• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Atilla Özdür
Atilla Özdür
TÜM YAZILARI

Harama yakın – haramdan uzak…

07 Mart 2019
A


Atilla Özdür İletişim: [email protected]

 Bankalar, maaşları için kendilerini tercihli veznedar seçen emeklilere teşekkür babında “hediye ücreti!” vermeye başladılar. İlk hediye geçen sene başlamıştı, Diyanet İşleri Başkanı, söz konusu ücretli hediyelerin, “harama yakınlığından” söz etmişti. 

Bankalar, hesap kitap adamıdır. Ayni eşekten üç kez post çıkaramıyacaksa, ne arpa verir ne de su. Demek ki, devlet ile emeklisiyle ilgili veznedarlık hizmeti bankalara iyi para bırakıyor. Bu paradan kopardığı bir parça ile de, kendilerine bu hizmeti ayarlatan emeklilere teşekkür ediyorlar… 

Aklı evvel muzibin biri durgun suya bir yem atmış. Seyredecek, balıkların gelmesini. Gelince de, durgun suyun dalgalanmasını…

Diyanet İşleri Başkanı, bu yeme, “harama yakınlık” hükmünde bulunmuş ya, bir CHP mebusu da, sanırız eski mebuslardan olacak, “Yok hayır, olur mu fukaracığım, harama yakınlık da ne alem, bilakis, uzak mı uzak. Kilometreler yetmez arayı ölçmek için!…

Acaba hangisi, şaşırtmadan tam isabeti tutturuyor…

Şöyle sorarak başlayalım…

Bankaların, emekliye ödedikleri bu teşekkür borcunun kaynağı nereden?..

Devletin veznedarlığını yaparak emekliye ödedikleri aylık ya da üç aylıkların, ödemelerin ilk gününde hak sahiplerince hepsinin birden çekilip alındığını düşünelim, yine bu teşekkür ikramında bulunmak isterler miydi?..

Ayrıca, bankalar ile emekli arasındaki hizmet ilişkisinin de tek boyutlu olarak kalması şartıyla haaa. Yani banka, devletin gönderdiği parayı hak sahibinin eline teslim ettiğinde, alan veren arasındaki ilişki de kesilecek. Bundan sonra ücrete tabi her hangi bir hizmet alışverişi de yapılmayacak…

Banka ile teşekkür hediyesi sunulan emekli, bir daha birbirlerini hiç görmeyecekler…

Bankalar tarafından ödeme süresinin zaman miktar oranlaması muhtemelen yapılmış olmalı. Zira bankalar, yaş tahtaya basmazlar. Ödemeler, dönemin ilk gününden hitamına kadar dönem sürecinde zamana yayıldığında, azala azala ertesi devreye bir miktar bakiye kalıyor…

Emeklinin hepsi hesaplarını sıfırlamadıklarında durumu müsait olanlar, bakiye alacaklarını bankanın emniyetine bırakmış oluyorlar…

Bu bakiyelerin kümülatif birikintileri de, hiç şaşmaz, bankaların emekliye yutturduğu maaş ikramiyesi denilen zokanın omurgasıdır…

Bu paranın, harama yakınlığını, herkesin aklı fikri yerindedir, emeklinin kendisi düşünüp bulabilir…

Bunun dışında daha başka bankacılık hizmeti olarak, banka ile emekli arasında çay kahve sohbetine de gerek kalmaz…

Ayrıca Türkiye, serviste halen kullanılmakta olan aynalı telefon sayısının beher nüfus başına düşen miktarı yönünden, galiba dünyada ikinci sırada…

Buna ilaveten internetler, gaz, su ve elektrik faturaları da, bankalara sütün kaymağı….

Hepsinin fevkinde, banka münadileri, dal üstünde tüneyen kargalara şöyle bağırıyorlar…

Ayda bin lira harcamak şartıyla koşun gelin size de hemen bir kredi kartı verelim. Ayda bin lira harcayın, biz de size buna karşı iki yüz elli lira “para puan, bonus kart, ballı badem vs, verelim”. Ayda mı senede mi ve sadece bir kez mi?...

Bilirsiniz karga, gagasında peynir, dalın üstüne tünemiş. Yoldan geçen tilki de bunu görmüş…

Karga kardeş, senin ne güzel. Bir türkü söyle de sevindir bizi, olmaz mı?

Karga da gurur ve iftiharla açmış gagasını, ggaaggg, Düştü peynir, ggaaggg!…..

YUTMAYIN BU ZEHİRLİ DOLMALARI!... 

BANKALARIN ARABASINA BİNEREK 

KARGA OLMAYIN, Haram yemeyin… 

Gideceksin bankaya, “Bak abi ben geldim. Ver bir kart”, diyeceksin. Çıkacaksın çarşıya, baldı, kaymaktı. Küçük oğlana yeni çıkan tabletlerden bir tablet, “Arkadaşlarının yanında eksikli kalmasın, zavallı kızımız ezilmesin” diyerek, “En son modasından bir türban ve bir de yazlık kıyafet, kebabçıda coca colalı aile boyu bir ziyafet ve harca bin lirayı, kartı götür bankaya teslim et…

İki yüz elliyi de koy cebe…

Daha ne istiyorsun?..

Sahi, şu para puan, bonus kart dedikleri zokanın aslı esası nedir?! Bi’ söylense de öğrensek!

Şimdi gelin yerli ve milli kafayla eskileri yâd edelim …

Devlet, emeklisinin haklarını iki milli bankaya gönderirdi. Hak sahipleri de bunların veznesinden alırdı. Vakıfbank da bunlara katılırsa, banka kartlarıyla izdiham önlenir. Devletin ödediği veznedarlık bedeli de milli bankalara kalır…

Yabancılarla yerli kapitalistler, dağıtım işine katılınca, yerli ve milli kasada içeride kalması gereken veznedarlık ücreti dışarıya kaçıyor. Beka sorununun ince lifleri de, buralardan gıdalanır. Düşünmek gerekir…

NA milliler, hiç şüphesiz, devletin önüne hemencecik REKABET takozunu çıkaracaklar. Bu kesindir…

Hayır…

Vezne yemi” topyekûn planda hepsinin önüne atıldığında, emeklilerimiz kitle halinde bankaların faiz saldırılarıyla karşı karşıya kalıyorlar…

Dini hassasiyetlerinden ötürü, hak sahibi emeklilerimizin talebi, MİLLİ VEZNEDİR…

 İşte bu kadar…

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23