• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ahmet Varol
Ahmet Varol
TÜM YAZILARI

Vicdanların başkaldırısında yerimizi almalıyız

02 Mayıs 2024
A


Ahmet Varol İletişim: [email protected]

 

Filistin topraklarını 1948’den bu yana işgal altında tutan siyonistlerin ırkçı savaşlarının sadece Gazze’ye yönelik olmadığını daha önce de muhtelif vesilelerle gündeme getirmiştik. 7 Ekim’den bu yana Gazze’de insanlık adına utanç verici korkunç bir soykırım gerçekleştiriliyor. Bu vahşet karşısında vicdanların harekete geçmesi ümit verici bir gelişme. Ancak küresel emperyalizmin vicdanların sesine baskın çıkmasına fırsat vermemek için bu sesin bütün dünyada yankılanmasını sağlama çabalarına herkesin kendi çapında katkıda bulunması gerekir. 

Başta şunu ifade etmeliyiz ki bugün küresel emperyalizm tarafından himaye edilmesi sebebiyle siyonizmin yanında duranlar ve ona arka çıkanlar yarın kendilerinden bile utanmak zorunda kalacaklar. Ama zulme karşı haklının yanında duranlar ise sicillerin temiz olmasına, siyonist vahşetle aynı yerde durma, ona destek verme gibi kirli bir sicillerinin olmamasına çok sevinecekler. 

Bu gerçeği Ziya Paşa çok güzel ifade etmiş: 

“Tezkîr olunur lâ’n ile Haccâc ile Cengiz,

Tebcîl edilir Nûşirevan ile Süleyman.”

Nasıl Haccac-ı Zalim ve Moğol katliamlarının başı olan Cengiz Han lanetle anılıyorsa, onların katliamlarına sebep olanlar ve destek verenler de aynı kategoride görülmüşlerdir.  Ama adaletiyle ünlü Nuşirevan ve hakkı hakim kılmanın büyük mücadelesini vermiş Hz. Süleyman’ın yanında duranlar hiçbir zaman bu tutumlarından dolayı sıkıntı çekmediler, tarihler boyunca hep övgüyle anıldılar. 

Hitler’in güçlü olduğu dönemlerde gücün yanında olmayı bir kazanç zannedenler onun tıraş şeklini ve kıyafetini bile taklit ediyorlardı. Ama onun saltanatı uzun sürmedi ve sonunda Hitler kendinden bile utandığı için dünya hayatına kendi eliyle son verdi. Ölümünden sonra da sürekli lanetle anıldı. Yanında duranların bazıları kara sicillerini silmek için kırk dereden su getirirken ve kendi geçmişlerini inkar ederken bazıları da bunu başaramadıkları için insanların arasına çıkmaktan bile utandılar. 

Netanyahu’nun Cengiz Han’dan, Hitler’den ne farkı var? Netanyahu gibi onun yanında duranlar da lanetle anılacaklar. Ama vicdanların sesine kulak verenler, bu sesin yükselmesine katkıda bulunanlar, hakkın ve haklının yanında duranlar asla yaptıklarına pişman olmayacak bilakis geçmişleriyle iftihar edeceklerdir. 

Siyonist vahşet sadece Filistin halkını veya Amerika’daki üniversite öğrencilerini ilgilendiren bir mesele değildir. “Ben de bir insanım ve benim de vicdanım var!” diyen herkesi doğrudan ilgilendiriyor. Artık bu vahşetin son bulması, siyonist zalimlerin azgınlıklarının önüne geçilmesi, katliamlarının sonlandırılması, o vahşi canvarların yanında duranların da kendilerinden utanacakları günlerin gelmesi için hep birlikte vicdanların sesine kulak vermeli ve katılmalıyız. 

Vahşi canavar Netanyahu eğer hâlâ; “Esir takası olsa da olmasa da Refah’a saldıracağız” diye çalım atabiliyorsa, vicdanların sesi henüz onun gözlerini yeterince korkutamamış demektir. Bunda tabii ki siyonist işgalci polislerin Filistin halkına karşı sergilediği şiddetin bir benzerini üniversite öğrencilerine karşı sergilemeye çalışan Amerikan polisinin tavrının veya Avrupa’da siyonist işgalin hamiliğini yapan yönetimlere bağlı polislerin sergilediği şiddetin tesiri olabilir. Ama eğer tepkiler yaygınlaşır, korku duvarları aşılırsa polis şiddetinin tesiri de ortadan kalkacaktır. 

Biz inanıyoruz ki Allah’ın izniyle Gazze halkının kararlı duruşu ve büyük zorluklara rağmen sürdürdüğü mücadele tüm insanlığın siyonist vahşet karşısında gözlerinin açılmasına ve bu vahşeti mercek altına alarak ne olduğunu biraz daha yakından bilmesine vesile olacaktır. Eğer bu vahşet karşısında küresel bir duyarlılık oluşursa Siyonizmin de aynen Nazizm gibi Faşizm gibi tarihin çöplüğüne atılması fazla uzun sürmeyecektir. İşte o zaman siyonist vahşetle aynı yerde duranlar aynaya baktıklarında kendilerinden utanacak ve “Keşke biz insan değil de toprak olsaydık ve insanlar üstümüze basıp geçseydi!” diyecekler.

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Uğur

Söylediğiniz protestolar vicdanların başkaldırısını içerse de hep kontrollüdür. Ben 41 yaşındayım, sahtekar kafir Frenk yetkilileri kendimi bildim bileli böyle protestolara kontrollü şekilde izin verirler ve böylece işi sürüncemede bırakırlar ki Müslümanlar boş ümitle kendilerini harap ededursun ve İran Rafızileri onlar üzerinde bu bahaneyle nüfuza sahip olsun. Daha detaylı bir analizi aylar önce yorum olarak yazmıştım.

Reis Sevdalısı

Devriminiz Süleyman-ı Recep Tayyip ERDOĞAN'a Rabbim uzun ömürler versin, yolundan ayırmasın.
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23