• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ali Sandıkçıoğlu
Ali Sandıkçıoğlu
..
TÜM YAZILARI

Sövmek (küfr etmek)

05 Nisan 2025
A


Ali Sandıkçıoğlu İletişim: [email protected]

Sövmek (küfr etmek)

ALİ  SANDIKÇIOĞLU

Mübarek Ramazanı şerif ayında, Ramazanı şerif bayramına birkaç gün kala, sevginin, kardeşliğin, merhametin, yardımlaşmanın öne çıkması gerektiği günlerde; içimizdeki bazı hainler “anayasal gösteri yürüyüşü hakkımızı kullanıyoruz” diyerek polislerimize asit attılar, balta ile saldırdılar, yetmedi yerdeki parke taşlarını sökerek emniyet güçlerimize attılar.

Hainlik, alçaklık bununla da bitmedi:

Tarihi Şehzadebaşı caminin avlusunda türlü rezaletler yaptılar. 

En sonunda tarihi mezar taşlarını parçaladılar…

Bunun adına anayasal hak, diyorlar… Dünyanın hangi ülkesinde böyle bir kanunsuz yürüyüş yapabilir, tarihi eserleri parçalayabilirsiniz, yapanlar müsamaha ile karşılanır?.. 

Kesinlikle, uzun yıllar Avrupa da “yaşamış görmüş” birisi olarak ifade etmek isterim ki, böyle bir din düşmanlığına, tarih katliamına kesinlikle hiçbir Avrupa ülkesinde izin vermezler.

Bunlarda yetmedi: 

 Gözü dönmüş maskeliler: Sayın Cumhurbaşkanımızın merhume annesine, ailesine en galiz şekilde küfürler yaptılar.

Terbiyesizce, ahlaksızca, edepsizce, çirkince harekettir bunlar…

Öyle veya böyle siyasi sebeplerle asla! Mazur gösterilemez.

Adamın biri Sokrates’e der ki; “Bu adam sana küfür ve hakaret  etmiyor mu?”

Sokrates: “Hayır çünkü onun söyledikleri buna uymuyor” dedi.

Küfür eden alçaklar Sokrates’in dediği gibi… Yaptıkları küfür ancak kendilerine uyabilir….

Bu alçak saldırıların, vebali siyasi ikballeri için vatandaşı devlete karşı yürüyüşe davet edenlere, sokağa dökenlere aittir. 

Hani bir sözümüz var: (Önce öldür sonra git başına ağla?!) Yaktır. yıktır. 

Ondan sonra git mezar taşları başında inceliyormuş gibi, içi başka, dışı başka bir şekilde poz vermeye ve milleti kandırmaya çalış?!. 

Milleti aptal yerine koy…

Allah bu alçak zihniyet sahiplerini eline memleketimizi, milletimizi düşürmesin inşallah…

Yoksa bunlar kendileri gibi düşünmeyenlere çok ağır işkence ve eziyetler yapmaktan çekinmezler.

Bu tip insanlarda Allah korkusu olmadığı gibi, merhamet, edep, ahlak, ecdada, ölüye, diriye ve tarihe saygı yoktur.(Sadece uşaklıklarını yaptıkları, yularları ellerinde olan,  devletimizin ezeli ve ebedi düşmanları hain ağa babalarının dediklerini yaparlar. 

Devletimizi yıkmak için her türlü hileye utanmadan, yüzleri kızarmadan başvururlar. 

Madem anayasal bir yürüyüşe katılıyorsun o zaman neden yüzünü maske ile kapatıyorsun? 

Git adam gibi hiç kimseye zarar vermeden demokratik tepkini göster.)

Bunlar hırsızları, çalanları, götürenleri, devletimize düşman olanları hoşgörü ile karşılayıp;

Yolsuzluk yapanları yargılayan, hakimlerimizi, savcılarımızı kovuşturma yapan emniyet teşkilatımızı kendilerine amansız düşmanlar olarak seçtiler.

Fazla detaya girmeden biliyor ve inanıyoruz ki, dinimiz; Dirilere ehemmiyet verdiği kadar, ölülere ve mezarlara da değer verir, korunmalarını tavsiye eder.

