• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Atilla Özdür
Atilla Özdür
TÜM YAZILARI

Emekliye hediye…

16 Mart 2020
A


Atilla Özdür İletişim: [email protected]

Birbirlerini kendi aralarında karıştırıp melez bir ürüne dönüştürmenin imkânsız olduğu iki sıvı..

Su ve zeytinyağı… Birisi, disiplinli Müslüman hayatı, diğeri de ladini serbestlik…

Serbestiler, genel olarak fiili hayatlarında, hatta inançlarında İslam’a karşı dururlar. Laik bir sistemde birlikte yaşayan Müslümanlar ise, bağlandıkları pratik dini kuralları İslam olarak kabullendiklerinde, bu kabulün üzerini kaplayan tortu silinip atıldığında, altından çıkan şeriata, “Ooo, bu kadarına da gelemem, kardeşim” itirazını anında bastırırlar…

Madem ki Müslümanlık kul haklarına karşı aşırı hassasiyet gösteriyor, o zaman Müslüman hükümetler, Müslüman olmayan dinsizlerin, Allah tanımazların ödedikleri vergilerle cami imamlarına maaş veremeyecekleri gibi, cami ve medrese de inşa edemezler… Amma, nasıl oluyor bunlar”?...

Genellikle itirazlarını, bu kalıba dökerek yaparlar… Her gün yüzlercesi Müslüman mezarlıklarına gömülen birçoğunun yaptığı gibi…

İtirazcılıkta işin suyunu adamakıllı kaçıranlar ise, bilmedikleri meselelere burunlarını sokarcasına, “Hıristiyanları dost edinmiyorlarsa da, onların imal ettikleri otomobile biniyor ve sahipliğine de can atıyorlar” formatı içinden, laiklik konusundaki cehaletlerini sergilemekten de çekinmezler…

YENİ Türkiye, ya da Atatürk İhtilali, Müslümanlığın paralel hayat tarzı olarak benimsenmesini yasaklamıştır. Mesela, Lozan ile yerli ve yabancı azınlıklara tanınan seri haklar, yerli Müslümanlardan kıskanılmış. Bu haklarını kullanan Museviler, kendi dini temsilcilerinin hangi gıdaların yenilip yenilemeyeceğini markalarına kadar, bir başka ifadesiyle helal veya haram olduğunu tespit ettiklerini markalarına varıncaya dek, bağlılarını bu bilgileri hayatlarına esas almaya çağırırlar…

Yerli Müslümanların böyle bir hakları yok. Çünkü bu doğrultuda kendilerini uyaracak özel temsilcileri bulunmuyor. Bu konularda Hakk rızasına çalışan kişilerin de, resmiyetçe kabul gören lisansları yok. Bunların hareketleri, konuşmaları, özel hayatlarına varıncaya dek bütün adımları, dört cephesinden kontrol altında tutulur… Laiklikte herkes tavuğunu istediği yerden alacak ve arzu ettiği biçimde kesip biçip pişirecek…

Şuraya bakar mısınız?...

Bankaların emekli maaşlarına veznedarlık hizmetini yüklenmesinin üzerine bir de kendi cebinden bunun hediyesini çıkardılar…

Promosyon dedikleri bu hediye, Musevilikte ne olursa olabilirse tamam da, Müslümanlıkta nedir?... Bu konuda mütereddit kalan Diyanet, “Biraz harama benziyorsa da” demekten öteye gitmiyor, gidemiyor…

Neden?... Bunun bir tarafı, devletin resmi hizmeti, bankalardan hizmet satın alma yoluyla emekliye verilen devlet desteği. Yani, SU…

Diğer yanı da, bu hizmetin bedel karşılığında devletin emeklileri lehine bankalardan satın alınan bir başka hizmet. Bu hizmet, suyu yokuş yukarı akıtan öyle bir hizmettir ki, gişe işlemlerinin verdiği yorgunluk yetmiyormuş gibi, bir de bunun üzerine emekliye hediye vermeyi zorlama… Bu kez de sahtesinden, bal kaymak, ZEYTİNYAĞI…

