• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ayhan Demir
Ayhan Demir
TÜM YAZILARI

Haydi Galata’ya...

31 Aralık 2025
A


Ayhan Demir İletişim: [email protected]

Haydi Galata’ya...

AYHAN DEMİR

En baştan söyleyelim: Yahudilerin işgal ettikleri bölgelerin tamamına, en başından beri ‘Filistin toprakları’ diyoruz. Bu tarihî bir hakikattir. Mevcut durumu tanımadık, tanımıyoruz.

Filistin toprakları; Kudüs şehri, Mescidi Aksa ve Gazze, eli kanlı bir mafyanın elindedir. Orada yaşananlar, artık yazılara, dosyalara, kitaplara sığmıyor. O topraklarda, insanlar değil, insanlık katlediliyor. Bu sistemli ve örgütlü bir şekilde yapılıyor.


İsrail, orantısız bir güç eşliğinde, Filistinlilere karşı devlet terörü uyguluyor. Ortada, tahammül sınırlarını aşan bir zulüm var. Bir mezalim yaşanıyor. Atari oynar gibi insanları öldürüyorlar. Çocuk ve kadın demeden, Filistinli kardeşimizi şehit ediyorlar. 

İşgalciler, özellikle Gazze’deki Filistinlileri yıllardır kuşatma altında tutuyor. Gazze’de hayat neredeyse felç olmuş. Ev yok, temel ihtiyaç malzemeleri yok, su ve elektrik yok, iş yok, yok oğlu yok. Tam bir açık hava hapishanesi…


Siyonistler, Gazze’deki on binlerce evi vurdular. Yanı sıra camileri ve okulları hedef aldılar. Ambulansları, hastaneleri ve hatta mezarlıkları bile bombaladılar. Yasaklı silahları kullanıyorlar. Savaş suçu işliyorlar. Bu vahşeti yapanlar, ne yazık ki, hiçbir pişmanlık belirtisi göstermiyorlar. İnsan olmanın bütün özelliklerini, kaybetmişler. İnsan kalmanın bütün inceliklerini, terk etmişler. Utanma duygularını aldırmışlar.



Durum net: Filistinliler işgalci askerleri, siyonistler ise masum çocukları öldürüyor. İsrail, sivilleri katledince, bunun adına, “kendini savunma” deniliyor. Filistinliler, işgalci askerleri öldürünce de “terör eylemi” oluyor. Bitmedi: Filistin’de yaşanan büyük haksızlığa karşı çıkan herkes de derhal “teröristleri desteklemekle” suçlanıyor. Peki, Filistinliler hiçbir şey yapmayıp evlerinde otursalar, yine aynı acımasızlığa maruz kalmıyorlar mı? Evet, kalıyorlar. O halde?..


Onca kötülüğün, zulmün, kahredici görüntünün bir bedeli olmasın mı? İsteniyor ki, olmasın. Yahudi, her dilediğini yapsın. Buna karşılık, burnu bile kanamasın. 

Yeri gelmişken: Siyonizm denilen şeyin yahudilerle ilgisi yokmuş gibi yapılıyor. “Siyonistler ile yahudiler aynı şey değil” deniliyor. Biz de şunu soruyoruz: Bütün bu katliamları, utanç verici işleri yapanlar kimler? “Bir kurşunla iki can” diyerek, hamile kadınların öldürülmesini teşvik eden kim? Hayatını kaybeden yüzlerce masumun üzerinde ölüm dansı yapan? El-Cevap: Siyonistler. Peki, onlar kim? Yahudiler.


Yahudilerin anlamak istemedikleri şey: Kadınları ve çocukları öldürmek, bir aileyi tamamen yok etmek hangi sorunu çözecek? Öldürmekle olsaydı eğer, bugün, Filistin davası diye bir şey kalmazdı. Aksine her şehit, ardından onlarca mücahidi getiriyor, özgür Filistin’e giden yolu biraz daha açıyor.


Siyonistler, öyle bir yerden gelmişlerdir ki, hem dağdakini, hem bağdakini kovuyorlar. Bir vatan, dünyanın gözü önünde, milletinden kaçırılıyor. Bu sebeple her kim “siyonistlerin kendini savunma hakkından” söz ediyorsa, bizden değildir. Elhamdülillah, biz de onlardan değiliz. 


Amerika, “İsrail’in sonuna kadar arkasındayız” diye açıklama yapıyor. Ne olursa olsun. Ne yaparlarsa yapsınlar. Bizim tavrımız da, bu şekilde, keskin olmalıdır. Çünkü “bu bir iman meselesidir.”

Üçü, beşi bilmeyiz. Bildiğimiz budur: Dünya, inancımızdan daha büyük değildir.

Bazılarının seslendirdiği gibi Filistin meselesinde tarafsız kalamayız. Fakat, lakin veya ama diyemeyiz. “Fakat Hamas uslu durmuyor” gibi. “Lakin Filistinliler de toprak satmış” gibi. “Ama iyi yahudiler de var” gibi. Bu en başta, atalarımızın aziz hatırasına ve tarihimize saygısızlıktır. Çünkü Filistin topraklarının, Kudüs’ün son hamisi bizlerdik. Oralar, maalesef, bizim elimizden çıktı. Hiçbir hakiki mümin, bu derde kayıtsız kalamaz.


Türkiye, bazı eksiklerine rağmen, Filistin davasında tarihî bir mesuliyetten hareket ediyor. Filistin topraklarını yüz sene önce cephede savunuyorduk. Bugün ise Filistinlilerin hak ve hukuklarını uluslararası arenada savunmaya gayret ediyoruz.

Filistin toprakları ve Kudüs davası için her türlü çabayı sonuna kadar göstermeliyiz. Yazacak, konuşacak, çalışacak ve konuyu daima sıcak tutacağız. Güçlü itirazlar ve büyük protestolar. Yorulduk diye pes edecek, üzüldük diye geri çekilecek değiliz. Umutsuzluk yok. Sinmeyeceğiz, susmayacağız. Nerede bir miting varsa katılacak, nerede bir faaliyet varsa el uzatacak, omuz vereceğiz. 



Tam bu noktada Nurettin Topçu’nun, Para ve Yahudi başlıklı yazısından birkaç cümleyi beraber okuyalım: “Esasen insanoğlunun iki düşmanı, iki şeytanı vardır: Para ve yahudi. Yahudi paraya, para yahudiye tapar.” “Para ile yahudi bir ve aynı varlık halinde yaşarlar.” (Ahlâk Nizamı, Dergâh Yayınları)

Evet, yahudinin zayıf noktası paradır. Ekonomik ambargo uygulansa, malları alınıp satılmasa, anlaşmalar ve ihaleler iptal edilse, bu daha çok işe yarayacaktır. Canları yanacaktır. En azından, biz bir şey yapmış olacağız.


Bir şey daha: Filistin’e destek mitingleri, kimilerinin aklını başına, kimilerinin de yüreğini ağzına getiriyor. Hani, “dosta güven, düşmana korku vermek” denilir ya, öyle bir şey. 

Sözgelimi, Türkiye’de 1 milyon kişilik bir yürüyüş yapılsa, eminim ki çok şey değişir. Amerika ve İsrail, hesaplarını tekrar gözden geçirmek, bir kez daha düşünmek zorunda kalır.

Bu sebeple: Haydi, 1 Ocak 2026’da Galata Köprüsü’ne…

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23