• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Atilla Özdür
Atilla Özdür
TÜM YAZILARI

Albayrak istifa etmiş diyorlar…

12 Kasım 2020
A


Atilla Özdür İletişim: [email protected]

Şimdiki sistemde görevden ayrılma, ya atayan tarafından geri çekilerek ya da görevlinin kendi isteğiyle, nimeti ve külfetiyle birlikte vazifeyi bırakma biçiminde oluyor.

Fikir ve felsefede devlet, kişilerin kendi veya devletle aralarındaki problemleri tarafsız bir hakem gibi halletmeye yetkili bir kuruluş olarak görülüyor. Ne var ki böyle afaki bir güç, tarafları, kendi çıkarları peşinde koşturan bir toplumda, ne mümkün!..

Birbirleriyle çıkar çelişkisi içindeki vatandaşların karşısında, bir kuyumcu terazisi hassasiyetiyle devletin sorun çözücü mekanizmasında önemli bir parça idi, Berat Bey. Görevini bırakması, sebepsiz olmamalıydı.

Türk parasının değer kaybetmesinden rahatsız olanların endişelenmeleri üzerine vasat halkın dolar fiyatlarıyla ne ilgisi olabileceğini düşündüğünde, bu yanılgısından ötürü, üzülerek istifa etmiş olabilir. Eğer öyle ise, Berat Beyin istifası, Türk politikacısının yavaştan da olsa, siyaseten olgunluk potasına doğru sevindirici bir yöneliş belirtisi olacağı gibi, Aile Bakanımıza da bir örnek oluşturabilir.. 

Aile Bakanımız, ayni zamanda Çalışma Bakanımızdır da..

Geçinme, geçindirme Bakanı Zehra Zümrüt Hanımefendi, yoksulluğu dilimleyerek, beşe ayırıyor. Mutlak yoksulluk varmış, ortadan kaldırdıklarını ifade ediyorlar.. Mutlak yoksulluk var, aşırı yoksulluk var, göreceli yoksulluk var, nesnel yoksulluk var, öznel yoksulluk var. Bizim göreceli yoksulluğu da bitirmemiz lazım. Kim halkının yoksul olmasından mutlu olsun? Ama şunu da teslim etmemiz lazım. Aşırı yoksulluk bu ülkede yok artık. Aşırı yoksulluğu sıfırladık, istiyoruz ki, göreceli yoksulluğu da azaltabilelim” diyorlar....

Gelelim yoksulluğa, nedir?..

“Kendi şahsından başka kimselere muhtaç durumuna düşmek”. 

Çalışma ve Aile Bakanı, asgari ücret tespit heyetinin de baş üyesidir. Dolayısıyle bilgisinin var olduğu kabul edilir. Asgari ücretin devletin sosyal politikalarından yüklendiği fonksiyon, kapitalist ekonomilerde, bundan daha önemli başka rolleri bulunur. Bu rollerin etkinliği kabul edilir ki, asgari ücretin içerisinde baş köşede yer alır..

Biraz açalım..

Malumdur ki asgari ücret, bir üretim faktörü unsur olarak maliyeti etkiler. Kapitalist sermayenin istediği tek şey, üretilen malın düşük maliyetiyle entegre reklam saldırılarının baskılarıyla tüketim artışını sağlamak. Bu usul, kapitalizm öncesinden beri bilinen ve kullanılan bir klasik metod..

Diğerinde ise, asgari ücret, belirli bir çapaya bağlanarak tesbit edilir. Enflasyonların, sabit rakamlara bağlanan para cezalarının etkinliğini yok ettiği de bilinir. Enflasyon, ayrıca ekonomik suçlarda sabit rakamlara bağlanan para cezalarını sıfırlamasa dahi, etkinliğini hafifletir.

Miktar olarak ceza yükünü suçun nevine göre belirli bir sayı yerine, nispetliyerek asgari ücrete bağladığınızda, bu çapanın düşüklüğü, ucuzluğu, hafifliği ya da değer olarak azlığı, suçlunun devlete ödeyeceği cezayı sıradan seçmen vatandaşa çaktırmadan sıfıra indirir..

Neticede mali suçlara hükmedilen para cezaları, asgari ücretlerin düşüklüğünden fiiliyatta cezayı sahtekar ve soyguncunun lehine neticelendirir.

Asgari ücretin düşük tutulmasındaki gerçek amaç, kapitalist sermayeye daha fazla birikim sağlamaktır.

Dememiz özetle şudur..

Yoksulluk bir kader değildir. Hukukun bütün alanlarda yok edildiği bir toplumda siyasetin asgari ücretin düşük tespitini dayatan egemenlerin ortak arzularının politik bir ürünüdür. 

Bir aya kalmaz, gelecek senenin yeni turfanda ürününün ekimi için hazırlık çalışmalarına başlanacak..

Kanunları devletin meclisleri ve onların hükümetleri yapıyordu. Şimdi, hakimiyetin kayıtsız şartsız temsilcisi Meclis bir kenara çekildi ve hak ile yetkiyi Cumhurbaşkanının hükümeti üstlendi. 

Her hükümet, yapıda ve uygulamada kanunları kendi yararına uygun kılar. Bu uygunluk halleri ülkenin partilerine değil sınıflarına yöneliktir. Demokratların kanun ve uygulamaları demokrasiye, faşist hükümetlerin yaptığı kanunlar da faşistlerin arzuladığı nitelikler taşır.. İktidarların işine gelmeyen hareketlerde bulunanlar da cari kanunların şahsında faşizme veya kapitalizme isyan etmekle suçlanarak cezalandırılırlar..   

Bunlar, hep bilinen hususlardır..

Türkiyemize gelirsek, bizde sınıflar ikiye ayrıktır. Varsıllar ve yoksullar. Bunların da her biri kendi bünyelerinde yine ikiye ayrılırlar, sağcılarla solcular

Ayrıca sil baştan, büyük ana kitle olarak toplum inanç bakımından da ikiye ayrılır, Müslümanlar ve gayri Müslimler. Ne çare Müslümanlar, hemen hemen silme çoğunlukla, kendilerini sağcı zannedip sağcı havasında yaşarlar..

Oysa Dinin Vaızı Hz. Allah, israfı yasak etmiştir, bunlar ise, israfta bir birleriyle yarışırlar. Böyle olunca, asgari ücret denilen tek kişinin bir aylık çıplak geliri yeme, içme, giyme ve yakıp kavurup ısınma bedelinin dört-beş kişilik aile fertlerine taksimatıyla meydana gelen yoksulluğu, kader olarak benimserler.

Emekliye ayrılmış veya emeklilik sonrasında da iyi kötü bir yere kapılanmış milyonlara yoksullar platformu denilir. Merdiven altı kayıtdışı bir sivil toplumdur..

Platformun elinden iş gelenleri, kollarındaki bileziklerin yeteneklerine göre dışarıdan getirebildiklerini asgari ücretlerine eklediklerinde, bunlar deyme keyfine, Aile Bakanı Fatma Hanımefendinin beş dilime tasniflediği yoksulların en tepesinde yaşama şansını elde etmiş sayılır..

Ülkemizdeki bu lüks ve israf seylabına, ne hükümetler dayanabilir ne de bakanları. Meclislerin de etkinliği yok olmuş iken…

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Xyz

Yoksulluk bu kadarsevimli bir şeydir çocuklar...

Torun akran

Albayrak istifa etti deyip yine hiç alakası olmayan mahalle ve sokaklarda dolanmışsın abi, tadı yok mevzunun
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23