Nerede o gençlik?..
Nerede o gençlik?..
ALİ SANDIKÇIOĞLU
Abbasi devri şairlerinden Ebul Ataiye bir şiirinde şöyle der: “leyteş şebabu yeudu yevmen fe ahbiruhu bima faael meşip” Yani: (Gençliğim bugün bir daha geri dönse de ihtiyarlığın bana neler yaptığını ona haber versem anlatsam.) (Ebul Ataiye divanı S. 32)
Hemen hemen her ihtiyar geri gelmesi mümkün olmayan o eski günleri içi ah çekerek özler. Ah!.. O eski günler ne iyiydi ,ne güzeldi? Derler.
Şimdilerde nerede ise insanlık öldü. O eski insanlardan ve o eski günlerden eserler kalmadı. Her şeyde menfaat ve çıkar ön plandadır.
Eski insanlar, eski komşuluklar, eski yardımlaşmalar, eskiden insanların kadının da, erkeğin de olan edep, haya, büyüklere karşı saygı, küçüklere karşı sevgi şöyleydi, böyleydi diyerek geçmişe duyulan hasreti, özlemi. İfade eden birçok yaşlılar var bugün.
Tabiidir ki, o geçen günlerin bir daha geriye gelmesi mümkün değildir.
Eskilerimiz: “Gençlik bir kuştu uçurdum tutamadım. Yaşlılık bir yüktü taşıdım satamadım derler.”
Hemen hemen her kademede olan, maddi durumları çok iyi olanlar ve zar zor geçinenler de o eski günleri hasretle anlatırlar, özlerler.
Çocukluğumdan çok iyi hatırlıyorum: Köyler de, o fakirlik yıllarında bile komşular yaptıkları yemeklerden kapaklı sahanlarla diğer komşularına gönderirlerdi.
Hele mübarek Ramazan’ı şerif aylarında bu hediyeleşmeler daha da artardı.
Köylerde durumları iyi olanlar köyde olan fakır dul ve yaşlı insanlara (özellikle yaşlı kadınlara) Ramazan kumanyaları alıp hediye ettiklerini bugünkü gibi hatırlıyorum.
Gerçekten çok iyi, çok güzel günlerdi o günler… İnsanlar, özellikle gençlik bugünkü gibi bozulmamıştı. Saygı vardı. Edep vardı. Haya vardı. Yardımlaşma, paylaşma ve bölüşme vardı.
Geçmişe duyulan özlem, insanın iç dünyasında derin izler bırakan bir duygu olarak karşımıza çıkar. Bu duygu, geçmişte yaşanan güzel anıları hatırlatırken aynı zamanda zamanın geçişine ve değişime duyulan bir özlemi de beraberinde getirir.
Geçmişe duyulan özlemle alakalı bazı önemli sözler:
1- Akarsular dönmez geri, tıpkı gençliğim gibi. Sagopa Kajmer
2- Asla geçmişte yaşama, daima geçmişten ders al. Mevlâna
3- Ben geçmişte kalsaydım da hep o anılarımı tekrar tekrar yaşayıp dursaydım.
4- Biz geçmişi unutabiliriz ama geçmiş bizi unutmaz. Magnolia
5- Dünü unutmalı, bugünü yaşamalısınız. Çünkü dün ile bugün arasında bir kavga çıkarsa; yarını kaybedersiniz. Balzac
6- Eski günlerde kalan anılar bugünlerde yaşadığım hayattan çok daha güzel.
7- Geçmiş günlere her zaman bir özlem vardır.
8- Geçmişe giden bir otobüs kaldırsalar ilk yolcusu ben olurdum.
9- Geçmişe hükmeden geleceğe hükmeder. Bugüne hükmeden geçmişe hükmeder. George Orwell (Alıntı)
Bu girişten sonra bu yazıyı yazmama sebep olan geçmişle alakalı bir hatırayı o günkü gençlerin gayretlerini belirten bir davetiyeyi sizlerle paylaşmak istiyor ve NERDE O GENÇLER? diye samimi olarak sormak istiyorum:
Eskiden İstanbul’da bir haylı öğrenci dernekleri vardı. Bunların arasında milli ve manevi değerlerine bağlı olanlar olduğu gibi, sokaklarda bir zamanlar Lenin, Mao diye bağıran bayrak, mukaddesat ve vatan düşmanları da vardır.
