• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ahmet Tâlib Çelen
Ahmet Tâlib Çelen
TÜM YAZILARI

Gösteri çağı!

20 Ekim 2025
A


Ahmet Tâlib Çelen İletişim:

Gösteri çağı!

AHMET TALİB ÇELEN

Mahremiyetin yok olduğu, gizli-saklı kalması elzem olan her şeyin ortalara döküldüğü bir çağa rast geldik. Bir “aleniyetler çağı”nda yaşıyoruz. 

Herkesin elinde bir telefon, her şeyini kaydediyor ve sosyal medya platformlarının hepsinde gösteriyor. Göstermek, çağın tutkusu. Gösterilmeyen şey yok sayılıyor. Var sayılmak için göstermen gerekiyor. Gezdiğin yerleri, yemek yediğin lokantayı, bir çay içimi sohbet ettiğin dostlarını, yediğin yemekleri; seyrettiğin denizi, dağı, ovayı… Göstermek hastalığı o kadar ileri gidiyor ki dışarıdakiler bitince kendi bedenine dadanıyor günümüz insanı. Görülmedik bir yer kalmasın… Kendi âilevî münâsebetleri, oğlunun-kızının ilişkileri… Hepsi “göstermelik” malzemeler arasında. Öyle ki göstermezse çıldıracak zamâne insanı. 


Gösterme çılgınlığını besleyen en mühim kanallardan olan gündüz kuşağı programlarına bakınız. Kimin eli kimin cebinde belli değil. 6 kocaya vardığını kırıta sırıta anlatan kadınlar, üvey annesiyle evlenen gençler, evinden-âilesinden kaçmış, kadın mafyası eline düşmüş uyuşturucu mübtelâsı genç kızlar, babasına-annesine bir düşmanmış gibi bağırıp çağıran evlatlar, evlenmek isteyen yaşlıları dolandırmak için kucaktan kucağa atılan kadınlar… Ve bunlardan daha fazlasını her gün yayan korkunç bir sosyal medya gerçeği… Normal bir insanın hayâline sığdıramayacağı günahlar vak’a-i âdiyeden olmuş artık. 


Böyle bir vasatta doğan-büyüyen yeni nesil nasıl olabilirse öyle bir yeni nesil ile karşı karşıyayız. Artık çocuklarımız âilelere değil, sosyal medyaya âit. Orada ne görürse o yolda ilerliyor. Tabiî ister istemez âile ile çatışma başlıyor. Çocukların tercîhi âileleri değil, sosyal medyadan gördükleri dünyâ oluyor ekseriyetle. Çocuklarımızın sâhibi olamıyoruz. Çocuklar âilelerini, özgürlüğünü kısıtlayan bir engel olarak görüyor. Özgürlük dediği de sosyal medyadan gördüğü serbestlikler, ahlâksızlıklar…

Dünyâyı yöneten gizli güçlerin kudretine şaşırmamak elde değil. Asla olamaz sandığımız bir kıyâfeti, bir davranışı, bir kelimeyi, bir cümle kalıbını bir anda yayılmış bulabiliyoruz. Önümde genç kızlar arasında moda olmuş daracık bir streç pantolonla yürüyen birisinin bir delikanlı olduğunu görünce düştüğüm şaşkınlığı hatırlıyorum. Artık yaşı 30’lardan aşağıda kızlarımızın ekseriyeti “crop top” denen göbeği açık bırakan bir giysiyle (elbise diyemiyorum) dolaşıyor. (Daha ileri yaşlarda da aynı kıyâfette insanları görmek acâip kaçmıyor şimdilerde.) Başörtülü annelerin yanında “crop top”lu kızlar felâketin “derinliğini” göstermeye yetiyor.



Kezban Hatemi’nin dediği gibi Türkiye’deki vaziyet bir “açıklık” değil düpedüz “çıplaklık” hâline geldi. Avrupa-Amerika ile kıyaslansa Türkiye’deki çıplaklık hepsinden ileride çıkar tahmîn ederim. Bu hengâmede doğruları hatırlatmak bir cesâret işi oldu. “Bu kadarı da fazla” diyecek herkes ağzını açmadan acımasız saldırılarla boğuluyor, özgürlük düşmanı diye emdiği burnundan getiriliyor. Bu raydan çıkmış çılgınlık siyâsî destek de buluyor maalesef. Bir felâkete doğru paldır küldür yuvarlanıyoruz. Buna karşı çıkma potansiyeli olan siyâsî ve sosyal çevreler de îzâhı zor bir korku/ürkeklik içinde vaziyeti seyrediyor. Çıkan sesler çok cılız; duyulmuyor bile. 


