• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ali Osman Aydın
Ali Osman Aydın
TÜM YAZILARI

Gençliği Rehin Alan Youtuber Terörü

16 Ekim 2018
A


Ali Osman Aydın İletişim: [email protected]

Bu ülkede bazı meselelerin sahibi yok maalesef.

Mesele, siyaset olsa sabahtan akşama kadar konuşulur.

Fakat! Konu gençliğin içine düştüğü bataklık olunca, konu popüler kültürün bizi çepeçevre kuşatması olunca, memlekete hakim olan eğlence kültürü, laubalilik olunca meydanda kimseyi göremiyorsunuz.

İlk konuşmasını beklediğiniz kimseler, sesi en yüksek çıkması gereken insanlar tribünden sessizce maçı izliyorlar.

****

Sadede geleyim…Bugün sizinle çok üzücü ve sinir bozucu bir şey paylaşmak istiyorum.

Bilenler bilir…Youtube’da eşcinselliğinin propagandasını yapan bir youtuber var. (Bu satırların yazıldığı saatlerde gözaltına alındı) Çektiği videolar kısa sürede yüzbinlerce kez izlenerek trend oluyorlar. İlk kez birkaç hafta önce fark ettim bu videoları, fakat  yoğun gündemden dolayı yazmak nasip olmadı.

Bu kişi ve benzerlerinin çektikleri videoları izlediğinizde sosyal deney adı altında “ahlaki” konularla ilgili bir nabız yoklama, seviyesiz şeyleri normalleştirme ve yaygınlaştırma çalışması yürütüldüğünü anlıyorsunuz.

Bunun için hep kadın erkek ilişkileriyle ilgili çok marjinal konular seçiliyor videolara…

Bu kişinin ne yaptığını merak ettiğiniz biliyorum, sizi sabırsızlandırmadan ve reklamı olmaması için de ismini vermeden anlatayım…

****

Eşcinsel youtuber, bir denek bularak elindeki görev yazan kartlardan birini seçmesini istiyor. Kartta çıkan görevi yapması karşılığında deneğe 20-30 TL gibi bir para ödülü teklif ediyor.

Görevlerden bazıları şunlar…

Kız kıza veya erkek erkeğe öpüşmek…

Mesela bir delikanlıdan erkek öğretmenine ilan-ı aşk etmesini istiyor ve ediliyor…

Kimisinden soyunmasını istiyor.

Kimisinden eşcinsel olduğunu bağıra bağıra söylemesini, kimisinden arkadaşına “dokunmasını” istiyor.

Bunlar ve burada kaleme alınamayacak yığınla iğrenç şeyi genç deneklerinden istiyor ve her isteği güle oynaya ve daha da kötüsü hiçbir tereddüt ya da tepki gösterilmeden yerine getiriliyor. 

Ki genelde seçilen kişiler 15 yaş grubu çocuklar oluyor.

Sözünü ettiğimiz görevler öyle ara sokaklarda değil, şehrin en kalabalık yerinde yapılıyor.

İzmir Kordon’da…

İzmir bu konuda pilot bölge seçilmiş olabilir pekala.

Birileri hemen İzmir aleyhinde konuşmadan söyleyeyim, böyle bir videonun Türkiye’nin pek çok yerinde rahatlıkla çekilebileceğinden şüphem yok.

Dolayısıyla çekildiği yere bakarak ne rahatlayalım ne de konunun özünden kopalım.

Ortada artık herkesin görmesi gereken çok açık ve çok ciddi bir skandal var.  

****

İyi ile kötüyü ayırt edebilmeyi bir çocuğa öğretmenin, o çocuğa anne ve babasının en büyük borcu olduğunu düşünüyorum.

Ertelenemez ve devredilemez bir borç…

Dolayısıyla kimse bu ilk ödevi hiçbir kurumun üzerine yıkmaya kalkmasın…

“Zombi Yetiştirmenin Püf Noktaları” yazımızda bunu yazmıştık. 

Para karşılığı hemcinsi ile uluorta öpüşebilen bir gençlik var bu videolarda.

Kameralar karşısında yapacaklarının hiçbir sınırı olmayan bir gençlik bu…

Dahası düşünmeyen, kendine teklif edilen alçaklığı sorgulamayan, kaybedecek onuru kalmamış, robot gibi, taş gibi, toprak gibi kaskatı, itaatkar ve duyarlılığı öldürülmüş bir gençlik.

Bu gençlik ahlaki iskeleti oluşturacak temel görgü ve bilgiden mahrum yetiştiriliyor maalesef.

Bu gençlik kötü, zararlı ve hastalıklı olanla besleniyor.

Bu çocuklar doğruyu yanlış, yanlışı doğru kabul ediyorlar.  

Sormak gerekiyor, bu gençlerin anne babaları nerede?

Bu gençliği kollaması gereken kuruluşlar nerede?

Gençlik bakanı nerede?

Aile Bakanlığı nerede?

****

Televizyon karşısında büyümüş bir kuşağın çocukları bunlar.

Her şeyin normal gibi lanse edildiği yayımlarla yetişen, bu kültürle büyüyen, magazini, dizileri bir hayat biçimine dönüştürmüş, sosyal medya illüzyonunun bağımlısı, iyiliği teşvik etmek ve kötülüğe mani olmak ilkesini görmezden gelen sorunlu insanların çocukları bunlar.

