Gazze’den Kaliforniya’ya
Gazze’den Kaliforniya’ya
ALİ AKBEN
Amerika’nın batısında günlerdir süren ve hâlâ kontrol altına alınamayan yangın ile ilgili ülkemizde ve dünyada ağzı olanın konuştuğu bir süreç yaşanıyor. Her kafadan bir avaz dercesine medya soysuzlarınca, yazılanlara ve yorumlara bakınca kafa karışıklığının nelere mal olduğu anlaşılıyor.
Dünya jandarmasının son yıllarda özellikle İslam coğrafyasında yaşattıklarını dünya ölçeğinde duymayan görmeyen kalmadı desem yalan olmaz. İnsanı eşref yapan vicdan sebepli ya da sebepsiz yok olduğunda akıl süzgeci de devre dışı kalıyor ve zeka yapaylaştığı için olanların olduğu bir dünyaya merhaba deniyor.
Yapay zekacıların idare ettiği dünyada haktan, hukuktan, adaletten, hürriyet ve demokrasiden bahsetmek abesle iştigaldir. Maddi gücün ve kuvvetlinin dediği dedik olunca olanların olduğunu da hep beraber yaşıyo ve yaşananları da görüyoruz.
Akledenlere hitap edilmesi belki de bu yüzdendir.
Gazze’de taş üstünde taş bırakmayan İsrail ve ağababası bu yaptıklarının bedelini er ya da geç ödeyecek.
Bu evrensel bir gerçeklik.
Çünkü ilahi adalet var.
Mazlumun ahı, zülfiyare dokunmak, zulüm ile âbâd olamamak gibi kavramlardan ve tarihte yaşanılmış olağan dışılıklardan da anlıyoruz ki, bir yılı aşkındır süren Gazze zulmüne en büyük desteği veren ABD bedel ödemeye başladı. Yılbaşından bugüne yaşananlardan ben bu anlamı çıkartıyorum.
Yangınla sadece maddi kayıplar olsa beter olsunlar demekten imtina etmem ama yangında sadece madde değil çok sayıda canlı telef oldu.
Aslında şapkaları öne alıp derin düşünme zamanı ama giderek sekülerleşen bir dünyada daha beterini beklemek gibi bir durumla da karşı karşıyayız. Sapkınlar, sapıklar, caniler ve uyuşturucu belası ile kendinden geçmişlerin yaktığı ateşin içinde yaşamak gibi bir durum da söz konusu.
Film sanayiinin kalbi olan Hollywood’un yanıp kül olmasına da üzülmedim. Sakinlerinin Gazze katliamına yaklaşımları, orada yeni doğmuş bebeklerin hunharca katledilmelerine karşı tutundukları tavrı kınıyorum.
Suni gözyaşlarına inanmıyor hak ettikleri için daha beter olsunlar diyorum.
Etme bulma dünyasında yaşıyoruz eden bulur.
Başa gelen her musibet için insan olan kendini bir sığaya çeker ve hatası varsa onunla yüzleşir. Zalimler için yaşasın cehennem mottosunu bir kez daha paylaşıyorum.
***
Suriye gündemi
Suriye’de yarım asırdan fazla bir süre iktidarda kalan baba ve oğul Esed’in işlediği cinayetleri tüm acımasızlığı bilinmesine rağmen inat edip Esed’çilik yapmak hangi akla hangi mantığa ve hangi insanlığa sığar.
İşlenen cinayetlerin görsellerine ve mazlumların bizzat yaşadıklarını aktarmalarına rağmen Esed güzellemesi yapanların bir milim bile bu seviciliklerinden vazgeçmemeleri hangi vicdanla açıklanabilir.
İçimizdeki Esed sevici güruhun akıl ve vicdan ibresini bir milim olsun oynatmamasının esbabını merak eden aklıselim sahibi insanların aklına ilk gelen sebep akılsızlık vicdansızlıkları değil düşmanlıkları.
Aklıselim vicdanlar biliyor ki, bu güruhun aklı da var vicdanı da ama düşmanlık öyle bir şey ki, aklı da vicdanı da köreltip çoraklaştırıyor.
Durmuş saatin günde iki kez doğruyu göstermesi gibi bu güruhun aklı ve vicdanı da doğruyu öyle görüyor.
Örnek mi?
Hayvan sevicilikte üstlerine yok. Ama insana gelince saat ibresi yanlışta durmakta ısrar eder.
Hangi düşmanlık bu güruhu bu kadar savurup akla ziyan bir duruşta put adamlar haline getirdi doğrusu merak ediyorum.
İlk aklıma gelen şey din ve millet düşmanlığı ve tabi bir de Erdoğan düşmanlığı.
Suriye devrimi üzerinden Esed seviciler meydanlarda nara üstüne naralar atıp Esed güzellemesi yapmaya var güçleri ile devam ediyorlar.
Allah aşkına, aklınız bu kadar mı yapay zekaya bağlandı. Gözleriniz kör kulaklarınız sağırsa bile hiç olmazsa vicdanınızla Erdoğan düşmanlığından vazgeçin.
Yarım asra şahitlik yapacak yaşa sahip bir vatandaş olarak son çeyrek asırda bizzat yaşayarak gördüklerim ve ülkemizin dünyadaki konumu gururlanmam ve ülkem adına sevinmem için yeterli bir sebep.
Rahmetli Özal’ın bıraktığı yerden başlayarak ilmek ilmek örülen yeni Türkiye, sadece bizler için değil İslam dünyası içinde bir umut. Umudumuzla oynanmasına ve ülke olarak elde edilen kazanımlara karşı duran kim olursa olsun mücadele etmek ise boynumuzun borcu.
Eski Türkiye’nin çağdışı kalmış kalın kafalılarına duyurulur.
Bu haftalık da bu kadar.
Kalın sağlıcakla.