• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ali Osman Aydın
Ali Osman Aydın
TÜM YAZILARI

Yakın tarih tartışmaları

20 Kasım 2024
A


Ali Osman Aydın İletişim: [email protected]

Yakın tarih tartışmaları

ALİ OSMAN AYDIN

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, yakın tarihe dair sansasyonel şeyler söyledi geçen gün. Söyledikleri hâlâ tartışılıyor. Muhalif kesim dört bir koldan kendisini eleştiriyor, hakkında davalar açılması planlanıyor.

Ben bu konuşmalara şöyle bakıyorum. Tarihsel olarak söylenenlerin doğru olup olmaması farklı bir konu. Milli Eğitim Bakanlığı gibi son derece hayati bir konumda olan birinin siyasal tartışmalarla vakit harcamasını doğru bulmuyorum. Sorunlarla dolu bir eğitim sistemimiz var. Mezun öğrenci profilinden ülkece hiç memnun değiliz. Bırakın memnuniyeti, eğitim sistemi içindeki çocukları bir ölçüde kaybedilmiş sayıyoruz.

Bir bakan bence bu temel sorunlara konsantre olursa daha doğru olur. Yakın tarih tartış tartış bitmez! Mesela laiklikle ilgili geçmiş travmalar varsa, ki var, bunun onarılacağı yer, yeni istikametlerin verileceği yer, kavramların rasyonel bir şekilde revize edileceği yer, eğitim sistemidir. Faydasız tartışmalar açacağınıza, yeni kuşaklara kavramların doğrusunu öğretin ki kendi tercihlerini yapabilsinler. Çocuklar tek bir tip laiklik olduğu yanılgısına saplanıp, papağan gibi aynı klişeleri tekrar edip durmasınlar. Onlara bir bakış açısı sunun…

İngiliz tipi laikliği anlatın mesela. İngiliz tipi laiklik daha esnek bir laiklik tipidir. İngiltere’de devletin resmi dini vardır. Dinin devlet aygıtında bir fonksiyonu vardır. Kral hem devletin hem de Anglikan kilisesinin başıdır. Din yasama organında temsil edilir. Diğer dinlere geniş özgürlükler verilmiştir. Dinlerin kamusal alanda temsilini devlet bir tehdit olarak görmez. Devlet, bizdeki gibi din reformu yapmaz. (Falih Rıfkı Çankaya kitabında, Kemalizm’in esaslı bir din reformu olduğunu söylemişti) Devlet halkının dini değerlerini aşağılayamaz. Bunu devlet politikası haline getiremez.

Sonra, Fransız tipi dayatmacı jakoben laikliği, bunun Fransa’da oluşturduğu sosyal travmaları, bizim modernleşmemizin neden esnek İngiltere örnekliğinden değil de, çok daha sert olan Fransız yorumundan esinlendiğini, Osmanlı çok kültürlülüğünü ve birlikte yaşama pratiğinin felsefi, dini kökenlerini anlatın...

Öğrenciler olaylara geniş bir zaviyeden bakabilsinler. Vaktimizi yararsız tartışmalarla harcamayın artık!

Zaten ulus muyduk?

Oxford Sözlüğü, ulusu şöyle tanımlıyor: Siyasal olarak örgütlenmiş biçimde ve belli bir toprak üzerinde bir arada yaşayan, ekonomik yaşam, dil, tarih, ruhsal yapı ve kültürel özellikler yönünden ortaklık gösteren en geniş insan topluluğu.

Osmanlı’da bu temelde bir ulus bilinci olmadığı, bu bilincin erken cumhuriyet döneminde oluşturulduğu iddia edilir. “Bu bilinç olmasaydı bugünkü Türkiye de olmazdı” diye bir sonuç çıkarılarak, erken cumhuriyet dönemi idaresine borçlu olduğumuz vurgulanır.

Yer adları sözlüğü gibi çok önemli kültürel çalışmaları ile tanınan, kaçak filozof Sevan Nişanyan’a “Cumhuriyet’in sıfırdan bir ulus yarattığı” ifadesi soruluyor bir programında.

Nişanyan buna gerçekten çok veciz bir şekilde cevap veriyor. Şöyle diyor:

Cumhuriyetin hiçten bir millet yaratmak, ulus evresine ulaşmamış bir kitleyi uluslaştırmak gibi bir çabası, vizyonu olmamıştır. Türkler 500 seneden beri bildiğiniz ulustur. Bugün Türkler dediğimiz kitlenin 1919'dan önceki adı Müslümanlardı. Müslüman derken tüm İslam alemi kastedilmez Osmanlı'da, bir ucu Arnavutluk ve Bosna'da olan, öbür ucu Fırat'ta, Erzurum'da olan; çeşitli diller konuşan, ortak kültür ve idare dili Türkçe olan zümre kastediliyordu… Bir Boşnak’la bir Laz’ın ortak dili vardır Osmanlı’da. Bütün Boşnakların okumuş, idareci kısmı Türkçe bilir. Bütün Lazların Pomakların ve Türklerin ortak bir dili vardır ve son derece güçlü, son derece net bir kimlik bilinci vardır. Bu ulus düşüncesinin ta kendisidir. Kendine Müslüman adını veren bu zümrenin, bu ulusun yabancılar nezdindeki adı her zaman Türklerdir.

Nişanyan’ın ifadeleri tartışmaya açık elbette. Fakat bana kalırsa erken cumhuriyet dönemi ile ilgili abartılı yalanlardan birini tersyüz etmesi açısından çok önemli. Mesele, bu abartılı ve gerçek dışı ifadelere neden gerek duyulduğunda! Neden ısrarla, kayda değer her şeyin 1923 ile başladığı, ondan öncesinin mağara dönemi gibi ilkel olduğuna dair gerçeklerden kopuk bir algı oluşturulmak isteniyor. Neden?

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Göktuğ

Azınlıklar eğer akedemik bir ahlaka sahipse tarafgir olmadıkları konularda bizden daha objektif tespitler yapabiliyor. Ben Sevan Nişanyan’ın tespitine tam isabet diyorum. Atatürkçülük diye ifade edilen Cumhuriyet ideolojisi bu ülkenin önündeki en büyük prangadır. Bu kalkmadan burda tarih sosyoloji ve sosyal bilim üretilemez

Okur

Bizim laikligimiz çeşitli AB ülkelerindeki laiklik gibi degil, Atatürk laikligidir. Atatürk'ün bize bıraktığı laiklik Osmanlı'yı yıkma herkesi Türk yapma laikligidir.
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23