu.

■ Büyük hapishanedeki halk bütün özgürlüklerinden mahrum idi. Küçük hapishanelerde ise geriye kalan bazı basit haklarını almakla kalmıyorlar aynı zamanda sistematik işkence, erkeklere ve kadınlara tecavüzler yaşanıyordu. Bazı halklar baskı yönetimlerinde yaşamayı anlamıyor; Suriye’de erkeklerin gözü önünde eşlerine tecavüz son derece sıradan bir uygulamadır.

Türkler taifeci yönetim anlayışını bizim kadar bilmiyor. 15 Temmuz’da bu hedeflendi; FETÖ başarılı olsaydı, Türkiye’yi gerçek bir taifeci yönetim anlayışıyla tanıştıracaktı. Asker elbisesi giymiş bir ideoloji! Bizim ülkelerimizde de tam olarak bu var.

■ Bunları yaşayan halkların harekete geçmesi kadar doğal ne olabilir? Halklar kurban vereceklerini bilmelerine rağmen harekete geçti. Devrimler 2011’deki ilk turda başarılı oldu, 2013’ten itibaren ikinci turda karşı devrimciler kazandı. Ama bu devrimlerin üçüncü turu başladığında İslamî siyaset liderlerinin sorunlarını aşmaları şartıyla halklar kazanacaktır. Yoksa halklar kendi yeni liderlerini çıkartacaktır.

■ 3 Temmuz 2013’teki darbenin ilk gününden itibaren bu darbenin sadece Cumhurbaşkanımız Muhammed Mursi’ye yönelik bir siyasi darbe olmadığını aynı zamanda Mısır’ın tarihten tevarüs ettiği her şeye yönelik bir darbe olduğunu anlattım insanlara... İslam’a, tarihe, halka, ekonomiye, jeo-politike darbe... Bugün geldiğimiz noktada gençlerimiz dinsizleşiyor.

YA DAEŞ YA DİNSİZLİK Mİ?

■ Aklı başında Müslüman siyasetçilerin çalışmadığı vasatta; Sisi’nin politikaları Mısırlı gençleri ya uyuşturucu bataklığına, ya dinsizliğe ya da DAEŞ’e itiyor. Her halükârda Mısırlı genç, ülkeye ve dinine bağlılığını yitiriyor. Ülkede reform isteyen bütün gençlerin sonu ya katledilmek ya da soluğu hapishanede almak.

■ Sistem şöyle işliyor: Mısırlı genç özgürlük istediği için hapse atılır; günlerce, aylarca, yıllarca işkenceden geçirilir. Bu sırada Sisi’ye karşı iyice bilenmiştir ve hapiste DAEŞ mensuplarının arasındadır. Çıktığında ilk gideceği yer Sina yarımadasındaki DAEŞ saflarıdır. Bu da Sisi’ye sözüm ona terörle savaştığı vehminde haklı bahane oluşturur. Biz bu oyunu bozmanın mücadelesini veriyoruz.

■ Mısır gençliğini “ya DAEŞ ya dinsizlik” ikileminden kurtarmalıyız. Gençleri sahiplenmemiz gerekiyor ve Türkiye’nin tecrübelerinden bu konuda da istifade etmeliyiz. Biz barış dinini temsil ediyoruz. Ve büyük bir tarihi birikimimiz var.

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23