Beytül malı soyanlar…
Beytül malı soyanlar…
ALİ SANDIKÇIOĞLU
“Beytü’l-Mal İslam devletinin hazinesi, devletin maliye işleri ile igilenen kurum
Beyt, arapçada ‘ev’ anlamında olup, Beytü’l mal ‘mal evi, hazine’ demektir.
İslam da devlet hazinesi ve maliye dairesine büytül mal adı verilmiştir.
Beytü’lmal tabiri ile hem devletin maliye işlerinin idare edildiği bina, hem de devlet hazinesi kast edilir.
Beytü’l mal İslam devletinin hazinesidir. Bu tabir ilk zamanlarda sadece soyut bir kavram iken, Hz. Ömer (ra)’in hilafeti zamanında daha belirgin bir duruma kavuşturulmuştur.”(Alıntı)
Dini celili İslam kamu malına zarar vermeyi, beytü’lmale el uzatmayı çok büyük günah olarak kabul eder.
Özellikle son günlerde ülkemizin gündemini meşgul eden bazı belediyelerde yapılan yolsuzluklar, kamu malına verilen zararlar ile sarsılmaktadır.
Üzülerek ifade edelim ki;
Ülkenin birçok belediyesinden yolsuzluk, hırsızlık, rüşvet ve irtikap, beytül’mal’e el uzatma haberlerini TV’ erden takip ediyoruz..
Elbette biz şu an için kimseyi suçlu olarak ilan edecek değiliz. Ülkemiz bir hukuk ülkesidir. Hakimi var, savcısı var. İşleyen bir adalet sistemi var. Bekleyip onların kamu adına verecekleri kararları hep birlikte göreceğiz.
İslam’da en büyük hainliklerin başında gelen devlet malına “Beytülmale” el uzatıp hırsızlık yapıp, milletin parasını çalmaktır.
Hırsızlar her zaman ve her devirde tabir caiz ise lanetlenmiş, en yakını tarafından bile sahip çıkılmamıştır. Cemiyette hırsızları tasvip eden veya onları savunan haddi zatında hırsızlığa ortak olmuş gibidirler.
Mevlana şöyle der: “Emir sahibi yönetici hainlik ederse çevresindekiler de hainlik eder. Vay onların haline…
Vay onların haline…” (Zamanımızda bunca şehit çocugunun, fakir fukaranın haklarına el uzatan alçakların gerçekten vay hallerine!..)
Hz. Ömer (ra)’dan şöyle bir hadisi şerif rivayet edilmektedir: “Hayber vakasının vuku bulduğu gün Resulullah (sas)’in ashabından birkaç kişi gelerek, “Filan şehit, filan şehittir!” dediler.
Nihayet bir kişinin yanına vararak bu da şehittir dediler bunun üzerine Resulullah (sas):
“Hayır! Ben onu aşırdığı bir hırka yahut yağmurluktan dolayı cehennemde gördüm” buyurdu.(Müslm iman 182)
Abdullah bin Amr ibni As (ra)’ın şöyle dediği rivayet edilmiştir:
“Resulullah (sas)’in seferde eşyasına bakan Kirkire adında biri vardı, günün birinde öldü. Resullahha (sas) onun için: “Bu adam cehennemliktir!” buyurdu.
Ashab: “Acaba neden ki?” diye bakmaya gittiler. Ganimet malından aşırmış bir abayı yanında buldular.” (Buhari cihad 190)
Rivayet edilir ki:
Peygamber Efendimiz (sas) Selmani Farisi (ra)’ı ganimetleri korumakla vazifelendirmişti.
Bir gün sahabeden birisi Selmanı Farisi’ye gelerek: “Selman elbisem yırtık idi. Ganimetten bir iğne, iplik alıp onu diktim. Banan günah var mı ? diye sorar.
Selman (ra) “Her şey miktara göredir” diye cevap verdi. Bunun üzerine o sahabi elbisesinden o ipliği çekip çıkararak, ganimet malının içine kattı.
Bir başka rivayette ise şöyle anlatılmaktadır:
“Bir kimse ganimet içinden bir veya iki ayakkabı bağı alıp: “Bunları Hayber günü ben ele geçirmiştim” dedi.
Bunun üzerine alemlerin efendisi Peygamberimiz (sas) “Cehenemde olan bir veya iki ayakkabı bağı!.” buyurdu. (Buhari meğazi 38, Nesai Eymanı 38)-
Yukarıda asri saadette cereyan eden hadiseleri ve Peygamber Efendimizin (sas) mevzu ile alakalı olan hadisi şeriflerinin bir kısmının meallerini birlikte okuduk. (Mevzu ile alakalı birçok hadisi şerif vardır.)
Hazineden sadece bir iplik ve bir iğne almaya izin vermeyen dinimiz..
Zamanımızda haram içinde yüzen, çalan, çırpan, siyasi görüşü ne olursa olsun ister sağcı, ister solcu ne büyük bir günah işlediklerini ve ebedi alemde hallerinin ne olacağının düşünün. Kendileri de fırsat varken düşünüp tevbe istiğfar ederlerse iyi olur. (Tabii kul hakkı ise helalleşmek, beytül’maldan aldığının iade etmek şartı ile.)
Hele, hele bir de dini istismar ederek, yalandan “hizmet hizmet” deyip müslümanların Kur’an ve din hizmetleri için yaptkları yardımları çarçur edenler, yabancılarla iş birliği yapıp Türk devletini yıkmaya kalkışanlar, müslümanlardan topladıkları kurbanları kesmeyerek kaşaneler yapıp , saltanat sürenler, alnı secdeye gelnlere karşı amansız düşmanlık edip, beynamaz, din, ezan, Kur’an ve taharetsizlerle birlik olup aynı safta yürüyenler. Müslümanların zekatlarını, fitrelerini, ayni ve nakdi yardımlarını iç edenler, din hizmeti yapıyorum diyerek gizli güçlerle işbiriği yapıp, öyle veya böyle beytül’male el uzatanlar, milletin elektriğini, suyunu kaçak olarak kullananlar, devletin araçlarını kendisi ve çocukları için kullanmakta beis görmeyenler. Sahte raporlar alarak işten kaçanlar, sizler hiç düşünmez misiniz??
Ahirette halleriniz ne olacak?... Beytül’malden, milletin hazinesinden kırılası elleriniz bir an önce çekiniz.
Yoksa fakır, fukara, garip gureba, dul yetim ve şehit çocuklarının ahları gün gelir sizin saltanatlarınızı yerle bir eder… Unutmayın!..
İster sağcı olsun, ister solcu olsun, ister sahte şeyh, ister sahte mürit,
İsterse din büyüğü(!) emir, ağabey olsun, her kim ki bu milletin hazinesine müslümanların din duyguların istismar ederek, hazinesine yaptıkları aynı ve nakdi yardımlarına el uzatırsa Allah belalarını versin…. Amin…
Cümleniz Mevla’ya emanet olunuz.