• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Atilla Özdür
Atilla Özdür
TÜM YAZILARI

Egemenlik, amma kimin ve nasıl?..

15 Nisan 2019
A


Atilla Özdür İletişim: [email protected]

Bayar ile İnönü bir araya gelerek, egemenliğin kullarım biçimi üzerinde fikir sohbetine başlıyorlar...

İnönü, girişi şöyle açar.

Demokrat Partisi 1924 Atatürk Anayasasına aykırı hareket etmemiştir. Celal Bayar ve arkadaşları anayasaya göre suçsuz idiler. Asılanlar da anayasaya göre suçsuz asıldılar. Hatta devamına girersek, 27 Mayıs hareketi Mustafa Kemal Anayasasının ihlalidir…

Demek ister ki, 27 Mayıs darbesi Atatürk’e ihanettir…

Devam eder.

Biz, Teşkilatı Esasiye Kanunu ile bir anayasa düzeni içinde idik. O anayasa düzeni, “Meclisten çıkacak kanunların anayasaya uygun olması lazımdır”, kaydını koymuştu. Herkes bu kayda riayet edecektir. Amma meclisten çıkan bir kanunun anayasaya uygun olup olmadığına da gene meclis karar verecektir. Çünkü biz, o zaman Anadolu İhtilali’ni yaptığımız zaman Vahdeti kuvva taraftarıydık. Öyle kazai hakim kararı ayrıdır, icra ayrıdır, öyle şey olmaz; millet vardır, seçilmiş meclis vardır; karar onundur. Bütün hak onundur; o ne derse doğrudur. Böyle inandık ve ihtilali yaptık, geçti.

“Cumhuriyet döneminin ilk yılları da bütün yetkilerin Meclis bünyesinde toplandığı “Meclis hükümet sistemi” de böyle idi”… diyor. 

Şimdi gelelim Celal Bayar’ın dediklerine:

“Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir ve bunu millet bizzat kullanır” ilkesinden mi hareket edilecek, yoksa Batı ülkelerinde uygulandığı gibi muhtar kuruluşlara dayanan yumuşak bir halk hakimiyeti gibi mi olacak” der ve birinci şıkkı önemser…

Her ikisi de, halkın doğrudan egemenlik hakkının bir başka kurumla ortaklaşa kullanımına karşı tavır alıyorlar…

İnönü, fikirlerine biraz açıklık getirmek için devam eder,

“Biz bin yıllık devlet geleneğinin içinden gelen devlet anlayışının temelleri üzerinden gideriz. Atatürk Anayasasına göre hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir. Büyük Millet Meclisi milletin yegane ve hakiki temsilcisi olup, millet namına hakkı hakimiyeti istimal eder…

Son günlerdeki konuşmalarına bakın, Devlet Bahçeli de ayni felsefeden gidiyor. KHK uygulamasını nereye koyacaksınız? Cumhurbaşkanları doğrudan halk tarafından seçilmiyorlar mı?.. 

“1961 anayasasında hakimiyet kayıtsız şartsız millete bırakılmıştır. Amma kullanış biçimi değiştirilmiştir. Millet egemenliğini, anayasasının koyduğu kurallara göre, yetkili organlar eliyle kullanır. 1961 anayasası, ulusal egemenliğin kullanılışına yeni ortaklar getirmektedir. SENATO, ANAYASA MAHKEMESİ, MİLLİ GÜVENLİK KURULU, ÜNİVERSİTE, TRT, PLANLAMA”, gibi…

Anlaşılan, 27 Mayısçılar Atatürk’ü dillerinden düşürmeme örtüsü altında egemenliğin kullanım tarzında Atatürk’ü bir kenara çekiyorlar. Düpedüz ret ve inkâr…

Peygamber Efendimiz’e çöl bedevisi, Kur’an-ı Kerim’e de çöl kanunu gözüyle bakış ve hakareti de, bu inkârcılar zamanında üretildi…

Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemini, İnönü’nün, Atatürk Anayasası olarak isimlendirdiği 1924 anayasası ve Bayar-Menderes ekibinin tercihen arzuladığı yönetim sistemiyle birlikte ele alınıp incelendiğinde görülür ki, Devlet Başkanları Tayyip Erdoğan, halk egemenliğinin idari sistemindeki kullanım tarzında,

Atatürk- İnönü ikilisinin özgül çizgisindedir…

27 Mayıs kadrosu, bu özgül çizgiyi bin yıllık devlet geleneğini tersine çevirip yönetimde bürokrasiyi, egemenliğin gerçek sahibi halkın önüne çekerken, isyanlarında Atatürk karşıtı olmalarına rağmen, darbelerinin ilham kaynağını Atatürk’e bağladılar…

“Politik hünsa” gibi bir şey

Kenan Evren’e ne diyelim?..

Adam, bütün fiziki hareketleriyle kendini Atatürk’e benzetmeye çalışarak, ömür tüketmesine karşın, halkın kayıtsız şartsız egemenlik hakkına el atan 1961 anayasasını, bir de kendi anayasasıyla desteklemesi, Atatürk’e ihanetin şeddeli bir örneğini oluşturmaktadır...

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23