“Toprağa defnedilen insanın en uzun kalacağı yer kabristandır. Bu yüzden İslâm dini kabirlerin bulunduğu yerlerin düzenli ve tertipli yapılmasını, temiz tutulmasını ve yeşillendirilmesini istemiştir. Bununla birlikte kabirlere olan bu saygınlık temelde insana verilen önemle ilgilidir. Nitekim hadiste:”(alıntı)

Peygamber Efendimiz (sas) bir hadisi şerifinde:

“Ölülerinizi iyilikle anınız, onların kötü işlerini örtünüz” buyrulmuştur. (Elbette ki diriye de, ölüye de, sövmek, lanet okumak İslam dininde hoş karşılanmamaktadır.

(Ebu Davud  edep 42 ,Tirmizi cenaiz 34)

Hadis kaynakları incelendiğinde Hz. Peygamber’in sövmeyi yasaklayan birçok hadisinin olduğunu görürüz. 

Ölülere, idarecilere, devlet başkanına, sahâbeye, rüzgâra, zamana, geceye, gündüze, güneşe, aya ve daha birçok şeye sövmemek gerektiği hadislerde ifade edilmiştir. 

Bunlara bakıldığında Hz. Peygamber’in genel anlamda sebbetmeyi (Sövmeyi) uygun görmediği ve açıkça bunun karşısında olduğu anlaşılmaktadır.

SÖVMEK:

“Türkçe’de “ağır ve kötü söz söyleme, ırza ve namusa dokunan ayıp ve çirkin ifadeler kullanma, küfretme” anlamına gelen sövme ile ilgili olarak Arapça’da sebb ve şetm yanında ta’n, la’net, hakāret gibi kelimeler kullanılmaktadır. Sövme ahlâken kınanan bir davranış olduğu gibi genellikle suç sayılan bir fiil olması yönüyle ceza hukukunda özel şekilde incelenir.”(TDV)

KANUNLARIMIZDA İSE: 

“5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda şerefe karşı suçlardan sayılan hakaret “bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat etmek ya da yakıştırmalarda bulunmak yahut sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldırmak” şeklinde tanımlanmıştır (md. 125). 765 sayılı kanunda hakaret ve sövme suçları ayrı ayrı düzenlenmişken yeni kanunda sövme hakaret suçu içinde değerlendirilmiştir. 

Aynı maddeye göre hakaret suçunun kişinin dinî, siyasî, içtimaî, felsefî inanç, düşünce ve kanaatlerini açıklamasından, değiştirmesinden, yaymaya çalışmasından, mensup olduğu dinin emir ve yasaklarına uygun davranmasından dolayı veya mensup bulunduğu dine göre kutsal sayılan değerlerden bahisle işlenmesi cezayı ağırlaştırıcı sebeplerdir.”(TDV)

İbadethanelere ve mezarlıklara zarar verme suçunun cezası şu şekildedir:

“İbadethanelere, bunların eklentilerine, buralardaki eşyaya, mezarlara, bunların üzerindeki yapılara, mezarlıklardaki tesislere, mezarlıkların korunmasına yönelik olarak yapılan yapılara yıkmak, bozmak veya kırmak suretiyle zarar veren kişi, bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır (TCK m.153/1).

Birinci fıkrada belirtilen yerleri ve yapıları kirleten kişi, üç aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. (TCK m.153/2).

Birinci ve ikinci fıkralardaki fiillerin, ilgili dini inanışı benimseyen toplum kesimini tahkir maksadıyla işlenmesi halinde, verilecek ceza üçte biri oranında artırılır.(TCK m.153/3).”

Gazzâlî konuşma ve dilin öneminden söz ederken, “Allah’ın en değerli nimetlerinden ve akıllara durgunluk veren ince sanat eserlerinden biri olan dilin cirmi küçük ise de itaati veya cürmü çok büyük olabilir. İman veya inkârın dille ifade edilmesi bu organın önemini göstermeye yeter” demektedir (İḥyâʾ, III, 108). 

İslâm ahlâkçılarının dilin âfetleri arasında saydıkları kötülüklerden biri de sövmek ve lânet içeren sözler söylemektir. Zira Kur’an’da ve hadislerde bu davranış biçiminin müslümana yakışmayacağı bildirilmiştir.

