• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ali Sandıkçıoğlu
Ali Sandıkçıoğlu
..
TÜM YAZILARI

Bir dost bir post yetmez bana…

28 Aralık 2024
A


Ali Sandıkçıoğlu İletişim: [email protected]

Bir dost bir post yetmez bana…

ALİ SANDIKÇIOĞLU

Türk edebiyatında türkülerin de önemli bir yeri vardır. Anonim bir Erzincan türküsüne ufak bir değişiklik yaparak yazımın başlığı yaptım. Ecdadımız tarafından, söylenmiş veya kaleme alınmış bütün masallarımız, atasözlerimiz, hikayelerimiz, kasideler, naatlar, ağıtlar, türküler vs. hepsi bizlere insanlığın lehine, hayrına, ahlak, edep için güzel yönde öğütler verir. Atalarımızın şarkıları olsun, türküleri olsun şimdikiler gibi insanı ahlaksızlığa, edepsizliğe, aileyi temelden yıkmaya, şehevi arzuları teşvike yönelik değildi. Bilhassa milli ve manevi değerleri daha olgun seviyelere ulaştırmak için okuyanlara, dinleyenlere dersler verir mahiyetteydiler (Mehter marşları ve İstiklal Marşı gibi.). Anonim olan türkü veya deyimin birkaç kıtasını buraya aldıktan sonra esas konumuza dönelim:  

“Bütün dünya senin olsun
Bir dost bir post yeter bana
Atlas libas senin olsun
Bir dost bir post yeter bana

Beyler tahtından inerler
Ayaksız ata binerler
Toprağa gömüp dönerler
Bir dost bir post yeter bana

Sonu yok dünyada n’olur
Ecel gelir seni bulur
Seyit sefile’m işin bilir
Bir dost bir post yeter bana.”.

Allah’ın insanları tevhide davet etmek için gönderdiği bütün peygamberler, nebiler, veliler, Allah dostları dünya nimetlerinden yeterince istifade etmekle birlikte ahireti birinci planda tutmuşlar, bütün çalışmalarını ebedi alem için yapmışlardır. Bu büyük insanlar, manevi önderler bir nevi dünyadan yüz çevirmişlerdir, el etek çekmişlerdir (Tasavvuf tarihi birçok ibretli kıssalarla doludur.). Hiçbir zaman dünyayı ön planı çıkartıp değer vermemişlerdir. Kur’an-ı Kerim’de dünyanın faniliği ile alakalı birçok ayeti kerime vardır. Hepsini buraya almamız mümkün değil. Birkaç ayeti kerimenin meallerini birlikte okuyalım.

Cenab-ı Hak Kur’an-ı Kerim’inde:

“Nefsanî arzulara, (özellikle) kadınlara, oğullara, yığın yığın biriktirilmiş altın ve gümüşe, salma atlara, sağmal hayvanlara ve ekinlere karşı düşkünlük insanlara çekici kılındı. Bunlar, dünya hayatının geçici menfaatleridir. Hâlbuki varılacak güzel yer, Allah’ın katındadır.” (Âl-i İmran, 14).

“Dünya hayatı, bir oyun ve eğlenceden başka bir şey değildir. Müttakî olanlar için âhiret yurdu muhakkak ki daha hayırlıdır. Hâlâ akıl erdiremiyor musunuz?” (En’am, 32, Ayrıca bkz: Câsiye, 36, Hadîd, 20).

“Ey îmân edenler! Size ne oldu ki, “Allah yolunda savaşa çıkın!” denildiği zaman yere çakılıp kalıyorsunuz? Dünya hayatını, âhirete tercih mi ediyorsunuz? Fakat dünya hayatının faydası âhiretin yanında pek azdır.” (et-Tevbe, 38).

“Allah dilediğine rızkını bollaştırır da daraltır da. Onlar dünya hayatıyla şımardılar. Oysa âhiretin yanında dünya hayatı, geçici bir faydadan başka bir şey değildir.” (er-Ra’d, 26).

“Her kim bu çarçabuk geçen dünyayı dilerse ona, yani dilediğimiz kimseye dilediğimiz kadarını dünyada hemen verir, sonra da onu, kınanmış ve kovulmuş olarak gireceği cehenneme sokarız.” 

“Kim de âhireti diler ve bir mümin olarak ona yaraşır bir çaba ile çalışırsa, işte bunların çalışmaları makbuldür.” 

“Bu dünya hayatı sadece bir eğlenceden, bir oyundan ibarettir. Âhiret yurduna (oradaki hayata) gelince, işte asıl yaşama odur. Keşke bilmiş olsalardı!” (el-Ankebut, 64).

