• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ali Osman Aydın
Ali Osman Aydın
TÜM YAZILARI

Boş Gururun Çöküşü ve Züğürt Ağa’nın Trajedisi

27 Mart 2025
A


Ali Osman Aydın İletişim: [email protected]

Boş Gururun Çöküşü ve Züğürt Ağa’nın Trajedisi

ALİ OSMAN AYDIN

“Yolsuzluk ve rüşvet soruşturmasına esas olan bilgi ve belgeleri getirenler CHP’lilerin bizzat kendileridir. 

Karşımızdaki tablo tam olarak şudur: Yolsuzluğu yapan, rüşveti alan, paraşütle diploma sahibi olup yüz binlerce gencin hakkını yiyenler CHP’li…

Bu paraların bir kısmını siyasi ajandaları için kullanan, bir kısmını da kurdukları suç örgütü üzerinden şirketlerine aktaranlar CHP’li…

Soruşturma başlayınca hem emniyette hem savcılıkta itirafçılık sırasına girenler CHP’li…

Soruşturma derinleştikçe savcılığa yeni belge ve bilgi yağdıranlar CHP’li…

Suç örgütünün medyada ve sosyal medyada kullandığı tetikçilerden, trol ordularından yılan, yorulan, bıkanlar CHP’li…

Kurultayda ‘şaibe var’ diyerek mahkemeye şikâyette bulunanlar CHP’li…Dönen dolapları, alınan rüşvetleri, yapılan hırsızlıkları ekran ekran dolaşıp anlatanlar CHP’li…

Ama suçlu AK Parti…

Ya Allah aşkına, biz böyle bir iç hesaplaşmanın neresinde olabiliriz? Sizin paylaşım kavganız sebebiyle başlayan yargı sürecini niye bize mâl ediyorsunuz?"

Böyle söylüyor Cumhurbaşkanı Erdoğan.

CHP kitleleri sokağa çağırmaya kargaşayı büyütmeye devam ediyor.

Geçmişte her fırsatta “Ordu Göreve” çığlıkları atanların, 28 Şubat ve 15 Temmuz darbesine “oh olsun” diyenlerin derdi elbette yolsuzluk, ekonomik kriz, adaletsizlik ya da demokrasi değil. Hiçbir zaman olmadı da…

Açıkça görülüyor ki meselenin özü, Erdoğan ve temsil ettiği sosyolojiye duyulan kategorik nefret.

             *

Mevcut psikoloji, herhangi bir politik çekişmenin ötesinde, AK Partili müslümanlara yönelik sistematik bir düşmanlığa dönüşmüş durumda. Hatırlayalım… 2013’te Gezi olayları patlak verdiğinde Türkiye ekonomisi çok iyi zamanlar yaşıyordu:

Dolar 1.8 TL, yıllık enflasyon %6 seviyesindeydi.

Ancak mesele ekonomik göstergeler değildi. Mesele, Erdoğan ve temsil ettiği insanların siyasette söz sahibi olmasına tahammülsüzlüktü. Erdoğan bir yeryüzü cenneti de inşa etse onu lanetlemeye devam edeceklerdi.

Sözünü ettiğimiz kategorik tahammülsüzlük ve nefret öyle bir boyuta ulaştı ki, Saraçhane olayları sırasında ve sonrasında kimi sözde aydınlar gerçek yüzlerini daha fazla gizleyemediler. Yönetmen İlker Canikligil, YouTube videosunda alt sınıf olarak tanımladığı Erdoğan taraftarlarına yönelik "order 66" (toplu imha) çağrısı yaptı. Sosyal medya hesabından ise şu ifadeleri kullandı:

"Dostlarım, bu adamlara boş yere laf anlatmaya çalışmayın. Siyasal İslam yok sayılmalı ve peyderpey yok edilmeli."

Başka biri, Erdoğan destekçileri için "Bunlar kitap okusalardı zaten AK Partili olmazlardı." dedi. 

Toplu imha çağrısı başka sınıflara, örneğin, Alevilere ya da Yahudilere karşı dile getirilseydi haklı olarak büyük bir infial meydana getirirdi. Ancak hedef Müslümanlar olduğunda, elitist kesimlerin vicdanı rahat. Çünkü bu kesim, kendilerini bir asırdır Müslüman halkın üzerinde bir sınıf olarak konumlandırdıkları için “toplu imha” çağrısı yapabileceklerini düşünüyorlar.

Nasyonal Sosyalizm zamanı da benzer yaklaşımlar olmuştu: Almanya’da çıkan Der Stürmer gazetesi Yahudileri şeytanlaştıran karikatürler yayınlardı. 1933’te Yahudi işyerleri, mağazaları boykot edilmeye başlanmıştı. Yahudiler topyekun “alman ırkını tahrip eden” unsurlar olarak düşmanlaştırılmışlardı.