İstanbul’un fethinin 517. Sene-i devriyesinde “Mücadele birliğine” mensup gençlerin: “AZİZ MİLLET VAZİFE BAŞINA” başlığı altında vatandaşa dağıttıkları davet broşürü beni eskilere götürdü. Gerçekten duygulandım. Neydi o günler? Gençlerde gerçek heyecan, vatan sevgisi milli birlik ve beraberlik vardı: O zamanlar makam, şan şöhret, para ve çıkar peşinde koşmuyordu gençlerimiz. Yabancı hayranlığı yoktu. Marka düşkünlüğü modaya esir olmak, hele hele taklitçi olarak yaşamak gibi bir arzuları yoktu. Okullarını bitirip milletin hizmetine koşmaktı bütün arzuları. O davetiyenin bir bölümünü sizlerle paylaşmak istedim: Nerelerden nerelere geldik (Milli ve manevi değerlere sahip gençlerimizi tenzih ederek ) nerelerden nerelere geldik?
İnsan geçmişi özleyerek: NEREDE O GENÇLİK demekten kendini alamıyor.
“Aziz millet!
Ey Fatih’in Fetih İdeolojisine inanalar!...
Ey Ulubatlı Hasan’ın İstanbul surlarına diktiği emaneti tehlikede görenler!
Ey kanları ile bize büyük bir vatan hediye eden mübarek şehitlerimizin iman ve intikamına bağlı olanlar!
Şerefli ecdadımızın kanlarıyla yoğrulan kendi öz vatanında köle edilmek istemiyorsan uyan!
Dün senin varlığını silahla yok etmek isteyen düşmanlar bugün, barış gönüllüleri, Yahova şahitleri ve misyonerleriyle seni tarihe gömmek istiyor: DİKKAT ET!
İçimizdeki hain fener patrikhanesi, Ruhban okulları, değişik adlarla çalışan misyoner yuvaları seni arkadan hançerlemeye çalışıyorlar.
Beynelmilel Yahudiliğin, ve hiristiyanlığın içimize kadar sokulan ajanları servetini soyuyor. Zenginliğini talan ediyor, Yahudinin İsrailine yahut Rum’un Atinasına kaçırıyorlar.
Sana hayat veren iman, ahlak ve kültürün ayaklar altın da çiğnenmek isteniyor. Batı Trakya da Kıbrısta Türk okullarına zorla Yunan krallarının ve ve papazlarını resimleri asılırken (O tarihlerde) İstanbul’da Rum okullarında Fatih’in resimleri indiriliyor, yırtılarak hakaret ediliyor.
Açtıkları yabancı okullarda evlatlarına hristiyanlık propagandası yapılıyor. Ahlakını bozmak için yatak sahneleri tertip ediliyor.
Camilerin hâlâ müze halinde dururken (O tarihlerde Ayasofya camii müze idi .Çok şükür şimdi cami haline geldi.) Anadolu’da istimlak bahanesiyle yüzlerce cami yıkılırken, turizm maskesi altında hristiyan eserleri, hristiyan adetleri ihya ediliyor.
Bu durum ne zamana kadar devam edecektir DÜŞÜN!
Kurtuluşun Fatih’in ideolojisinde ve bizzat yürüteceğin milli mücadelede olduğuna İNAN!
Milletin varlığını, devletin devamını, dinin bekasının korumak ve kurtarmak için Mücadeleye KARAR VER!
Tarihin şerefi olan bir millet ayaklar altında sürünmez.
Şerefli başının kaldır!”
O günde sıkıntılarımız aynı, bugün de sıkıntılarımız aynı. Filistin’de Gazze’de on binlerce masum Müslüman şehit edilirken; tüm dünyaya, zalimlere parmak ısırtıracak Türkiye genelinde güçlü ses getiren bir hareket göremedik…
Yaşlımızın, gencimizin, kadınımızın erkeğimizin birlik ve beraberlik içinde Filistin’deki, Gazze’deki zulmün bitmesi için
Gür sesle cesaretle haykırmalarını ve tüm İsrail mallarına karşı boykotlarını bekliyoruz. Cümleniz Mevla’ya emanet olunuz.