Sövmenin sosyal hayatta açtığı yaralara ve kişinin dindarlığına verdiği zararlara değişik vesilelerle dikkat çeken Hz. Peygamber (meselâ bk. Buhârî, “Îmân”, 36; Müslim, “Birr”, 68) 

Ölülere sövme âdetini şiddetle eleştirmiş ve bunun hayattakileri üzeceği uyarısında bulunmuştur (Tirmizî, “Birr”, 51)

İbn. Abbas’tan rivayet edildiğine göre; Resulullah zamanında iki adam arasında karşılıklı sövme oldu. Bunlardan biri sövdü, diğeri sustu. Peygamber (asm.) de oturuyordu. Sonra diğeri aynı sözü geri çevirdi. Bunun üzerine Peygamber (asm.) kalktı ve meclisten dışarıya çıktı. Hz. Peygambere “Niçin kalktın?” diye sorulunca,

“Melekler kalktı, ben de onlarla beraber kalktım. Bu sövülen, sükût ettiği müddet, melekler buna sövene, sözü geri çeviriyorlardı. Ne zaman ki bu adam, sövenin sözünü geri çevirdi, melekler kalktı, gitti” buyurmuştur. (Ebû Dâvûd, Edeb, II, 572);

“Sövülen iki kimsenin söyledikleri sözün günahı; sövülen hududu aşmadıkça, ilk söze başlayan üzerinedir.” (Müslim Birr, 68);

“Müslümana sövmek fâsıklıktır.” (Nesâî; Tahrimu’d-Dem, 27);

Genellikle sövmenin her türü dinen hoş karşılanmamakla birlikte bu fiilin dinî hükmü sözün sahibine ve konumuna göre değerlendirilerek belirlenmeye çalışılmıştır. 

Allah Teâlâ, peygamberler, ilâhî kitaplar ve melekler gibi temel inanç öğelerine hakaret müslümanı dinden çıkarır. 

Dinden çıkmayı gerektirmeyen durumlarda insana, insanî değerlere veya canlı cansız nesneye yönelik olarak örfen sövgü sayılan bir söz söylemek kural olarak haram sayılmıştır.

Peygamber Efendimiz (sas) bir hadisi şerifinde ise şöyle buyuruyor:

“İmamlar hakkında ileri-geri konuşmayın (kusurlarını anlatmayın). Aksine salahları için Allah’a dua edin. Zira onların salâhı sizin de salâhınızdır.” (Etteberani, el-mu’cem’ul Kebir)

Peygamberimizi (sas) bir başka hadisinde ise:

“Birbirine söven iki kişinin söylediklerinin günahı, mazlum olan haddi tecâvüz etmedikçe, sövüşmeyi ilk başlatana yazılır.” (Müslim, Birr 68.) buyurmaktadır.

Ağzımızdan ne tür kelimeler çıkarsa çıksın hepsi kayıt altına alınmaktadır.

Yarın huzuru Rabbil aleminde mutlaka bizden hesapları sorulacaktır.

Yazımızı Kur’an-ı Kerim’in bir ayetinin meali ile bitirelim:

  “İnsan hiçbir söz söylemez ki onun yanında (yaptıklarını) gözetleyen (ve kaydeden) hazır bir melek bulunmasın.” (Kaf suresi ayet 18)

 Elmalılı Hamdi Yazır ise bu ayeti kerimeyi şu şekilde açıklamıştır:

“İnsan hiçbir söz söylemez ki yanında (onu) gözetleyen, dediklerini zapteden bir melek hazır bulunmasın.”

Hepimiz dilimizi her türlü dil afetlerinden korumaya gayret göstermeliyiz. Cenab-ı Hak hepimizin yardımcısı olsun … Amin….

Cümleniz Mevla’ya emanet olunuz.

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

okur

 sandikcioglu bide biz siyasetci degiliz diyor dibine kadar siyasetcisin

okur mu fokur mu?

okuyamamışsın, başka isim ara kendine (not: bi de ‘bide’ yazmışsın; ‘bide’ değil o ‘pide’)
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23