• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Atilla Özdür
Atilla Özdür
TÜM YAZILARI

28 Şubat ile mukayese edelim...

19 Eylül 2019
A


Atilla Özdür İletişim: [email protected]

28 Şubat, Cumhuriyet ideolojisinin çok boyutlu tahkim silahıdır. İmamoğlu dönemine geldiğinde hedefini sivillere çevirir...

28 Şubat’ın, Yargısız Şûra kararıyla üniformalı vatandaşlardan ekmeğine el koyduğu asker sayısı binlere ulaştığında, hukuk tanımazlığının yine de kendine özgü tutarlı bir gerekçesi vardı...

Disiplin bozuculuk. Cumhuriyetin temel değerlerine itiraz ve karşıtlık. Atatürk düşmanlığı, irtica, aşırı sol örgütlere sempati. Vs, vs...

Her yıl yapılan bu operasyonlarda o senenin kısmetine tespit edilen isimler, özlük hakları ellerinden alınarak, ayrıca dışarıda serbest çalışma hürriyetinden de kopartılıp tecrit edilerek, sokağa atılırdı. Savunmasız ve muhakemesiz olarak...

Bir işe yaramasa da, haklarında hazırlanan bir ihraç emri, yine de ellerine tutuşturulurdu...

¥

28 Şubat, İmamoğlu döneminde bu kez “Sivil Emekten Tasarruf” hizmeti olarak devam ediyor...

Postallı devrin emekten tasarruf felsefesinde kovulma kararı, gelecekteki bin yıllık zaman süresince dışarıda da mutlak geçerli kılındı. Askeriyeden atılışın sivil piyasada da geçerliliğini koruması, şüphesizdir ki, İmamoğlu dönemine nispet çok acımasız idi...

Öyle sanıyoruz ki, muhtemelen İmamoğlu tayfasının, 12 Eylül askerine nispet sivil okullarda daha uzun süre insani duygularla bezenmiş olmalarından...

Esasen hükümetin de, eğitimde, sağlıkta, ve yargıdaki asker-sivil ayırımına son verirken, gerekçesi bu değil miydi?... 

Erken Cumhuriyet’te “eğitimde birlik” denilmişti. Bir asır sonrasında bu birlik felsefesi, “asker sivil” arasında da tahkimlendi. Fena mı?... 

Kısacası, sivillikteki bu ince hassasiyetten olacak, İBB’den ellerine yazılı bir kağıt parçası bile verilmeden kovulan işçilere, postallının aksine, komünistlik, padişahçılık yahut, namaz niyaz irticacılığı, vatan, millet ve Cumhuriyet düşmanlığı sıvanmadı!...

¥

28 Şubat’ın postallısı, tepeden indirilen ve Türkiye’yi bütünüyle kapsayan ihtilal gücünde bir darbe idi. Ankara’da alınan bir karar Edirne’den Kars Ardahan’a kadar vatanın bütün köşelerinde, her türlü iktisadi, siyasi ve hukuki zeminde geçerli sayılıyordu...

İmamoğlu dönemine gelince, postallının ülke çapındaki mutlak hükümranlığı, dar alanda mevzii bir darbeye dönüştü...

Zira, yapılan seçimler mahalli olduğundan, kazanan darbecinin borusu sadece kendi mahallinde ötebilirdi. İmamoğlu topraklarında meydana gelen bir fay kırılması, Ankara’nın Haymana’sında da hukuken etkin olabileceği düşünülemezdi...

Amma bu demek değildi ki, fay kırıkları kopyalanamaz!... 

Mahalli darbe, Türkiye bütünlüğünde ayrı ayrı meydana geliyorsa da, bütün mahalli darbeler kendi çıkarları için ve sınırları dahilinde kendilerini ibra ederken, AKP’yi suçlayıcı ufak büyük türlü çeşitli ithamlarda bulundular...

Mesela, Ankara darbesi, kendi tahripkarlığını Çocuk Koruma Evleri üzerinde gösterdi. Yetkisi olmadığından, daha ileriye uzanıp da İmamoğlu’na, Darülaceze’sinden bir garibanı, kıçını tekmeleterek sokağa attıramadı. Çocuk Koruma Evleri, Mansur Yavaş için riayeti mecburi bir yetki sınırı oldu...

Lakin İstanbul’da binlerce emekçinin ekmeğinden edilmesi, tahminlerinin de hilafına, çok gümbürtü çıkardı...

Peki, bu nasıl oldu?...  

¥

Seçim sonunda kazananlar birbirlerini kopyalayabiliyor. Mardin ve Bolu’daki emekçi kıyımı yedi iklim ötelerden bile duyulup işitilince, görüldü ki, çanlar emekçinin sırtında tokmaklandığında sesi de gümbürtülü çıkıyor. İmamoğlu da geleceğinin temelini sanırız bugünlerden hazırlamak için bu illeri kopyaladı. ....

2000’e yakın işçi hem de ellerine bir kağıt parçası bile tutuşturulmadan 28 Şubat tarzında sokağa salıverildiler. Beklenen ses gümbürtüsü de aniden patlayıverdi....

Şimdi bir heyet kurulacak, her birinin günahı sevabı araştırılacak, yok ise imal edilerek zimmetlerine yapıştırıldığında, işler de kitabına uydurulmuş olacağından, işe iade yönünde davalar açılacak...

Ondan sonra, sen sağ ben selamet... 

İyi de, bir müdüre üç araba, hangi akla hizmet idi?...

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

gerçek.

trabzonlu lawrens.

FATİH

Demokratik seçimlere darbe demek halk düşmanlığıdır.
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23