“İşte onlar, âhirete karşılık dünya hayatını satın alan kimselerdir. Bu yüzden ne azapları hafifletilecek ne de kendilerine yardım edilecektir.” (el-Bakara, 86) 

Ne Cenab-ı Hak ne Peygamber Efendimiz ve ne de diğer peygamberler, enbiya ve evliyalar dünyaya hiç değer vermediler. Ayeti kerimelerin yanında Peygamber Efendimizin (SAS) dünya ile alakalı birçok hadisi şerifleri vardır. Elbette ki hepsini buraya almamız mümkün değildir. Bir kısmının meallerine birlikte göz atalım. Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- buyuruyor:

“Sevininiz ve sizi sevindirecek şeyler ümid ediniz. Allah’a yemin ederim ki, sizler için fakirlikten korkmuyorum. Fakat ben, sizden öncekilerin önüne serildiği gibi dünyanın sizin önünüze serilmesinden, onların dünya için yarıştıkları gibi sizin de yarışa girmenizden, dünyanın onları helâk ettiği gibi sizi de helâk etmesinden korkuyorum.” (Buhârî, Rikak, 7; Müslim, Zühd, 6) 

“Benden sonra size dünya nimetlerinin ve zînetlerinin açılmasından ve onlara gönlünüzü kaptırmanızdan korkuyorum.” (Buhârî, Zekât, 47; Müslim, Zekât, 121-123) 

“Dünya tatlıdır ve manzarası hoştur. Şüphesiz ki, Allah dünyanın idâresini size verecek ve nasıl davranacağınıza, ne gibi işler yapacağınıza bakacaktır. O hâlde dünyadan sakının ve kadınlardan korkun.” (Müslim, Zikr, 99) 

“Yanımda şu Uhud dağı kadar altın olsa, bu beni sevindirmez. Bir borcu ödemek için ayırdığımdan başka da yanımda bir dinar bulunarak üç gün geçmesini istemem. (Rasûlullâh önüne, sağına, soluna ve arkasına elleriyle verme işâreti yaparak) yanımda bulunanı, Allâh’ın kullarına şöyle şöyle dağıtmak isterim” buyurdu. Sonra yoluna devam etti ve: “Dünyada malı-mülkü çok olanlar, âhirette sevâbı az olanlardır. Yalnız sağına, soluna ve ardına şöyle, şöyle ve şöyle verenler başka. Fakat onlar da ne kadar azdır!..” buyurdu. (Buhârî, İstikrâz, 3; Rikak, 14; Müslim, Zekât, 32).

“Eğer dünya, Allah katında sivrisineğin kanadı kadar bir değere sahip olsaydı, Allah hiçbir kâfire dünyadan bir yudum su bile içirmezdi.” (Tirmîzî, Zühd, 13; İbn-i Mâce, Zühd, 3) .

“Şüphesiz her ümmetin bir fitnesi vardır. Ümmetimin fitnesi (imtihan vesîlesi) de maldır.” (Tirmîzî, Zühd, 26) 

“Bir koyun sürüsünün içine salıverilmiş iki aç kurdun o sürüye verdiği zarar, mala ve mevkîye düşkün bir adamın dinine verdiği zarardan daha büyük değildir.” (Tirmîzî, Zühd, 43) 

Yukarıda ayeti kerimelerin ve hadisi şeriflerinin meallerini birlikte okuduk. Eskiden şeyhler, müritler hatta gerçek manada din adamları dinlerini, ahiretlerini asla para ile değişmezlerdi. O bakımdan birçokları: “Bütün dünya senin olsun, bir dost bir post yeter bana” diyerek dünyaya haris olmadıklarını öğütlerlerdi. Cemaatlerine veya müritlerine öğütlediklerini kendileri de bizzat yaşarlardı. Asla maddenin, şöhretin ve dünyanın peşinden koşmuyorlardı. Şimdiki bir kısım şeyhler, müritler, üzülerek ifade edelim ki, bazı din adamları dünyayı sırtlanıp ahireti unuttuklarını görüyoruz. Bu yüzden de bir türlü anlattıkları tesir etmiyor. Birçok tarikat ve cemaat ehli; dini, tasavvufu, tarikatı istismar ederek trilyonlara hükmetmektedirler. Yanlış anlaşılmasın biz kıskanç değiliz. Müslümanların zengin olmasına da karşı değiliz. Allah’ın dinini dünyalık servet yığmak için adeta basamak olarak kullanıp istismar edenlere karşıyız. Son zamanlarda vefat eden bazı tarikat liderlerinin geride kalan ve basında yer alan, açıklanan servetlerine (Dolar cinsinden) bir bakınız. Bu yüzden varisleri (kardeşler, akrabalar) mal, mülk ve dünya için nasıl birbirleri ile kıyasıya mücadele ettiklerini, mahkemelere düştüklerini hep birlikte görüyoruz. Birçok dini cemaat sadece mensupları değişik değişik gruplara ayrılmış, bölünmüş, parçalanmışlar dün kardeş olan insanlar bugün birbirlerini en ağır şekilde tenkit eden, küfürle, hainlikle itham eden düşmanlar haline gelmişler. Sebep, onlara bir dost bir post yetmiyor. Daha çok dünyalık, daha çok şirket, daha çok holding, daha çok yurt dışında şirketler, etraflarında mürailer, daha çok yalan keramet uyduracak: şeyhini, liderini, büyüğünü abisini, Şeydasini, “ulul emirini”, idarecisini uçuracak manayı unutmuş maddeye tapmış sahtekâr müritler bekliyorlar. Allah (CC) İslam alemini en kısa zamanda inşallah bu tür sahtekarların şerlerinden muhafaza eylesin. Cümleniz Mevla’ya emanet olunuz.

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Şeref

Usta, bu işleri Allaha havale ederek çözemeyeceğız herhalde...!!!
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23