Tarih boyunca etnik ve dini nefretin meşrulaştırılması sosyolojik hiyerarşiler ve sahte üstünlük algılarıyla mümkün olmuştur.

Alfred Adler bunu “boş gurur”olarak kavramlaştırmıştı.

Adler’e göre, bazı insanlar kendi eksikliklerini veya aşağılık duygularını telafi etmek için sahte bir üstünlük hissine kapılıyorlardı. Bu boş gururdu.

Kendilerini herkese, gerçekte sahip olmadıkları başarıları veya erdemleri varmış gibi gösteriyor, başkalarını küçümseyerek ya da sahte bir özgüven sergileyerek kendilerini yüceltmeye çalışıyorlardı. 

Gerçekten üstün değillerdi. Üstün olmaya yetecek özgüvenden, beceriden, bilgi-birikimden, ahlaktan yoksunlardı ama bu gerçeği kabul edemiyorlardı. Bu gerçeği onların yüzüne vuran herkesten nefret ediyorlardı. Bu yüzden herkesi aşağılayarak kendilerini onlardan üstün göstermeye çalışıyorlardı.

Yani en kritik vasıflarından biri aşağılamaktı. Ancak aşağılayarak var olabiliyorlardı.

Bugün karşımıza geçip camilerimize hakaret eden, bize hakaret eden, Erdoğan’a hakaret eden kitlede ben Adler’in “boş gurur”unu görüyorum. Bu kesim, toplumsal ve siyasal üstünlüğünü kaybetmenin travmasıyla sarsılıyor.

            *

Bu psikolojik durumun sinemadaki en güzel metaforlarından biri Züğürt Ağa filmindedir. Yönetmen Nesli Çölgeçen, eski sosyal statüsüne takılıp kalmış ağa tipinin değişen koşulları bir türlü anlayamadığı için varını yoğunu kaybederek yaşadığı çok boyutlu çöküşü anlatmıştı.

Ancak burada kritik bir fark var: Züğürt Ağa gerçekten bir ağaydı, çünkü toprak sahibiydi, gücü vardı. 

Fakat kendisini Kemalist olarak tanımlayan bu kesimin geçmişteki ağalığı, gerçek bir güce değil, cuntalara, bürokratik vesayete ve elitist kast sistemine dayanıyordu. Bugün bu kast sisteminin dayandığı tüm legal ve illegal nüfuz alanları çökmüş durumda.

Eskiden askeri cuntalar onların arkasındaydı, şimdi yok. Eskiden yargı mekanizması onların kontrolündeydi, artık değil. Eskiden TÜSİAD gibi kurumlar iktidarı belirlerdi, artık etkileri zayıfladı. Bu topluluğun küçük bir kısmı ve canı sıkılan gençler hariç meydanlara çıkma enerjisinden bile yoksunlar.

Güç yüzüğünü kaybettikleri “gerçeği” onların kimyasını bozuyor. O yüzden aşağılıyorlar, o yüzden küçümsüyorlar, o yüzden nefret ediyorlar.

Ama zaman değişti. Ağalık bitti. Küçüle küçüle, eski düzenin artık tamamen yok olduğunu anlayacaklar.

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Ömer

CHP ve zihniyetinin ne yaptığı belli de ben ekonomiden bahsedeceğim . Ekonomi neden bu kadar kırılgan ve hassas . Neden ? Neden en ufak şeyde sarsılıyor neden enflasyon dünyanın en büyük oranlarında , neden bu hayat pahalılığı ? Çok şükür yirmi iki yıllık istikrar var çok hizmetler yapıldı tamam da ekonomide neden köklü reformlar yapılamadı ? Neden hep faturayı halkımızın çoğunluğu ödüyor neden bir avuç zengine bankalara holdinglere bir şey olmuyor ? Neden batının parası sağlam da bizim ki pul oluyor ? Özellikle son dört beş yılda neden on onbeş misli fiyatlar arttı ? Kıytırık ülkelerin paraları neden bizimkinden değerli ? Efendim pandemi tamam da pamdemiyi batı da yaşadı niye bir şey olmadı . Deprem tamam kabul peki Ukrayna tarumar oldu orda niye bizimki kadar enflasyon yok . Demek ki bir yerde yanlış yapılıyor tasarrufa önem verilmiyor kamu disipline edilemiyor . Yapılan yatırımlar teşvikler demek ki yerinde kullanılmıyor . Milletimiz reisi hükümetimizi destekliyor ama kırgın kızgın ve üzgün , çünkü her gün cebi biraz daha boşalıyor küçülüyor . Ekonomide kalıcı öyle lafla değil ciddi hamleler gerekli aynen Rahmetli Erbakanın yaptığı gibi yoksa daha çok ağlayıp dizimizi döveceğiz yazık değil mi bu millete .

Okur

CHP bir parti değil kuruldu gunden beri bir suç örgütü nekadar... varsa bu partinin altında toplaniyor istisnalar hariç sağcı çıkarcılar bile oraya kosuyor
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23