Bu korkunç netîcenin en büyük sebebi günahların gizlenmesi gerektiği bilgisinden ve şuurundan uzaklaşmamızdır. Evet, sosyal medya devâsâ bir güçtür ama yeni nesillere günahlarını, hatâlarını ifşâ etmemek gerektiğini öğretebilsek, bir şuur olarak kalplerine yerleştirebilseydik fecâat bu noktalara gelmeyebilirdi. Çâre; yine bu şuurun öğretilmesi ve yerleştirilmesindedir. Şu hadîs-i şerîfleri çocuklarımıza öğretebilsek ve sevdirebilseydik neler olurdu bir düşününüz: 

*“Kim, dünyâda günahını gizlerse, Allah Teâlâ da o günahı kıyâmette herkesten gizler.”


*Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivâyet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “İşlediği günahları açığa vuranlar dışında, ümmetimin tamâmı affedilmiştir. Bir adamın, gece kötü bir iş yapıp, Allah onu örttüğü halde, sabahleyin kalkıp:


Ey falan! Ben dün gece şöyle şöyle yaptım”, demesi, açık günahlardandır. Oysa o kişi, Rabbi kendisinin kötülüğünü örttüğü hâlde geceyi geçirmişti. Fakat o, Allah’ın örttüğünü açarak sabahlıyor.”

Hadisten Çıkarmamız Gereken Dersler:

1-Kişinin, gizli olarak işlediği bir günahı açığa vurmaması, Allah’ın onu affetmesine vesile olur.

2-İşlediği günahı başkalarına anlatan ve bunu bir meziyet sayanları Allah affetmez.

3-Gizli işlenen günahları açığa vurmak, başkalarına anlatmak, Allah ve Resûlünü hafife almaktır.

4-Gizli işlediği günahları açığa vuranlar, eğer bu günah cezâyı gerektiriyorsa cezalandırılırlar. Çünkü açığa vurmak îtiraf sayılır.



*“Bir kul dünyâda bir kulun ayıbını örterse, Allah da kıyâmet gününde onun ayıbını örter.”

* “İnsanların gizli yanlarını araştırmayın. Ayıplarını öğrenmeye çalışmayın.”

* “Günah işlediğinde hemen tövbe et. Gizli işlediğin günaha gizlice, açıktan işlediğin günaha da açıktan tövbe et.”

* “Günah gizli kaldıkça sâdece sâhibine zarar verir. Ortaya çıktığında ise düzeltilmezse, topluma zarar verir.”

* “Allah’tan kusurlarınızı örtmesini ve sizi korktuklarınızdan emin kılmasını isteyin.”

* “Allah Teâlâ şöyle buyuruyor: ‘Ben dünyâda Müslüman bir kulumun örttüğüm bir kusurunu, âhirette ortaya çıkarıp onu rezil ve rüsva etmeyecek kadar büyük kerem ve af sâhibiyim.’”

***

Gizlemek şartıyla her türlü günahı işleyebiliriz demek istemiyoruz. Hiç günah işlememeye gayret etmeliyiz. Ama bir hatâ yaptıysak onu gizlemek gerekir. Günahlar alenîleştikçe normalleşir ve yayılır; gizlendikçe kötü olduğu şuuru canlı kalır ve böylece yolları daralır, tıkanır. 

NOT: Hadîslerle ilgili olarak “Sorularla İslamiyet” ve “İslam ve İhsan” sitelerinden istifâde edilmiştir.  

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Sizofren

Güzel yazı tesekkurler abi

Kanber

Selamlar. Allah razı olsun. Çok önemli konuya değinmisiniz. Kanayan en büyük yaramız budur. Bizim diyanetimiz, bunca imamımız, milli eğitimimiz, bunca öğretmenimiz, bunca anne babalar ne yaparlar acaba? Bu topluma bu gençliği; Allah'a, peygambere, Kur'an'a, ölümden sonra dirilmeye ve mahşerde sorgu suale, Cennet ve Cehenneme Allah'ın büyüklüğüne ve gazabına inanan bir gençlik ve toplum bu hale gelir miydi.
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23