Gördükleri kötülüklere, izledikleri saçmalıklara ses çıkarmayan, şiddete ve müstehcenliğe reyting rekoru kırdıran, önüne ne konursa sürü gibi izlemeye devam eden sonra da “ah vah” çeken iki yüzlü anne babaların, iki yüzlü çocukları bunlar…

Mesela her bölümünde kanın gövdeyi götürdüğü “Çukur” gibi dizileri ve onların psikopat karakterlerini, şiddetin o dizilerde nasıl kutsandığını görerek büyüyen çocuklardan; otobüste yaşlılara yer vermelerini, kendilerinden küçüklere şefkat göstermelerini, yaşıtlarına anlayışla yaklaşmalarını beklerseniz, boşa beklersiniz…

Herkesin birbirine aşık olduğu, güzelliğe, yakışıklılığa tapınılan, teması birilerinin birileriyle yatmak olduğu aptal şehvet masallarını izleyerek büyümüş, şarkılardaki, kliplerdeki, reklamlardaki yoğun erotizmle hemhal olmuş çocuklardan tutarlı bir iffet anlayışı beklemek hayal kırıklığı olacaktır.

Kaldı ki toplum bu hayal kırıklığını dibine kadar yaşıyor şuan… 

Bu konuda ertelenemez ve devredilemez görevi savsaklamış olduklarından dolayı, ilk büyük günah anne babaların….

****

Diğer günahsa, Devletin…

Demek ki verdiğiniz eğitim faydasız… Demek ki eğitiminiz var olan iyi hasletleri geliştirmediği gibi kötü olanları da büyütüyor. İffeti, vicdanı, onuru, haysiyeti, utanmayı, saygıyı, ciddiyeti ve kurallara riayeti tanımayan bir gencin mühendis, doktor, polis, esnaf, öğretmen, hoca, siyasetçi olmasından daha kötü ne tasavvur edilebilir ki bir toplum için?

Bir toplum daha iyi ve kurnazca nasıl dinamitlenebilir?

Devletin gençlik politikası saf çocukları kötülüğün, nobranlığın, ahlaksızlığın kucağına itmek midir?

Değilse ne yapıyor bu devlet?

Yetkililer!!

Şu videolardaki çocukların halinden insanlık adına utanan bir devlet yetkilisi yok mu?

Okulları, bir milyon öğretmeni ve harcadığı milyarlarca dolarla Milli Eğitim evlatlarımızı bu çirkefe mi hazırlıyor?

Şu kadar eğitim harcamasının, koşuşturmasının sonucu “hemcinsi ile öpüşebilecek” ahlaki düşüklüğe sahip delikanlılar meydana getirmek mi?

Sınırlarımızı bu “delikanlılarla” mı koruyacaksınız?

Aileyi bu lezbiyenlik heveslisi kızlarla mı ayakta tutacaksınız?

Saygın, dürüst, namuslu, vicdanlı bir toplumu bu gençlerle mi kuracaksınız?

Bu videoları çeken provokatör youtuber’ları tutuklamakla, gençliğin bu durumunu değiştirebileceğinizi mi düşünüyorsunuz?

Hayır, elbette bunun hiç bir yararı olmayacak!

Bu youtuber gidecek, daha iyi olmayan bir diğeri gelecek ve fakat asıl mesele hiçbir zaman değişmeyecek…

****

Bugünkü hakim kültürümüzün ruhsal ve toplumsal hastalıklara sebep olduğu gerçeğini artık daha fazla görmezden gelemeyiz.

Şu körlükten kurtulalım lütfen…

Eğitimi yalnızca ücretsiz kitaplar, akıllı tahtalar ve modern binalardan ibaret görmek onun içindeki ahlaki terbiye koşulunu görmemek telafisi olmayan, çok büyük bir yanılgı…

Kant, “Ahlaki terbiye eğitimin bir parçasını oluşturmalıdır. Bir insanın mizacı o şekilde terbiye edilmelidir ki o artık iyi amaçlar dışında bir hiçbir şey seçemesin…Kötülüğün bizatihi nefret edilesi bir şey olduğunu çocuğa küçük yaşta öğretmek gerekir.” diyor.

Bu, dün olduğu kadar bugün de bir zorunluluk…

Sadece iyiyi seçecek ve kötülükten nefret edecek şekilde yetiştirilmiş gençlerle bu videoları çekebilmeniz mümkün olabilir mi?

O gençlere o dizileri, o klipleri, o magazini izletebilir, o şarkıları dinletebilir misiniz?

****

Fakat Kant’ın açıkça ortaya koyduğu bu ilkeleri rehber edinen anne babaların sayısı üzücü bir biçimde azalıyor. Dahası rehber edinenler, edinmeyen popüler kültür yanlıları tarafından bir uzaylı gibi karşılanıyor. Çocuklarına ahlaki kaygılarla dizi izletmeyen anne babalar, diğerleri tarafından “bu zamanda böyle şey mi olur” diyerek yadırganıyor. Çünkü toplum kötülüğe teslim olmuş durumda…

Devlet de Kant’ın vurguladığı perspektifte bir eğitim politikası uygulamıyor.

Diyanet veya sivil toplum derseniz, birkaç topluluk, vakıf hariç gençliğe hitap edecek işler yapanlar bulamıyorsunuz… Dolayısıyla çocuklar, bu memleketin harika çocukları popüler kültür Tsunamisinin dev dalgaları arasında kaybolup gidiyorlar.

Hem de herkesin gözlerinin önünde.  

Bu memleketin aklı başında bir yığın insanı da, yöneticileri de bu Tsunamiyi bir aksiyon filmini izler gibi tepkisizce izliyorlar.

Evet tepkisiz…

Hiç uzak olmayan bir tarihte, yakın çevrelerinden bir genç böyle bir videonun parçası olduğunda izlenilenlerin bir film olmadığını muhtemelen daha net anlayacaklar. Fakat Basra harap olduktan sonra verilen tepkilerin de alınan önlemlerin de hiçbir anlamı olmayacak…

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23