Bankaların, veznedar sıfatıyla maaşlarını dağıttıkları emeklilere toka edilen hediyeler, helal midir haram mıdır meselesi, mevsim itibariyle bu günlerde yine gündemde…

Diyanet İşleri Başkanlığı, devletin bu alandaki resmi temsilcisi olmasına ilaveten, ayrıca Müslümanların da tepeden inme temsilcisi… 

Müslümanların, Museviler gibi imtiyazlı özel bir temsilcisinin bulunmamasından ötürü bu görevi, aynı zamanda devletin de kendisi sayılan Diyanet Başkanlığı üstlenmiş…

Bankalar, hizmet satacak ve ücretini alacak. Aslında veznedarınız olan bankadan hizmetini alan emekli bunun bedelini de kendisinin ödemesi gerekir. Zira mantık buna amir…

Al takke ver külah değil midir, hayatın gerçeği?...

Amma, laiklikten olacak, sular yukarıya doğru ters akıtılıyor. Hizmet bedeli anlamındaki hediyeyi emeklinin kendisi vereceğine, hizmetçisi olan banka bunu istememekle kalmıyor ve ayrıca hiçbir suçu ve hatası yok iken, sanki cezalıymış gibi kendisi ödüyor, hem de devlet emriyle…

Çok karışık ve dolambaçlı işler…

Beri yandan bankalar, emeklilerden evvel devlete hizmet satıyorlar. DEVLET, kendisinden alacaklı EMEKLİLERİN isimlerini listelenerek yekûnu tespit edilen meblağı “al bunları sahiplerine dağıt” emriyle bir hizmet siparişi olarak bankalara teslim ediyor. Bu hizmetten faydalanan taraf, öncelikle devlettir. Bankalar, devlete hizmet satıyorlar. Aldığı hizmetin bedelini de devlet ödemeli…

Fakat bakıyorsunuz, suları yukarı doğru tersine akıtan laiklik, devleti aldığı hizmetin bedelini hizmetçilerine ödetiyor…

Peki, bankalar niye aptallık ediyorlar?...

Hizmetinde bulunduğu emekliye bir de ayrıca hediye para verirken, devletten almaları gereken hizmet bedellerinden niye pas geçiyorlar?…

Haydi, geliniz bir yol düşünelim. Ufak çapta bir işiniz için bankaya gitmişken, sıkıştınız ve helasını kullandınız. Aklı başında bir banka, müşterisine verdiği hizmetlerinin hesabını çıkardığında, rahatlatıcı hela ücretini, alacağı ücretler yekunundan tenzil eder mi?...

Bankalar bu kadar enayilik etmezler. Vardır mutlaka bunun da altında bir çapanoğlu…

Bankalar isterler ki devlet, işçilerinin, vatandaşının, memurlarının ve köylüleri ve bilhassa emeklilerinin, bankaları kendilerine dost ve destekçi görmelerini sağlayacak politika üretsin. Bizim idareden şimdiye kadar millete “Bankalara karşı müteyakkız olunuz” tarzında akıl verenini görüp işitmişliğiniz var mı? …

Diyanetin de, devletin bir rüknü olduğuna göre, tersine akan derenin bu suyunu haram göstererek emekliyi bankalara kıçını döndürtmemesi gerekirdi. Öyle de yapmış…

Şimdi emekliler, bankalara medyun-u şükran…

Bak gördünüz mü bankaların kurnazlığını?...

Biraz harama benzeyen” üç kuruşluk hediye ile emeklileri kendine sevdalayıverdi…

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Okur

Tek emekli mi promosyon alanlar

Ayşe

Utanmadan atatürk ıhtilali diyen şahsın tenkid i bu kadar olur değirmen gitmiş saksagini arıyor
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23